■ MHP’nin Ortadoğu gazetesi
■ İlhan Selçuk’un Cumhuriyet’i
■ Doğu Perinçek’in başyazarı olduğu Aydınlık
■ Nakşibendi tarikatına yakın olan Vakit
■ Erdoğan’ın dünürüne ait Sabah gazetesi
■ “Erdoğan’a aşığım” diyen Ethem Sancak’ın Star gazetesi
■ Aralarda Milliyet, Güneş gibi gazeteler...
Siyasi yelpazenin en sağından en soluna, oradan tarikat gazetesine, sonra iktidar gazetelerine...
Allah var, hırsızlığı, yolsuzluğu, medya patronu için iş bitiriciliği duyulmadı.
Lütfü Oflaz... Şu namı diğer “Demirel’in manevi evladı”.
Oflaz köşe yazarı... Yani, köşeli yazması, kıvırmaması, iktidarların adamı olmaması gerekenlerden...
Aklımızdaki gazeteci ve köşe yazarı böyle olunca, üç gün sonra şimdikinin tersi yerde yazabilmeyi anlamak zor...
Ayrıca, Oflaz’ın gazeteciliğinde Demirel’in manevi oğlu olması referanstı. Rahmetli Demirel, ölmeye yakın da aynı duyguda mıydı, bilmiyoruz. Ama bugünlerde AKP’nin silahşoru olduğunu görseydi, gözü açık giderdi kesin.
‘BÜTÜN DARBELERİ ATATÜRKÇÜLER YAPTI’
■ 27 Mayıs darbesini yapıp, Menderes ile bakanlarını asanlar Atatürkçüler, Kemalistlerdi.
■ 12 Mart’ı yapanlar Atatürkçüydü, Kemalist’ti.
■ 12 Eylül’ü yapanlar Atatürkçüydü, Kemalist’ti.
■ 28 Şubat’ı yapanlar Atatürkçüydü, Kemalist’ti.
28 Temmuz tarihli yazısında böyle diyor Oflaz.
Atatürkçülük ile Kemalizm’i ayırmasındaki garabet bir yana, bütün darbeleri Atatürkçülere yıkmak, sadece tarih bilmezlik değil, vicdansızlık da.
Emperyalizm denilen şeyden de bihaber Sayın Oflaz. “ABD darbeye karşıymış; gıdıkla da gülelim bari!” başlıklı yazıyı, nihayet emperyalizmden bahsedecek diye hevesle okudum, afaki birkaç cümle sadece.
Darbeler ile emperyalizm arasında bağ kurma zahmetine kalksa, bu kez de Atatürkçüleri suçlayamamış olacak. Hepsini Atatürkçülere yık, çık işin içinden. İktidarın da hoşuna gider nasılsa.
31 Temmuz 2016 tarihli “Fethullah’ı kimler övmüştü ve kim dövmüştü?” yazısını, “isim yazacak galiba” diye okuyorsunuz. Başlık böyle, ama yazarken iktidarı kızdırmayayım demiş sanki. Bir tek isim yok. Kendisi var sadece. “Eleştirdim” diyor.
BU DÜŞMANLIK NEYİN NESİ?
Oflaz’ın son yazılarına bakın! Hemen üç yazıdan biri, Vatan Partisi’ne ve Doğu Perinçek’e saldırı yazısı.
Silivri’den çıkılmasına, “suzsuzlardı, elbette çıkacaklardı. ABD-Fethullah operasyonuydu. AKP’de ortak oldu. AKP-Fethullah ortaklığı bozulunca Silivri meselesinde de ayrıştılar. Yüzbinler nöbet tuttu, sahip çıktı. Büyük tertipti. Türk Ordusu’nun belini kırmak istemişlerdi” demiyor Oflaz. Bunlara gözünü kapatmış.
AKP’nin tertiplerdeki ve onca sene onca insanın içeride yatışındaki rolünü unutuyor, “Tayyip istemese çıkamazlardı” diyor. Gazeteciliğe ve vicdana bakar mısınız?
Başka bir şey...
Ordu hakkındaki Kararnamelere Vatan Partisi’nin tavır almasına, çok bozulmuş Oflaz. Öylesine celallenmiş ki, kendini kaybetmiş. “İçerikle ilgilenmiyorum” diyor. Söylediğiniz, doğru mu yanlış mı, umurunda bile değil.
“Siz kimsiniz” diyor. “Etiniz ne, budunuz ne? Haddinizi bileceksiniz! Oyunuz kadar konuşacaksınız. Binde bir, % 52 den büyük olamaz” diyor.
Hayırdır Sayın Oflaz? Niye rahatsız oldunuz bu kadar? AKP’ye böylesine kalkan olmanız neyin nesi? İçeriğine bakmayacak kadar kendinden geçmenizin sebebi ne?
“Gücün kadar konuş” fikri son zamanlarda mı musallat oldu size?
Güçlüye prim verme, zayıfın sesini kısma virüsü, iktidar gazetelerinde yazalı mı oldu, eskiden de böyle miydiniz?
Söylenenin içine bakmayacak kadar fikirle aranıza mesafe koymanız ne zaman başladı?
Doğru aşkından uzaklaşalı kaç zaman oldu?
Bütün darbelerin sorumlusu yapacak kadar Kemalizm’e düşmanlığınız neyin nesidir? AKP’nin Atatürk’ten haz etmeyişi olmasın?
Doğu Perinçek ve Vatan Partisi’ne saldırınız, iktidar çevrelerine, eskiden Cumhuriyet ve Aydınlık gibi gazetelerde de yazdığınızı unutturmak için olmasın? Rahmetli Demirel, manevi evladın şimdiki durumunu görseydi ne derdi?
Mehmet Akkaya / 4 Ağustos 2016, Aydınlık