Emekli yaşının nasıl uzatıldığını, maaşlarının nasıl düşürüldüğünü, emeklilere yapılan kötülüklerin hangi şer güçlerle birlikte planlandığını daha önce yazmıştım. Yeni aydınlanan yanları var onları da ayrıca yazacağım.
Bugün promosyon meselesi. Emeklinin canını acıtan, emeklinin kendi parası ile oynayıp, kendisi ile dalga geçilen konu…
Önce fotoğrafın tamamına bakalım.
Önce çalışanın emeklilik yaşını uzatacaksın ancak ölmeye yakın emekli olabileceğine dair kanun çıkaracaksın.
Ve mevcut yasaya göre çalışan yaklaşık 1 milyon kişinin emeklilik hakkını gasp edecek, “emeklilikte yaşa takılanlar diye bir mağdurlar ordusu yaratacaksın.
Ardından “emekli maaşlarını düzenliyoruz” diyerek, maaşından yüzde 33’ünü gasp edeceksin.
Sonra, “yetmiyor” diye tekrar emeklilik yaşını uzatacaksın.
Arkasından bir daha düşüreceksin maaşı, bu kez de “eşitleme” yalanı ile.
Ve emeklinin parasını yıllar yılı çalıştırmanın karşılığı olması gereken parayı, bankalar razı olmuşken, sen “verdirmeyeceksin”.
Şu son olayın ne kadar büyük olduğuna bakalım.
Efendim, 2015 yılı rakamlarına göre emekli sayısı 10 milyon 953 bin. Bunun 6.5 milyonu SSK, 2.4 milyonu Bağ-Kur, 1.9 milyonu da Emekli Sandığı emeklisi. Aktif, pasif, yurt dışından emekli gibi hesaplara girmeyelim. Anlayacağımız, 2016’da emekli sayısı 11 milyonun üzerindedir.
Emekli maaşlarını SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı, yani SGK, her ay bankalara yatırıyor. 11 milyonun maaş ortalamasına 1.000 lira diyelim. Demek ki her ay bankalar 11 milyar lira sıcak parayı kullanmaktadır.
Hâlâ var mı bilmiyorum, gecelik faizler vardı. Bir gece için nasıl oluyor da faiz verebiliyor? Demek ki bir gecede para kazanılıyor. Büyük para söz konusu olduğunda, sadece girdi çıktı gösterilmesi bile köşeyi dönmelerine yetmektedir. Borsa da bu değil mi?
Her ay kasalarına 11 milyar TL’yi sokarak çalıştıran bankaların, para sahiplerine bir ödeme yapmaları zaten gerekmez mi? Diyorlar ki, “Ücretsiz hizmet veriyoruz, buna karşılık da onlardan tek kuruş talep etmiyoruz" Bakar mısınız? “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” derler ya. Aynen öyle.
Kaldı ki, işçi ve emekli dışında neredeyse bütün çalışanlara, promosyon adıyla ödeme yapılıyor. Birkaç örnek:
* Halkbank, milletvekillerine 8 bin ila 9 bin 800 TL ödedi.
* Vakıfbank, SGK personeline 48 milyon TL ödedi.
* Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı personeline kişi başı 1.600 TL ödendi.
* Ziraat Bankası, Orman ve Su İşleri Bakanlığı personeline kişi başı 1600 TL ödedi.
* Ziraat Bankası, kamu hastane personeline kişi başı 475 TL ödedi
* Emniyet Genel Müdürlüğü personeli, aylık 30-40 TL promosyon alıyor.
Ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) personeline 4 milyon 601 bin TL ödendi.
Şimdi de Bankalarla emekliler için promosyon görüşmesi yapan Çalışma Bakanlarının emeklilere açıklamalarına bakalım.
Süleyman Soylu: “Tüm bankalarla ve PTT dahil tüm kurumlarla görüştük. Hazırlıklarımız tamam. Bankaların asgari olarak kabul ettikleri çok güzel formüllerimiz var. Tam gündeme getireceğimiz zaman hükümet değişti. Yeni Hükümete arz edeceğiz”
Soylu’dan sonra Müezzinoğlu görüşmeleri devralıyor. "900 TL veren var. Yükseltmeye çalışıyoruz” diyor. "Kamu Bankaları kaldı. Bu konuda yetkili olan Hükümettir. Başbakanın talimatı olursa Ziraat Bankası ile yılbaşına kadar imzalarız”.
Top Başbakan’a gelince Müezzinoğlu aniden çark ediyor. Eski Bakanın ve kendisinin görüşmelerini yok sayıyor, çiğniyor, “oynamıyoruz arkadaş” diyor. “Öyle bir taahhüdümüz yok”diyor.
900 lira, emekliye ancak yama olabilirdi, ona bile göz diktiler, engellediler.
Türlü oyunlarla açlığa mahkum etmek yetmemiş, şimdi de zaten hakkı olan üç kuruşa göz dikmek!
Ve bu nasıl devlet ciddiyetidir? Hükümet koltuğunda oturmayı, misket oynamak mı sanıyorsunuz?
Bu iş karanlıktır arkadaş!
Soruyorum! Bankaların gözden çıkardığı, toplamda 10 milyar TL para, hangi sebeplerle ve neyin karşılığında bankalara ikram edildi?
11 milyon emekli ve bütün millet açıklama bekliyor.
“Milletimizi seviyoruz” diyorsunuz ya!
Sevsinler sizin millet sevginizi.
Mehmet Akkaya / 29 Eylül 2016, Aydınlık