Mehmet Akkaya: ’Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği’ neyin nesidir?

Tarih 11 Ağustos 2016. “Emek Ve Demokrasi İçin Güç Birliği” platformu oluşturuldu.

 

Kimler var?

 

PKK doğrultusunda politika izleyenler... Halkların Demokratik Partisi (HDP), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), İnsan Hakları Derneği (İHD).

 

Başka?

 

Kişilikleri erozyona uğramış, HDP nereye çağırsa oraya koşanlar var. Devrimci Parti (DP), Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Yeşiller Ve Sol Gelecek Partisi (YSGP), Halkevleri...

 

PKK ne zaman sıkışsa harekete geçmeyi görev sayanlar var. Başta KESK. Sonra DİSK, TMMOB ve TTB...

 

Aleviliği bölücülükle yan yana göstermekte son zamanlarda sakınca görmeyen bazı yöneticiler var. Hacı Bektaşi Veli Vakfı, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri (PSAKD), Alevi Bektaşi Federasyonu, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD).

 

Bir de Haziran Hareketi(!)...

 

En komiği de bu? Yöneticisi kim? Amacı ne? Programı var mı? Tam bir hayalet...

 

Haziran ayaklanması ile alakası ne? Hiçbir alakası yok. Ne bayraktan haz ederler ne de Atatürk’ten.

 

Özetle, 11 Ağustos tarihli kuruluş ilanını kimin okuduğunun, kimlerin imzaladığının kıymeti yok. Yani HDP’nin belirleyici olduğu bir güç birliği. Listeye bak, ayna gibi görünüyor zaten. Diğerleri ise, hık deyici sanki...

 

Gelelim açıklamaya.

 

15 Temmuz darbesinin üzerinden neredeyse 1 ay geçti. ABD darbesi olduğu, sağır sultanın bile malumu oldu. Zekâ sorunu olan, ya da işine gelmeyen olabilir diye, ABD yöneticileri döne döne de sahiplendiler darbeyi. Üstelik başaramamış olmasına rağmen.

 

Durum böyle ama bizimkilerin bildirisi şöyle diyor; “AKP’nin düşünce, inanç ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran tekçi, mezhepçi, faşizan ve neo liberal politikaları, özellikle son yıllarda rejim değişikliğini hedefleyen uygulamaları ülkemizi uçurumun kenarına getirmiş ve 15 Temmuz darbe girişimine de yol açan tehlikeli bir ortam yaratmıştır.”

 

Bunlar niye ABD’yi görmeye yanaşmıyor? Kör gözüme parmak misali döne döne söylemiş olmasına rağmen hem de?

 

Bu kadar örgütün şu kadar yöneticisinde aniden zekâ dumuru mu yaşandı?

 

O halde niye saklıyorlar ABD’yi?

 

Kraldan fazla kralcı, ABD yöneticilerinden daha fazla Amerikancı olmak değil mi bu?

 

Bir de darbeye hak vermezler mi? “Darbeye giden ortamı hazırladı” diye sadece AKP eleştiriliyor, suçlanıyor?

 

Ya darbeci, ya onun karanlık amacı?

 

Ya kuklayı oynatan kuklacı, ya ABD emperyalizmi?

 

Yok, yok!

 

Platform, 27 Ağustos’ta ikinci açıklamasında da, darbedeki ABD’yi saklamaya devam ediyor. Sadece darbede değil, Irak ve Suriye sorununda da ABD’yi saklıyor; “Küresel emperyalist güçlerin isteği ve yönlendirmesiyle, uzun süredir Suriye ve Irak’ta savaş sürüyor.”

 

Lafa bak hizaya gel. Ne derin analiz, ne cesur tahlil. (!)

 

Sevsinler sizin “küresel güçlerinizi”...

 

Başka bir şey...

 

PKK Kılıçdaroğlu’na saldırmış, “ben yaptım” diyor. Ama bizimkilerin kralcılığı, bu kez PKK’yı saklamak olarak ortaya çıkıyor. Diyorlar ki, “En son Artvin’de ana muhalefet partisi konvoyunu hedef alan saldırı ise savaş ve kaosun derinleştirildiği bu ortamda hiç birimizin can güvenliğinin olmadığını...”

 

FETÖ darbeyi “ben yaptım” diyor.

 

Platform, FETÖ dememek için” dolanıyor ha dolanıyor.

 

ABD, “Vallah billah darbeyi ben yaptırdım” diyor.

 

Platform, bırak sorumluyum diyeni görmeyi, ABD’nin adını bile anmamak için kırk dereden su getiriyor.

 

PKK “Kılıçdaroğlu’na ben saldırdım” diyor. Bunlar kıvırıyor, ha kıvırıyor...

 

Sonuçta bakla çıkarılıyor; “Bizler, Kürt sorununda; ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikaların derhal terkedilmesini, barışçıl ve demokratik yollarla çözüm için gerekli adımların acilen atılmasını istiyoruz” diyor.

 

PKK’ya kalkan olmak, FETÖ’ye kalkan olmak, ABD emperyalizmine kalkan olmak...

 

Bölücülükle flört edenin varacağı yer burası idi. Sonunda vardılar oraya.

 

DİP!

 

Mehmet Akkaya / 1 Eylül 2016, Aydınlık