Mehmet Akkaya: İşçi hareketinin umut ve deney birikimi

Önceki iki yazıda, NATO’ya giriş ve ABD ile gizli anlaşmaların başlattığı emperyalist egemenlik sürecini ele almış, işçi sınıfı örgütlerini güdülemek için yürütülen çabayı aktarmıştık. 1980’den sonra da, ulus devletin ve ulusal ekonominin tasfiyesi süreci ile işçi sınıfı için de yeni bir dönem başladığını saptamış, çalışma koşulları, ücretler ve sosyal hakların, emperyalist örgütlerin emirleriyle belirlenmeye başladığını belirtmiştik. Günümüze kadar süren bu dönemi, işçi sınıfının emperyalizmle çarpıştığı dönem olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Bu dönemin köşe başları şöyleydi:


1-) 24 Ocak kararlarını ve 1980 sonrası uygulamaları yöneten batı emperyalizminin, 12 Eylül diktatörlüğüne ve yarattığı olanaklara dayanarak, sendikal mücadeleyi ve ücretleri bastırdığı dönem.


2-) 1985’ten itibaren yükselen, 1989 yerel seçiminde ANAP iktidarının hezimetinden sonra ise patlayan, 1991’e kadar süren işçi hareketi.
Sorunların arkasındaki IMF’nin keşfedilmesi, “Kahrolsun IMF Bağımsız Türkiye” sloganları… ANAP iktidarının istifa noktasına gelmesi…


3-) 1991-2000 yılları arasındaki özelleştirmede büyük saldırı dönemi. Tarımsal KİT’lerin tasfiyesi… Sendikacıların, özelleştirmenin iyi bir şey olacağını sandıkları zamanlar… Kitlesel işten çıkarmalar…


4-) 2000-2010, özelleştirmeye karşı mücadele dönemi. Özelleştirmelerin, sadece işçiye ve sendikacılığa değil, ulus devlete, ulusal ekonomiye de zarar verdiğinin görülmesi. Fabrikaları savunma, artık vatanı savunma meselesidir. TEKEL, TELEKOM, TÜPRAŞ vatandır.


5-) 2007 ve sonrası, Cumhuriyet hareketinin yükselişi… Ancak, derelerin ayrı akması, fabrikalarda vatan mücadelesi veren işçi sınıfı ile birleşememek.
Özelleştirmeye karşı mücadeleden esas olarak başarısız çıkan sendikal hareketin, özgüvenini yitirmesi, 2010 sonrası karşı tarafın saldırıyı hızlandırması…
Kazanılmış haklara saldırı, yandaş olmayan sendikalara saldırı… Zayıflamış özgüven yanında, özel operasyonlarla yalnızlaştırılıp ve can derdine düşürülünce sendikacılar, cumhuriyet tarihinin eşi görülmedik hak gaspları başladı. İşçi sınıfını köleleştirme operasyonuydu bu. AB, IMF, Dünya Bankası ve IMF, kölelik planının ayrıntılarını yandaş hükümetlere dikte ediyor, uygulamayı denetliyordu.


a-) Yüzlerce kamu kurumunu satıldı. Yüzbinlerce işçi işini kaybetti.


b-) SSK gasp edildi. Parasız ilaç veren SSK eczanelerini kapatıldı.


c-) Bütün hastanelerde katkı payı adıyla paralı uygulama başlatıldı


ç-) Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü kapatıldı.


d-) Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 103 Bölge Şefliği kapatıldı.


e-) Esnek çalışma, kiralık işçilik ve belirli süreli sözleşme yasalaştırıldı.


f-) İŞKUR, Toplum Yararına Çalışma adıyla köle ticaretine başladı.


g-) Tek amacı işçi kiralamak olan özel istihdam büroları kurduruldu. Köle ticareti ruhsatı verildi.


h-) Ücret, yol parası ve yemek verilmeyen “Denetimli serbestlik” başlatıldı.


I-) “Ek ücretliler” adlı güvencesiz çalışma başlatıldı.


i-) Satılan kurumun kamu güvenceli, sendikalı, toplusözleşmeli işçisi, hakları ve ücreti gasp edilerek 4/C denilen “geçici personel” statüsüne sürüldü.


j-) Emekli olabilme yaşı 65’e yükseltildi.


k-) SGK aleyhine özel emeklilik şirketleri kurduruldu. Vergilerimizden destek verilmeye başlandı. 45 yaşın altındaki her çalışandan, zorla bu şirketlere prim kesilmeye başlandı.


l-) SGK’ya destekler kesildi, alacaklarının tahsilatı engellendi.


n-) 30’dan az işçinin çalıştığı işyerindeki işçiye iş güvencesi yasaklandı.


o-) İşsizlik Fonu’nu yağmalama kanunu çıkarıldı, fon yağmalanıyor.


ö-) “Serbest Bölge” sayısı 19’a, bu cehennemlerdeki işçi sayısı 52 bine çıkarıldı.


p-) Satılmayan bütün kurumlar ihalecilik ve taşeron sistemiyle iğdiş edildi.


r-) Taşeron işçisi sayısı 4 milyonu geçti.


s-) Ulusal İstihdam Stratejisi adlı işçi sınıfını köleleştirme stratejisi oluşturuldu.


ş-) Kıdem tazminatını tasfiye, ısrarlı bir niyet olarak sürüyor.


Emperyalizmi sadece üslerde, bombalarda, işgallerde arayanlar yanılıyor. Bu kölelik saldırılarının her biridir aynı zamanda emperyalizm.


6-) 1980 sonrası işçi hareketi için yeni bir dönem başlıyor. İşçi sınıfının emperyalizme karşı vatanı için ayağa kalktığı yeni bir dönem… Uç vermeye başlayan bu süreç, büyük tecrübeleri ve umutları barındırıyor. Sürecin özelliklerini sonraki yazılarda tartışacağız.