Mehmet Akkaya: IMF ve OECD’nin patronu, PKK ve IŞİD’in de patronudur

1 Ocak’ta Aydınlık, son 1 yılda yapılan saldırıların bilançosunu yayımladı. 28 toplu katliam... Canlı bomba, bomba ya da silahla yapılan bu katliamların 4’ü IŞİD, 24’ü PKK’ya ait. 384 ölü, 1379 yaralı. Sebep?

 

Burada biraz durup, geçen 12 ayı, ölüleri, yaralıları hatırlayalım önce.

 

Amerika Suriye’yi parçalamak, kuzeyinde bir koridor oluşturmak, Irak’taki Barzani bölgesi ile birleştirmek ve Türkiye’yi razı etmek istiyordu.

 

Bunun gerçekleşmesi, Türkiye’nin parçalanması demekti. Yani Amerika, Türkiye’nin parçalanmasına evet denilmesini istiyordu. Diğer sebep de, ABD ve AB’nin gerçek yüzünü görmeye başlayan Türkiye’nin, dost sandığı bu düşmanlarından uzaklaşarak, bunların düşmanlığını yaşayan diğer ülkelerle yakınlaşmaya başlaması. Bunun da anlamı, Türkiye sadece kendisinin değil, Suriye’nin de parçalanmasına rıza göstermeyecek demek. Dahası, Türkiye diğer ülkelerle birleşmiş, ABD’nin ve eşkıyalarının karşısına silahıyla da dikilmeye başlamıştı.

 

Düşman Amerika. Piyonlar NATO, PKK, PYD, YPG, IŞİD, FETÖ... Saflar net.

 

Amerika bu savaşı kaybederse, sadece Asya’dan değil, Ortadoğu’dan da sökülüp atılacaktı. Bu, ABD efsanesinin bitmesi demekti. İşte 1 yılda 28 katliamın anlamı bu idi.

 

Savaş, sadece bomba, top, mermi ve terör örgütleriyle yapılmıyordu. Ekonomide de savaş vardı. Silahların, mermilerin gerisindeki 35 yılda, Türkiye’nin ekonomik direncini çökertmek ve milli bütünlüğünü dağıtmak için saldırdılar. Bu kez piyonlar Dünya Bankası, IMF, OECD, Dünya Ticaret Örgütü, MİGA, MAI, Soros, CIA kontrolündeki vakıflar, enstitüler idi.

 

Türk ordusunun Kıbrıs’tan çıkması, TSK’nın paralı askerlikle çürütülmesi, PKK ile masaya oturulması, üniter devlet yapısının kırılarak eyalet sistemine geçilmesi, devletin ekonomiden çekilmesi, ulusal pazarı koruyan milli duvarların kaldırılması, yabancı sermayenin sınırsız şekilde girebilmesi için 35 yıl boyunca baskı yaptılar. Devleti ve iş dünyasını borçlandırıyor, karşılığında da bunları istiyorlardı.

 

Türk devletinin savaş halinde direnecek ekonomik gücü olmasın diye, bankacılık, enerji, iletişim, petrokimya, ağır sanayi gibi stratejik alanlardan çekilmesi için, baskı üstüne baskı yapıyorlardı.

 

1990’lardan itibaren emperyalist çeteye AB de katıldı. “İlerleme Raporu” adıyla 3 ayda bir hükümetlere direktifler veriyor, 3 ayda bir denetliyordu. Talimatların uygulanmasında gecikme olursa da, kredileri kesiyor, dünya kamuoyunda kara propaganda ile lekeliyor, daha da yetmezse, içeride ajanları ile karışıklık çıkarıyorlardı.

 

Bu emperyalist çetenin, devlet yapısı, TSK ve ekonomi dışında saldırdıkları bir kesim vardı ki, 35 yıl boyunca kesmediler saldırıyı. Tersine, adım adım ağırlaştırdılar.

 

Bu, işçi sınıfı idi...

 

Yani milletin çimentosu. Yani, milleti etnik ve dini olarak parçalayabilmek için aşılması gereken engel. Yani, emperyalist planlara direnebilecek en kalabalık, en örgütlü, en bilinçli kesim.

 

Ezilmeli, birey haline getirilmeli, tek tek köleleştirilmeliydi.

 

Örgütlerini dağıtmak, ortadan kaldırmak yerine, piyon haline getirmek akıllıcaydı. Oluk oluk para akıttılar sendikalara. Eğitim üstüne eğitim verip, beyinleri dumura uğratacak şırınga sıktılar.

 

“Emperyalist örgütler bizi niye sevdi, niye para akıttılar” diye merak eden Türk-İş, DİSK, Hak-İş, KESK, Memur-Sen, TMMOB ve TTB yöneticisi varsa, karakaşı yüzünden değil, bunun için olduğunu bilsin. “Sahi, işçi ücretleri, esnek çalışma, SGK, IMF, DB ve OECD’yi niye ilgilendiriyor?” diye merak ettiyseniz, amaç budur. Bu amaçla “kölelik bürolarını kurun” diye baskı yaptılar. Alt işverenliğe desteklerinin sebebi buydu. Ayrı nezaret ederek kurumlarımızı sattırmalarında amaç buydu. “Bireysel Emeklilik Şirketlerini kurun” diye Kemal Derviş’in Amerikalardan tehdit etmesi bu yüzden. Sadece PKK’nın değil, onun sivil uzantısı olan partinin de bütün bunlar olurken, ne devletin, ne fabrikaların, ne de işçinin yanında olmayışının sebebini anlamadınız mı hâlâ? 28 toplu katliamla, özelleştirme ve işçiyi köleleştirme arasındaki ilişki, hâlâ mı anlaşılmadı? Dünya Bankası ve OECD ile PKK ve IŞİD’in patronunun aynı merkez olduğunu bilmiyor musunuz hâlâ?