Ferit İlsever: Sivil görünümlü siber casusluk merkezi

ACT yeni stratejik dönüşümü ‘Yumuşak güç’ ilkesine dayandırıyor.

ACT yeni stratejik dönüşümü ‘Yumuşak güç’ ilkesine dayandırıyor. Açılımı; ‘Dünya kamuoyunu ikna etmek, zihinleri etkilemek ve örnek ülkeler yaratmak.’ Bu faaliyeti, propaganda araçları ve özellikle STK’lar üzerinden yürütüyorlar ve adına ‘Kamu Diplomasisi’ diyorlar. Yani Gladyo’nun kırk yıldır bildiğimiz Psikolojik Savaş Merkezi’ni, örgütlü mücadeleyle güçlendiriyorlar.

 

ABD 90’lara “Dünyanın tek efendisi olma” iddiasıyla girdi. İkinci Dünya Savaşı sonrasında en büyük rakibi olan Sovyetler Birliği yıkılmış, dünya sanki ona kalmıştı. Gerçekten de o yıllarda ABD’yle boy ölçüşecek ikinci bir süper devlet görünmüyordu.

 

Dünya hâkimiyeti hedefine milli devletleri çökerterek gidebilirdi. Bunun için de o devletleri etnik ve dinsel temelde bölmeliydi. İşte bu yüzden dünya son otuz yılını ABD emperyalizminin kışkırttığı etnik, dinsel, mezhepsel çatışmalarla, kan revan içinde geçirdi. Türkiye için de hedefi etnik ve mezhepsel bölünme yaratmaktı.

 

Özellikle 2001’de ABD’deki İkiz Kuleler tezgâhından sonra harekete geçtiler. “Radikal İslâmı” baş düşman ilân ettiler. Artık uluslararası düzlemde bu düşmanla mücadele edilmeliydi. Çözümü ise, “Ilımlı İslâm” olarak açıkladılar. 1990’lara kadarki “Sovyet tehdidi”nin yerini “Radikal İslâm” alıyordu. NATO tiyatrosunun 90’lardan sonraki ikinci perdesi böyle açıldı.

 

“Sovyet tehdidi”ne karşı NATO düzlemindeki mücadelenin adı “Konvansiyonel Savaş”tı. Çoğunun kuruluşunda ABD’nin Gladyo Merkezi’nin etkili rol oynadığı “Radikal İslâmcı” terör örgütlerine karşı “mücadele” ise, “Asimetrik Savaş” oluyordu. NATO’nun yeni stratejisiyle ilgili tartışma 1999’da başladı. 2010 Lizbon Zirvesi’nde netleşti. Bu zirvede “Siber Savaş” ön plana çıkıyor ve terör “doğrudan tehdit” diye adlandırılıyordu.

 

 

NATO’NUN YENİ STRATEJİSİ

 

Öncelikle, “Küreselleşen dünya ile birlikte, NATO’nun komuta ve kuvvet yapılanmasında stratejik değişikliğe gidilmeliydi.” Artık NATO’nun meselesi, sadece Avrupa’da değil, tüm dünyada “güvenlik ve istikrarı sağlamak” olmalıydı. “Dünyada istikrarı sağlamak”, yani dünyayı ABD emperyalizmine boyun eğdirmek!

 

Bu doğrultuda 2002 NATO Prag Zirvesi’nde Komuta ve Kuvvet yapılanmasında değişikliğe gidildi. Kuvvet yapılanması daha önce üç başlıkta toplanıyordu; Reaksiyon Kuvvetleri, Ana Savunma Kuvvetleri ve Takviye Kuvvetleri. Bu zirveden sonra iki başlık altında toplandı; İntikal Ettirilebilir Kuvvetler ve Yerinde Konuşlu Kuvvetler.

 

Soğuk savaş döneminden sonra NATO’nun iki karargâhı; Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanlığı ve Atlantik Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanlığı, yerlerini NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı (ACT) ve NATO Müttefik Harekat Komutanlığı’na (AOT) bıraktı. NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı’nın merkezi ABD’de Virginia-Norfolk’da bulunuyor. Müttefik Harekât Komutanlığı’nın merkezi ise Brüksel’de. Müttefik Dönüşüm Komutanlığı NATO güçlerinin dönüşümünden, Müttefik Harekat Komutanlığı ise, NATO harekatlarından sorumlu.

 

Müttefik Dönüşüm Komutanlığı ve NATO Mukabele Gücü 2003’te kuruldu.

 

“Dönüşüm”le kastedilen, NATO güçlerinin yeni stratejinin gereği olarak, asimetrik savaş ve siber savaş doğrultusunda eğitilip yönetilmesiydi. Virginia’daki bu merkez 2000’li yıllardan sonra Gladyo’nun operasyon merkezi oldu. Bilim-teknoloji, endüstri, iletişim, kimyasal-biyolojik savaş, enerji vb. tüm unsurların kullanıldığı bir Asimetrik-Siber Savaş merkezi. Veya Turuncu Darbeler merkezi.

 

Bu Merkez bu tarihlerde Türkiye’deki Kontrgerilla karargâhını da Emniyet’e taşıdı. Burada 1970’lerden beri varolan tarikat örgütlenmesine dayanarak, Fethullahçı Terör Örgütü’nü (FETÖ) kurdu ve geliştirdi.


 

ACT’DE SİVİL İŞLER

 

Yeni yapılanmanın en önemli bölümlerinden birisi “Sivil işler”, yani turuncu operasyonlara sivil hazırlık, ACT faaliyetlerinde çok önemli bir yer tutuyor. İşte ACT Tüzüğü’ndeki “sivil işler”den bazıları; Siber Saldırıya Karşı Savunma; Kimyasal-Biyolojik Savunma; Stratejik İletişim; Erken Uyarı; NATO Okulları-Çalıştaylar; Bilim ve Teknoloji Organizasyonu; Enerji Güvenliği; Askeri Tıp-Askeri Mühendislik; Endüstri İlişkileri; İnsan Zekası; Kadın-Barış ve Güvenlik; Meteorolojik Grup vb. ACT’nin kumanda ettiği STK-NGO’lar ise, Soros’un finansmanıyla ve Açık Toplum Enstitüsü’nün yönlendirmesiyle faaliyet gösteriyorlar. Bunlardan Trump’ın Danışmanı Rudolph Giuliani’nin şirketi Greenberg Traurig’in, İsrail, Türkiye ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi adına lobi faaliyeti yürüttüğünü ve Tayyip Erdoğan’ın bunlardan Zarrab Davası’nda “Diplomatik çözüm” istediği bilgisinin basında yer aldığını da hatırlatalım.

 

ACT’nin işbirliği yaptığı kuruluşları alt alta sıraladığımız zaman, bu kuruluşun misyonunu daha iyi anlıyoruz: Siber Savunma, Sosyal Medya ve Bulut Hesaplaması alanında IBM şirketi; Füze Savunması alanında MBDA; Yüksek Frekans Haberleşme Karar Verme Yazılımı WBB; Siber Savunma, Bulut Hesaplamada Dell; Medical alanda Aeirbio; yazılım firması SCS; İnovasyon, Füze Savunması alanında Lockheed Martin; Füze Savunmasında Boeing; Uydu Haberleşmesinde Iridium..

 

ACT yeni stratejik dönüşümü “Yumuşak güç” ilkesine dayandırıyor. Açalım, “Dünya kamuoyunu ikna etmek, zihinleri etkilemek ve örnek ülkeler yaratmak.” Bu faaliyeti propaganda araçları ve özellikle STK’lar üzerinden yürütüyorlar ve adına ‘Kamu Diplomasisi’ diyorlar. Yani Gladyo’nun kırk yıldır bildiğimiz Psikolojik Savaş Merkezi’ni, örgütlü mücadeleyle güçlendiriyorlar. Bu amaçla 2010’dan sonra ACT’de Kamu Diplomasisi Merkezi kuruldu.

 

 

ÖZYEĞİN ÜNİVERSİTESİ

 

ACT, NATO üyesi ülkelerdeki üniversitelerle ilişki geliştiriyor, Eğitim Eşitleme Konferansları, Eğitim Merkezleri Komutan Konferansları, NATO Eğitim ve Egzersiz Konferansları vb. düzenliyorlar. Bizde ilk adımı Özyeğin Üniversitesi’yle yaptıkları anlaşmayla attılar. Bu anlaşmaya göre, “NATO yetkilileriyle akademik, siyasi konularda bilgi alışverişi yapılacak, kriz yönetimi dersleri verilecek.” Bu anlaşmayla ACT’nin amacı, “Akademik kurumlarla uluslararası ilişkiler alanında stratejik ortaklık kurmak” olarak ifade ediliyordu. Yine bu anlaşmayla amaç, “Türkiye’nin hızla değişen küresel ve bölgesel konumunu değerlendirmekti.” Alman Hava Kurmay Albayı Helman Storm, anlaşmayı, “21. Yüzyılda Atlantik ötesi güvenliği sağlama misyonumuza önemli bir katkı”, “Türkiye’deki akademik toplulukta sağlam bir zemin yaratıyoruz”, “Yeni nesil liderler yetiştiriyoruz” sözleriyle savundu. Özyeğin Üniversitesi 11 Mart 2017’de, “NATO Stratejik Askeri Ortaklık Çalıştayı”na ev sahipliği yaptı.

 

“Bilgi ve karar verme üstünlüğü için, Düşünce Tankı (Tide) Sprint” oluşturuldu. “Siber Savunma, Komuta Kontrol, Teknoloji, İletişim, Denizde Farkındalık, Modelleme ve Simülasyon, Lojistik” gibi 12 teknik parçadan oluşan bu merkezde, hükümet kuruluşları, asker, endüstri ve akademik alandan uzmanlar birlikte çalışıyor.

 

 

ACT YAPILANMASI

 

İşlevi, “NATO’nun farklı düşünceleri bir araya getirerek güçlükleri aştığı yer” olarak tanımlanan İnovasyon Merkezi ise ACT’de kuruldu. Şimdi bu merkezde, “ACT’nin kilit görevi” olarak tanımlanan, “İttifakın 2030 ve sonrası için güvenlik ihtiyaçları”, “Stratejik Öngörü Analizi” başlığı altında masaya yatırılmış bulunuyor. Bu amaçla Mart 2017’de Roma’da, “Gelecekteki İttifak İşlemleri” konulu bir çalıştay düzenlendi. Aralık 2017’de Virginia Norfolk’da düzenlenecek Dönüşüm Şefleri Konferansı’nda ise, “2016 Varşova kararlarıyla, 2030’la ilgili hazırlıklar” gözden geçirilecek. Özetleyecek olursak, ACT’de 5 Temel Dönüşüm Ayağı şöyle sıralanıyor:

 

| Stratejik Kavramlar, Doktrin ve Politika Geliştirme

 

| İhtiyaçlar, Yetenekler, Planlama ve Uygulama

 

| Gelecekteki Birleşik ve Müşterek Yetenekler, Araştırma ve Teknoloji

 

| Müşterek Deneyler, Tatbikatlar ve Değerlendirme

 

| Müşterek Eğitim ve Öğretim.

 

Bu dönüşüme uygun örgüt yapısı ise şöyle oluyor:

 

| Stratejik Kavramlar, Politika ve İhtiyaçlar; ACT’nin Avrupa Karargah Unsurlarınca

 

| Müşterek Kavram Geliştirme; Norveç’in Stavanger kentindeki Müşterek Harp Merkezi’nin, Portekiz Monsanto’daki Müşterek Analizler ve Alınan Dersler Merkezi ve Polonya Bydgoszcz’deki Müşterek Kuvvet Eğitim Merkezi’yle birlikte çalışmasıyla

 

| Gelecekteki Yetenekler, Araştırma ve Geliştirme Unsuru; İtalya La Spezia’daki Su Altı Araştırma Merkezi’nde.

 

Eğitim ise; Roma’daki NATO Savunma Koleji’nde, Almanya’daki NATO Okulu’nda ve İtalya’daki NATO İletişim ve Enformasyon Okulu’nda sağlanıyor.

 

Bütün bu faaliyet içinde siber savaş özellikle 2010’dan sonra önemli yer tutuyor. “Bir devletin, başka bir devletin bilgisayar sistemlerine sızarak hasar vermesi” olarak tanımlanan siber saldırının türleri; zararlı yazılımlar kullanmaktan, yemlemeye, sosyal mühendislikten, oturum çalmaya, IP aldatmacalarıyla, Ağ Taramasına kadar sıralanıyor. Türkiye’de siber savaşla ilgili kurumlar Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na bağlı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Siber Güvenlik Kurumu ve TÜBİTAK’tır.

 

 

TÜBİTAK’TA FETÖ YAPILANMASI

 

TÜBİTAK 2010’dan sonra FETÖ’cülerin siber savaş merkezi oldu. Özellikle TÜBİTAK’a bağlı Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi’ne yerleştiler. 17-25 Aralık’tan sonra FETÖ’ye yapılan operasyonlarda TÜBİTAK’ın Başkan Yardımcısı’nın yanı sıra, bu kurumdaki birçok uzman personel görevden alındı. Kurumda dijital analiz yapacak uzman kalmadı.

 

TÜBİTAK’a bağlı PARDUS İşletim Sistemi’nde 2012’de yapılan operasyon sonrasında yönetim kademelerine FETÖ’cüler yerleşti. PARDUS’un 2014 Ağustos’undaki tanıtımında, “Biz önce Allah rızası için, daha sonra da özgür yazılıma sahip çıkmak için uğraşıyoruz” ifadelerinin yer aldığı bir görsel kullanıldı. PARDUS yöneticisi Abdullah Erol, 2016 Ağustos’unda FETÖ soruşturmaları kapsamında görevden alındı.

 

23 Şubat 2017 günü Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’nın başlattığı soruşturmada, FETÖ’nün TÜBİTAK yapılanmasına ilişkin 24 kişi gözaltına alındı. Bunların 14’nün, Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM) bünyesinde görevli olduğu saptandı. 9 mühendis FETÖ’ye üye olmak ve ByLock kullanmaktan tutuklandı. BİLGEM, FETÖ’cülerin yönettiği Fatih Üniversitesi mezunlarıyla doldurulmuştu. Burada yaptıkları en basit iş “Devlet adamlarının kriptolu telefonlarını dinlemek”ti.