Ferit İlsever: ÇKP, ABD’ye karşı insanlığı birleştiriyor

"Xi Jinping, ABD emperyalizmiyle kesin hesaplaşma dönemine girdiğini saptıyor"

Çin Komünist Partisi (ÇKP) Genel Sekreteri ve Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in 1 Aralık 2017 tarihinde “ÇKP Dünya Partileri Yüksek Düzey Diyalog Toplantısı”nda yaptığı konuşma tarihi önemdedir.

 

Xi Jinping bu konuşmasında ABD emperyalizminin insanlık üzerinde yarattığı tehditlere dikkat çekiyor ve çözümü tartışmaya açıyor. Xi Jinping 300’ün üzerinde partiyle, neredeyse bütün dünyanın temsil edildiği toplantıda “ABD”, “emperyalizm”, “kapitalizm” gibi siyasi ve ideolojik sözcükler kullanmamaya ve hiçbir ülkeyi açıkça karşıya almamaya dikkat ediyor. Ama kullandığı kavramlarla, emperyalist sistemi ve kapitalizmi hedef alıyor.

 

İşte Xi Jinping’in eleştirdiği dünya tablosu: “Rekabet ve çıkar çatışmalarıyla yorulmuş bir dünya”... Sürekli “Silahlı güçle ve savaş kışkırtmalarıyla tehdit edilen bir insanlık”... “Müthiş eşitsizlik, yoksulluk, açlık ve dijital uçurumla” tarif edilen, “Kuzey-Güney farklılaşması”, “Bazı ülkelerin Ali Cengiz oyunlarıyla... dengesiz, yetersiz kalkınma ve güvenliksiz bir insanlık”. Bu ve benzeri özellikleri sürekli eleştiriyor Xi Jinping.

 

Ama konuşmanın bu tahlilden kaynaklanan çok daha önemli yönü, ABD emperyalizminin güncel tehdidini gündemine almasıdır. Xi Jinping, inişe geçen ABD’nin “yeni oyunlar” peşinde olduğunu saptamış, O’nu ve insanlığı uyarıyor. “Sürekli sıcak çatışma tehdidi”ne vurgu yapması, ABD’nin son zamanlarda Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ve İran üzerinden bütün insanlığa yönelttiği Nükleer Savaş tehdidinden kaynaklanıyor.

 

Daha önemlisi, Xi Jinping, insanlığın ABD emperyalizmiyle kesin bir hesaplaşma dönemine girdiğini de saptamış. Bu dönemin sonunda dünyanın, “Ya rekabet ve sıcak çatışma tehditleriyle yıkıcı bir krize gireceğini, ya da insanlığın küresel işbirliğiyle ortak geleceğe ilerleyeceğini” vurguluyor. Aslında Xi Jinping ikincisinin olacağına emin. Bu dönemi emperyalizme karşı “Tarihsel bir fırsat” olarak değerlendiriyor.

 

ÇKP, anlaşılıyor ki, bu “yıkıcı tehdide” karşı iki önlem geliştirmiş. Birincisi, Küresel - Mafya sistemi içinde ekonomisini büyük ölçüde denetim altına aldığı ABD’yi oyalayıp zaman kazanmak. İkincisi ise, dünya partilerinin ve devletlerinin işbirliğiyle, ABD’ye karşı “muazzam bir kuvvet” oluşturmak. Çin, 1990’lardan sonra hızla büyüdü ve ABD’yi adeta teslim aldı. Evet, bugün ABD ekonomisi ve uluslararası şirketleri geriliyor. ABD ekonomisinin yaşama şansı, Çin’in satın alacağı tahvillere ve ABD şirketlerinin Çin banka ve şirketleriyle kuracakları küçük ortaklıklara bağlı kalmış. Çok ilginçtir; Çin bir yandan ABD ekonomisini sarsıyor ve zayıflatıyor, diğer yandan küçük desteklerle bitip tükenmesine izin vermiyor. Adeta inlete inlete sona doğru bir gidiş. Böylece hem gücünü ve inisiyatifini arttırıyor, hem de zaman kazanıyor.

 

Çin’in iki tip “Küreselleşme” uyguladığını söyleyebiliriz. Birincisi; Amerika’ya karşı “Amerikan Küreselleşmesi”. İkincisi ise, “İnsanlığın ortak geleceği için, küreselleşme”. Böylece; küresel merkezin tehditler savurduğu bu döneme, bir yandan ABD’yi daha çok zayıflatmış ve denetim altına almış; öte yandan O’na karşı insanlığı ekonomik, siyasi kültürel her alanda birleştirmiş olarak girmek. Bu tabloda ABD’nin hiçbir şansı bulunmuyor.

 

 

BİLİMSEL SOSYALİZME DOĞRU

 

Xi’in konuşması esas olarak emperyalizme karşı birlik temelli bir konuşma. Fakat Xi bu birliği vurgularken, insanlığın geleceğiyle ilgili zorunluluklara da dikkat çekiyor: “İnsanların yaşamı birbiriyle bağlantılı”, “İnsanların geleceği iç içe”, “İnsanlık tek bir aile”, “Farklılıklarımızı koruyarak ortak zemin aramalıyız”, “Ortak geleceğe yönelik birbiriyle uyumlu çabalar göstermeliyiz”, “İyi günde, kötü günde kenetlenmeli, mutluluğu ve üzüntüyü paylaşmalıyız”... Görüldüğü gibi, Xi’in gelecekle ilgili düşünce ve önerileri de diyalog toplantısında önemli bir yer tutuyor. Ama en önemlisi, kapitalizmin, “Birileri kaybederken diğerlerinin kazanması” ilkesine karşı, “Birinin kazancı herkesin kazancı, birinin kaybı ise, herkesin kaybıdır” ilkesini getirmesidir.

 

Xi Jinping “Kuşak ve Yol inisiyatifi”nin, insanlığın ortak geleceğe dönük” çok önemli bir adımı olduğunun altını çiziyor.

 

Çin Cumhurbaşkanı insanlığın “geleceğe dönük” değerleri arasında, “işbirliği”, “dayanışma”, “paylaşma” ve “ortaklaşmaya” sürekli vurgu yapıyor. Aslında bu vurgularla, Bilimsel Sosyalizm değerlerinin geleceğimizdeki öneminin altını çiziyor.

 

Xi konuşmasının sonunda, “Çin halkının büyük ulusal canlanmanın uzun yolculuğuna atıldığını” belirtirken, sınıfsız toplum hedefini de hatırlatıyor. Konuşmasında “Sosyalizm” vurgusu hep Çin deneyi üzerinden. ÇKP’nin, “kendi tecrübesiyle ve Çin koşullarında Marksizm’i bilimsel bir teoriye dönüştürdüğünü” anlatıyor. Madem ki, “Diyalog Toplantısı”, bu önemli konulara “diyalog” çerçevesinde giriyor. Çin’in hiçbir konuda “dayatmada bulunmayacağını” vurgularken, insanlığa, “kendi tecrübelerinden hareketle Bilimsel Sosyalist Teori geliştirmelerini” öneriyor. Sözlerini, “ Dünyayı büyük, uyumlu bir aileye dönüştürmek” çağrısıyla noktalıyor. Xi, konuşmasının merkezine insanı koyuyor. Baştan sona “insanlığa” vurgu yapıyor. Bu tutumla, sınıf farklarının ortadan kalktığı bir dünya özlemini dile getiriyor.

 

 

UYGARLIKLAR ARASI İŞBİRLİĞİ

 

Xi, insanlığın işbirliği yolunda, bu toplantıda büyük uygarlıkları temsil eden ülkelerin buluşmasının önemine dikkat çekiyor. Binlerce yıllık Çin, Türk, Fars, Slav vb uygarlıklarını temsil eden partilerin buluşması... “Büyük uygarlıklar arasında işbirliğinin” altını çiziyor. “Dünya renkli bir yer. Farklı uygarlıklar renklere parlaklık katar ve olağanüstü renkler ortaya çıkar.” Yeter ki, “uygarlıklar barış içinde bir arada yaşasın”. “İnsanlığın kalpten kalbe etkileşimini engelleyen düşünceleri, yabancılaşmayı ortadan kaldıralım”. “İçe kapanmış değil, açık ve kapsayıcı bir dünya kuralım”. Bunun için de daima ileriye doğru... “Karşılıklı öğrenme, ortak zemin, alış veriş ve kapsayıcılık”...

 

 

ÖZNELLİK ÖN PLANDA

 

Çin Devlet Başkanı konuşmasında toplumların bütün öznel olanaklarının seferber edilmesine vurgu yapıyor. Önümüzdeki maddi imkansızlıkları, dayatmaları ve zorlukları öznel gücümüzle aşacağımıza inanıyor. İnsan bilinci, cesareti ve kararlılığı, tarihi tecrübe, bilimsel teori, uygarlık birikimi, paylaşma ve dayanışma, insanın örgütlü gücü, parti, ortak ekonomik program ve kültür... Xi Jinping, binlerce yıllık uygarlıklarımızın ürünü olan ve “Damarlarımızda dolaşan kültürel genleri”, önümüzdeki dönemin en birleştirici unsuru sayıyor. Bu özeliklerimizin canlandırılmasıyla, “ortak geleceğe dayalı toplum inancını” güçlendiririz.

 

Xi, bütün insanlığı, “Kültürel engelleri yerle bir etmeye” ve “Partiler arası işbirliğini, alışverişi güçlendirmeye” çağırıyor. İnsanlığın bunu başaracağından emin. Yeter ki, önümüze “daha uzak ve daha yüksek hedefler koyalım”. “Sorumluluk alma cesaretimizi güçlendirelim”. Burada bir kez daha vurguluyor: “Sadece kendimizi değil, hem ülkemizi, hem de dünyayı düşünmeliyiz”.

 

 

ORTAK YATIRIM, KAZAN-KAZAN...

 

Xi Jinping insanlığın ekonomik alandaki geleceğini, “Ekonomik Küreselleşme” olarak tanımlıyor. “Ekonomik küreselleşmenin” en temel unsurları ise, “ortak yatırım” ve “kazan-kazan” ilkesidir. “Ortak yatırım”la sadece maddi temelde ortaklık değil, bilim, teknoloji, tecrübe, birikim her alanda ortaklık ve işbirliği kastediliyor. Böylece Çin Halk Cumhuriyeti Mafya-Gladyo siteminin parayla para kazanma olayının önüne “Ortak yatırımı” koyuyor. Borçlanma ekonomisinin önüne tarımı ve sanayileşmeyi koyuyor. Bunlar tamam... Ancak bu halkçı ekonomik modeli tamamlayacak bir unsurun da “Ülkelerin milli ekonomik programları temelinde” olması gerektiği kanısındayım. “Kazan-kazan” ilkesinde ülkeler karşılıklı kazanacaksa, yatırımın, yatırım yapılan ülkenin ekonomik programı çerçevesinde olması en doğrusudur.

 

 

YENİ BİR GÜVENLİK YAPISI

 

Xi Jinping, konuşmasında, yeni bir güvenlik anlayışına da vurgu yaptı. Özetle; “Korkunun olmadığı evrensel güvenlik dünyası yaratmalıyız” dedi. Yine bazı ülkelerin, “Sıcak çatışma tehditleriyle insanları bunalttığını” belirtti ve “Sakin ve huzurlu yaşam” özlemimizi vurguladı.

 

Çin Cumhurbaşkanı sözlerini, “Hiçbir ülke güvenliğini, başka ülkelerin güvensizliği üzerine kurmamalı” diyerek sürdürdü. “Herkesin ortak pay sahibi olduğu yeni bir güvenlik yapısı oluşturmalıyız” diyerek tamamladı.

 

Xi’in “Yeni güvenlik yapısı” önerisini biz de, “Avrupa-Asya (Avrasya) Güvenlik Örgütü” önerisiyle somutlaştıralım. Bugün Atlantik gerileyip Asya yükselirken, NATO işlevini yitirdi, dağılıyor. Asya’da Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve onun askeri yapılanması bulunurken, Avrupa ülkeleri de yeni bir Avrupa Ordusu girişimi başlattılar. İnsanlığın ortak geleceğinin askeri alandaki en iyi çözümü bu iki yapılanmayı birleştirerek, “Avrupa-Asya Güvenlik Örgütü”nü kurmaktır. “Dünya Partileri Yüksek Düzey Platformu”na önümüzdeki dönem yapılacak en büyük katkı bu girişim olacaktır.

 

 

ÖNCÜ PARTİYE VURGU

 

ÇKP Başkent Beijing’deki buluşmayı, Dünya Partileri Yüksek Düzey Diyalog Toplantısı olarak ilan etti. Ancak gerek Xi Jinping, gerekse diğer konuşmacılar, yapılanın “Diyalog”dan daha üst düzey bir olgu olduğuna işaret ettiler. Çin Devlet Başkanı’nın toplantının anlamını açıklarken, katılanlara, “Ortak planlama ve eyleme önderlik” çağrısı yapması da bu yorumu doğruluyordu. Gerçekte, dünya partilerinin katılımıyla, yüksek düzeyde bir platform kuruluyordu.

 

Aslında Xi Jinping’in konuşması uluslararası çözümün yanı sıra, dünya partilerinin öncü niteliklerini güçlendirmeyi hedefleyen öneriler de taşıyordu. Ama Devlet Başkanı konuşmasında, bu önerilerin hepsini ÇKP’nin önüne koyuyordu.

 

“Halka gitmeliyiz” çağrısıyla başladı Xi Jinping. “İnsanların ihtiyaçlarını somut planlar üzerinden fikirlere, hedeflere ve sonunda görevlere çevirmeliyiz” diye devam etti. “Bilgelik ve güce” vurgu yaptı. “Bilgeliği bir havuzda toplamalı ve taze kanlardan yararlanmalıyız” dedi. Partiler arası yeni ilişkiler modeline, ortak zemin, karşılıklı saygı, iletişim ve eşgüdüme bir kez daha vurgu yaptı. Bu işbirliğini “Uluslararası ağ” olarak tanımladı.

 

Öncü Partinin (ÇKP’nin) pratiğe önderlik görevinin özellikle altını çizdi: “Eylem başarı getirir. Yürüyüşle yeni yollar açılır.” Daha sonra ÇKP’ye pratiğe önderlikte cesaret ve kararlılık çağrısı yaptı: “İnsanlığın ortak geleceğine dayalı bir toplum yaratma hedefi bir gecede başarılamaz. Bu süreç rahat ve sorunsuz olmayacak, uzun ve ağır uğraşlar gerektirecektir. Böylesi bir toplumu inşa etmek için uzun süreli ve ısrarlı çabalara adanmaya hazır olmalıyız. Etrafımızı kuşatan gerçekler fazlasıyla karmaşık geldiğinde vazgeçmemeli, hedeflerimiz görüş alanımızdan çıktığında yolumuzdan dönmemeliyiz.”

 

Dünya partilerinin yüksek düzey buluşmasının ülkelerin teker teker ABD emperyalizmine karşı yürüttükleri mücadeleye büyük katkısı olacağına kuşku yok. Aynı durum ülkemiz açısından da geçerlidir. Bağımsızlık mücadelemize bölge ülkelerinin işbirliğinin yarattığı katkıya, şimdi dünya partilerinin yaratacağı katkı da eklenecek.