Esin Ergenç: Umut insanın ilacı

Bir bayram arifesinde ne yazmalı diye düşündüm ve eski bir yazımdan alıntı yapmaya karar verdim. 1 yıl önce “Hayatın Muhasebesi” diye yazmışım. Barış, dostluk, hoşgörü ve kardeşlik anlamına gelen bayramlarda değişen bu değerler karşısında bugün, dönüp muhasebe yapmak gerektiğine inanıyorum. Değişen bayramlar hayatın olağan akışı. Olağan olmayan, insani değerlerimizin yıkımı. Her bayram eski bayramları yadederek geçirmek, yarına ilişkin umut taşımıyor. Bugün içinde bulunduğumuz zorlukları aşmanın yolu ve yolları var. Birlik olmak ve bize ait olana sıkı sıkıya sarılmak. Ve çözüme inanmak.

 

Hani derler ya, “Umut fakirin ekmeği, ye Mehmet ye” Bence umut insanın ilacı. Saf bir hayal olarak kalırsa ancak o zaman yavan ekmek olur. Umutlarımızı, hayallerimizi gerçeğe dönüştürmek elimizde. Bu bayramdan başlayalım. Geç değil çünkü.

 

Şimdi yazımın sonunda değil başında, bayramınızı kutluyorum. Ve umuyorum ki, hepimiz için umudu, sevinci, aydınlıkları getirsin bayramlar. Ülkemizden, geleceğimizden, insandan ama en başta kendimizden umudu kesmeden nice bayramlar yaşayalım.

 

 

HAYATIN MUHASEBESİ

 

“Eminim çoğumuz bazen durup düşünürüz, geride bıraktığımız yılların bizde ne bıraktığını.

 

Kâr-zarar hesabı değil ama bir tür muhasebesidir kendimizin.

 

Şimdi bu muhasebeyi yapmanın tam da zamanı. Yanlışları geride bırakıp, geleceğe daha sağlam adımlarla yürümenin, aynı hatalara düşmemenin, öğrenmenin, değişmenin ve değiştirmenin...

 

Hani bir söz vardır; “Bir musibet, bin nasihatten evladır” diye. Musibeti yaşamadan nasihatler gerçek yerlerine oturmuyor. İlla tecrübe etmek gerek.

 

Yazmayı düşündüğüm aslında başka konular vardı. Ama ülkemiz kan gölüne çevrilirken insanın içinden yazmak gelmiyor. Hergün şehit haberleri verilirken elim kolum bağlı gibi hissediyorum. Bu durumun bir çıkışı var biliyorum ama sanki haykırmaya gücüm yetmiyor. Çünkü “dahili bedhahlar!” sarmış memleketin her köşesini.

 

 

HIRSIZ VAR DİYE BAĞIRMAK GİBİ

 

Seçim öncesinde söylenen gerçeklere kulaklarını tıkayanlar, sözde AKP’nin Meclis’teki gücünü kırmak için HDP’nin barajı geçmesini savunanlar, acaba şimdi vicdanlarının muhasebesini yapıyorlar mıdır? Yoksa bu durumu hiç üzerlerine alınmadan abesle iştigale devam ederek, “Barış!” türküsü mü tutturdular?

 

Hem hırsızı evin içine sokup, hem de “hırsız var” diye bağırmak gibi bir şey bu durum. Barış önemli ve kıymetli bir kavram ama kimlerin ağzından çıktığıyla da alakalı artık. Ulusalcılık suç sayıldığında barış kavramının da anlamı değişti. Cumhuriyeti, Atatürk’ü, aydınlanmayı mahkeme salonlarında yargıladıklarında Barış mahkum edildi.

 

 

YANLIŞ HESAP

 

Artık seçimde hesabın sadece bir partinin güç kaybetmesi için yapılamayacağını anlamamız gerekiyor. Eğer içinde çözümü barındırmıyorsa bu tezi hiç dillendirmemek en doğrusu. Kafaları karıştırarak, bilgi kirliliği yaratarak ancak varolan sorunu derinleştirmiş oluyoruz. Çünkü hatt-ı müdafaanın yanlış olduğu tecrübe ile sabit. Var mısınız sath-ı müdafaaya?”

 

Esin Ergenç / 9 Eylül 2016, Aydınlık