Cengiz Çakır: Üretici köylü mülkünden kovulmaz!

4 Aralık 2020 tarihinde yayınlanan “Ödenmesi Olanaksız Bedel” başlıklı yazıda İzmir’e bağlı Buca ilçesinin Belenbaşı mahallesindeki orman niteliğini yitirmiş arazinin dekarına 180 bin lira değer biçildiğine değinilmişti. Tarımsal amaçla kullanılacak arazi değerinin bu denli yüksek olması gerçekle bağdaşmaz. Bu yıl biçilen tarımsal arazi değerleri ile karşılaştırma aydınlatıcı olacaktır. 

 


İCRALIK ARAZİ DEĞERLERİ


2020 yılı Temmuz ayında Aydınlık gazetesinde yayınlanmış icra yoluyla satış ilânları incelenmiştir. Çeşitli yörelerdeki tarımsal taşınmazların yeminli eksperler tarafından biçilen değerleri aşağıdaki çizelgede görülmektedir. En son sütunda özetlenmiş olan bilgiler taşınmaz üzerinde bulunan ağaçlar, çitler, evler, ahır ve samanlık gibi yapıların değerini de içermektedir. Araziye sonradan eklenmiş bu öğelerin değerini de kapsadığı halde taşınmazların hiçbirinin dekar fiyatı 180 bin liraya ulaşmamıştır. İstanbul Çatalca’da asfalt yola cepheli etrafı çitle çevrili ve büyük olasılıkla fabrika veya tesis arsası olmayı bekleyen bir yerin bile dekarı 171 bin liradır. Genel ortalama dekara 31 bin lira olup bunun 1000 lirasının arazi dışındaki varlıklardan oluştuğu tahmin edilmektedir. 2/B arazilerinde sonradan eklenen ögelerin dikkate alınmaması ve sadece çıplak toprak değerinin saptanması gerekir. 

DUR YOLCU!


Çiftçilerin, “bunlar bize dedemizden, babamızdan kalma 80-100 yıldır işlemekte olduğumuz araziler” şeklindeki söylemleri doğrudur. Hatta eksik bile söylenmiştir. Bunların canlı tanığı bazı arazilerde görülen 400- 500 yaşındaki zeytin ağaçlarıdır. Unutmayalım bu arazileri erkeğiyle kadınıyla köylüler Yunan işgaline karşı ellerindeki çakar almaz tüfeklerle savunmuşlardır. Kuvva-i Milliye oluşturulmuş, düzenli ordu kurulmuş ve istiklâl savaşı böyle kazanılmıştır.

 

İzmir’in işgalden kurtuluşundan bir gün öncesi olan 8 Eylül 1922 gecesinde Nif (Kemalpaşa) kasabasındaki bir köy evinde konuk edilen başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa ve onun hocası Mareşal Fevzi Çakmak’ın kaldıkları odada bile kuru üzüm çuvallarının bulunduğu belirtilmektedir. İşgal altında bile tarımsal üretim sürdürülmüştür.

 

Kendi ürettiği tütünü acımasız Reji İdaresi’nden kaçırarak sattığı için “ayıngacılar” denen köylülerin “Tütün Kolcuları” ile giriştiği silahlı çatışmanın türküsüdür “Çökertme”. “Teslim olmayalım Halil’im, aman kurşun saçalım!” diyen köylüler emperyalizme kurşun atarak onları bu topraklardan kovmuştur. Ali Özçelik tarafından kaleme alınmış olan makale bu konuda önemli bilgiler içermektedir. (1)

 

Fahiş bir bedel isteyip, üç ay içinde ödemezsen çek git diyerek, biz köylüleri topraklarından kovmuş oluyoruz. Niçin? En az 150 yıl idare müddeti olan ve bu sürede kaç defa yanacağı belli olmayan bir çam ormanı; zeytinden, incirden, üzümden, tütünden daha mı verimli? Yoksa, dünyanın başka bir yerinde bizdeki tadını vermeyen bu seçme ürünlerin yetiştirildiği alanlara zevksiz beton bloklar dikildiğinde mi kalkınmış olacağız?

 


NİYET NE?


Üretim devrimi diyoruz. Üretim için öncelikle elde mevcut üretim imkânlarını korumak gerekmektedir. Bu zeytinlikler, incir bahçeleri, bağlar kolay kurulmadı. Ehil olmayan insanlar buraya bakmazlar ve bakamazlar. Kısa sürede buralar bağ olmaktan çıkar, dağ olur. Tarım sektöründe genel kârlılık oranı yüzde 7’yi dolayındadır. Sadece toprak varlığı için dekar başına yüzbinlerce lira yatırmanın kârlı (rantabl) olmadığını en iyi bu para babaları bilir. Milyonları sayıp buralara sahip olacakların tarımla uğraşmak gibi bir niyeti olmadığı açıktır.  

 

Tarım ve orman arazilerinin değer takdirinin bilimsel esasları bellidir. Merak edenler Prof. Dr. Ziya Gökalp Mülayim’in “Tarımsal Değer Biçme ve Bilirkişilik” adlı eserine başvurabilirler (2). Özellikle mülkiyeti devlete ait orman arazileri alınıp satılan bir meta değildir. Normal koşullarda oluşan bir piyasası ve alım satım bedeli yoktur. Bu nedenle emlak komisyoncularına sorularak değer takdiri yapılamaz.  


 
ACİLEN YAPILACAKLAR


1. Değer takdiri yanlış yapıldığı için ortaya çıkan haksız uygulamalar derhal durdurulmalıdır.

 

2. 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” yetkin bir hukukçular grubu tarafından anayasaya uygunluk açısında değerlendirilmeli ve gereği yapılmalıdır.

 

3. Bu uygulamadan etkilenen insanlar örgütlenmeli ve çözüm konusundaki taleplerini somutlaştırmalı ve kamuoyunu aydınlatarak harekete geçirmelidirler. 

 


(1) ÖZÇELİK Ali, “Reji İdaresinin Aydın Vilayetindeki Tütün Politikaları Üzerine Bir İnceleme:

Çiftçiler, Kaçakçılar, Kolcular”, İzmir Araştırmaları Dergisi Yıl 4, Sayı 9 2018, s.21- 49.

(2) MÜLAYİM, Ziya Gökalp, Tarımsal Değer Biçme ve Bilirkişilik, İkinci Baskı Yetkin Yayınları 2001.