Cengiz Çakır: 'Tütün rejisi' millileştirilliyor

Bu yazı Lozan Antlaşması’nın yıldönümü olan 24 Temmuz günü kaleme alındı. Katlanılan büyük özveriler sonucunda ordumuz zaferi kazanmış ve 9 Eylül 1922’de İzmir’e girmiştir. İşgal altındaki yerlerin birçoğu geri alınarak 14 Ekim’de Mudanya Mütarekesi (Ateşkes) imzalanmıştır. Heyet başkanı Kurtuluş Savaşı’nın Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’nın karşısında İngiliz, Fransız ve İtalyan generaller vardı. Yenilen Yunanistan’ın askeri temsilcileri görüşmelere doğrudan katılmamış ve bir İngiliz savaş gemisinde beklemişlerdir. Bu ateşkes antlaşması Lozan Barış Antlaşması’na zemin oluşturmuştur (Bkz. 1).

 

Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından imzalanmıştır (Bkz.2). Lozan görüşmelerini yapan diplomatik heyetimizin başkanı yine İsmet Paşa idi. Heyete “tam bağımsızlık” ilkesine aykırı düşecek hiçbir maddenin kabul edilmemesi yönergesi verilmişti. Kapitülasyonlar ve Osmanlı Borçları en çetin tartışma konuları olmuş ve Lozan görüşmeleri kesilerek heyetimiz yurda dönmüştür.

 

“Ekonomi Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un girişimi ve Mustafa Kemal’in desteğiyle 17 Şubat 1923 tarihinde tarım, sanayi, işçi ve ticaret kesimlerinden 1135 delegenin katılımı ile İzmir’de I. Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştır. Bu tarihsel kongrede tartışılan konulardan biri de “Tütün Rejisi”dir.

 

“Tüccar, çiftçi, sanayi ve işçi gruplarının hemen tamamı Reji’nin kaldırılması, tekelin önüne geçilmesi ya da yabancılara verilmemesi konusunda ortak çaba sarf etmiştir.”

 

Lozan görüşmelerinin ikinci ve son turunda özellikle Fransız heyetinin, Reji ayrıcalığının devamı yönünde ısrar etmesine karşın, Türk heyeti bu ayrıcalığı ülkenin egemenliğine aykırı görerek reddetmiştir. Reji İdaresinin geleceği Türkiye’nin vereceği karara bırakılmıştır.

 

Milli Hükümet, I. İktisat Kongresi’nde oluşan olumsuz tutum ve Meclis’in aleyhte cereyanını da göz önünde bulundurarak Reji’nin devletleştirilmesine karar vermiştir. 13 Haziran 1923 tarihinde Türk Hükümeti ile Reji Şirketi arasında imzalanan bir anlaşma gereği Reji’nin bütün varlıkları devletin eline geçmiştir (Bkz. 3).”

 

Bu tarihte henüz Lozan Antlaşması imzalanmamış olup, Cumhuriyet de 4,5 ay sonra ilan edilecektir.

 

Millileştirme yoluyla ekonomik ve toplumsal yıkıma yol açan Reji İdaresine son verilmiştir. Millileştirilen varlıklar arasında bulunan İstanbul Cibali Tütün ve Sigara Fabrikası 1884 yılında kurulmuş olup, 1925 yılında Reji İdaresinden İnhisarlar İdaresine devredilmiştir. Eski ve yıpranmış halde bulunan üretim tesislerinin zamanla yenilenerek daha kullanışlı hale getirilmesiyle fabrika rasyonel ve modern bir görünüme kavuşmuştur (Bkz. 4). İzmir, Adana ve Samsun’da bulunan sigara ve tütün fabrikaları da millileştirme programına dahildir. 

 

1925 yılına dikkat ediniz. Atatürk dönemi ekonomi politikaları denk bütçe esasına dayanır. 1923-38 arasındaki 15 yıllık dönemde bütçe sadece iki kez açık vermiştir. Bunlardan ilki 1925 yılı bütçesidir. Bu yıl içinde bütçe gelirlerinin üçte birini oluşturan Aşar Vergisi kaldırılmıştır. İngilizlerin teşviki ile Doğu illerimizde Şeyh Sait İsyanı çıkmış ve büyük bir askeri harekat ile kısa sürede bastırılmıştır. Yine aynı yıl içinde Atatürk’e yönelik İzmir Suikastı yapılmıştır. Bu güçlükler içinde fabrikalarda yenileme yatırımı yapılıp üretim özendirilmektedir. İkinci bütçe açığı Dünya Ekonomik Bunalımı’nın patlak verdiği 1929 yılında tarım ürünleri fiyatlarının aşırı derecede düşmesinden kaynaklanmıştır.

 

“1940 yılı itibariyle Cibali, Fener ve Fatih civarında oturan takriben 1.500 kadar İstanbul Tütün Fabrikası çalışanının çoğunluğunu kadınların teşkil etmesi, kadın işçi çocuklarının yedi yaşına kadar bakımlarının yapıldığı bir kreşin açılmasının önünü açmıştır. Fabrika çalışanlarına temizlik ve banyo mekânlarının yanı sıra, lokanta, konferans salonu ve sahne alanları tahsis edilmiştir. İşçilerin maddi bakımdan zor durumda kalmalarının önlemek ve acil ihtiyaçlarını gidermek amacıyla bir işçi teavün (yardımlaşma) sandığı meydana getirilmiştir. Ayrıca erkek işçilerin görev aldığı bir dökümhane ile torna bölümünün bulunduğu fabrikada yılda 60 milyon kg tütün işlenmiştir.

 

1942 yılının Eylül ayı itibariyle İstanbul Tütün Fabrikasının sağlık işleri bölümünde ameliyathane, laboratuvar ve eczane yer almış, ikisi iç hastalıkları uzmanı, biri operatör ve biri de çocuk uzmanı olmak üzere dört doktor görev yapmıştır. İşçi ve çocukları için muayene ve ilaç ücreti alınmazken, fabrikanın koruma sandığı, ücretlerden kesilen %2 ödenekle çalışanları tasarrufa sevk ederek para biriktirmelerine yardım etmiş, işçilere adı geçen sandıktan 10 taksitte ödenmek üzere ihtiyaç ölçüsünde borç para verilmiştir.”


 
“1942 Eylül ayında 1.273’ü kadın ve 355’i de erkek olmak üzere toplamda 1.628 fabrika çalışanına 8 kuruştan 50 kuruşa kadar değişen miktarlarda ve saat başı hesaplanan rakamlarda ücretler ödenmiş, yıllık üretim miktarı 1941 yılında 7,5 milyon kg’a ulaşmıştır.

 

“II. Saraçoğlu ve Peker Hükümetlerinin 19 Şubat 1946 tarihinden 10 Eylül 1947 tarihine kadar Gümrük ve Tekel Bakanlığı görevini yürüten Tahsin Coşkan İstanbul gazetecilerine verdiği demeçte; Gümrük ve Tekel Bakanlığının Cumhuriyetin eseri olduğunu ifade ederek, kuruluş tarihi 15 yılı bile bulmadığı halde 1 milyar liraya ulaşan genel bütçenin 250 milyon lirasını aşan bölümün gümrük ve tekel gelirlerini teşkil ettiğini belirtmiştir.” (Bkz.5).

 

Tarımsal sanayi girişimlerinin istihdam yaratma ve gelir sağlama yönünden ne denli önemli olduğu bu örnekte açıkça görülmektedir.

 

Not: Titiz çalışmasından yararlandığım Sayın Nadir Yurtoğlu’na çok teşekkür ederim.

 

 

(1)https://tr.wikipedia.org/wiki/Mudanya_Mütarekesi

(2)https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/lozan-antlasmasi-98-yili-lozan-antlasmasinin-onemi-ne-6554167/

(3) Nadir Yurtoğlu,”Türkiye Cumhuriyeti’nde Tütün Tekeli ve Sigara Fabrikalarının Tarihsel Gelişimi (1923-1950), Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, 5(17), 2018, s.81-116.

(4) a.g.y.

(5) a.g.y.