Cengiz Çakır: Türkiye’de süt hayvancılığını geliştirme çabaları (1)

"Döviz bazında borçlanarak yapılmış bu projelerin elbette olumlu sonuçları olmuş ise de esas amacına ulaştığı söylenemez"

Cumhuriyet döneminde hayvan hastalıklarının önlenmesi ve hayvan ıslahı konusunda ciddi çalışmalara yapılmıştır. Olumlu örneklerin başında Atatürk Orman Çiftliği gelmektedir. Islah edilmiş sığır, koyun ve tavuk ırklarının getirilmesi, pastörize süt gibi sağlıklı besin maddelerinin üretilmesi, ağaçlandırma çalışmaları, traktör, harman makinesi gibi modern makineler kullanılarak üretim yapılması dikkate değer hususlardır. Bu çabalar aynı yoğunlukta olmasa bile Atatürk’ün ölümünden sonra da sürmüştür.

 

İkinci Dünya Savaşı’nın yaraları saran Avrupa ülkeleri tarımda korumacı tedbirlere başvurarak kendine yeterli hale gelmişlerdir. O zamandaki adıyla Avrupa Ekonomi Topluluğu tarımda üretim fazlasını gerçekleştirerek üstünlük sağlamıştır. Bu gelişmeler karşısında Türkiye’de hayvancılığı geliştirmek üzere bazı girişimler yapılmıştır. Bu yazıda 1970’lerden itibaren başlanan bazı çalışmalar hakkında bilgi verilecektir.

 

 

ENTANSİF SÜT ÜRETİMİ PROJELERİ

 

Ülkemizde süt hayvancılığının gelişme durumunu ortaya koyabilmek için öğrencimiz ve çalışma arkadaşımız olan Sayın Dr. Cavit Kâhya’nın, 1985 yılında tamamlanmış doktora tezinden alıntılar yapılacaktır (*). Eserin giriş bölümünde “Türkiye sahip olduğu inek sayısı bakımından dünyada 8. sırada (Avrupa’da birinci sırada - C.Ç.); 3.7000.000 ton inek sütü üretimi ile 29. sırada, inek başına 581 kg süt verimi ile son sıralardadır (FAO,1983,s.40)”. “Uzun yıllardan beri yürütülen yoğun melezleme çalışmaları ve yurt dışından saf kan damızlık getirilmesine karşın yerli ırk sığırların oranı halen yüzde 80’in üzerindedir.” (Özbek, 1981 s.557 ve Doyran, 1984, s.2) denilmektedir.

 

Ülke hayvancılığını geliştirmek ve safkan hayvanların çoğalmasını sağlamak amacıyla 1970 yılında Hayvancılığı Geliştirme Projeleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur. 1972-1986 yıllarında 5 hayvancılık projesi uygulanmış olup bunlardan I ve III numaralı projeler Entansif Süt Üretimi Projeleridir.

 

Bu projelerin amaçları:


a) Halk elinde proje ve krediye dayalı olarak kurulan rasyonel süt sığırı işletmelerinden ülkemizin gereksinme duyduğu yüksek verimli damızlık sığır materyalini karşılamak.

 

b) Kurulan bu işletmelerde kaliteli kaba yem üretiminin teşvikiyle ekim nöbetine yem bitkilerinin konulmasını sağlamak.

 

c) İşletmelerde yetiştirilecek yüksek verimli erkek damızlıklarla yerli hayvanlarımızı melezleme yoluyla ıslah etmek.

 

d) Süt üretimini artırarak modern süt fabrikalarının hammadde gereksinimini karşılamak

 

e) Tarım kesimindeki atıl kapasiteyi değerlendirmek şeklinde ifade edilmiştir. s.21-22.

 

7,5 milyon dolar kaynak ayrılan I. Hayvancılık Projesi Adana, Ankara, İstanbul ve İzmir olmak üzere dört bölgede ve 23 ilde uygulanmıştır. Bu projede 159 işletmeye kredi verilmiştir. Proje tutarının yüzde 53’ü olan 2,4 milyon dolar düve ve boğa alımında kullanılmış olup 3506 düve, 46 boğa, 117 traktör,114 silaj makinesi, 89 balya makinesi, 127 ot çevirme tırmığı ve 30 çayır biçme makinesinin dış alımı yapılmıştır.

 

Adana, Ankara ve İzmir bölgesinde kredilendirilen 127 işletmenin yüzde 61’ini oluşturan 78’i proje süresi bitmeden süt hayvancılığını terk etmiştir. (s.25)

 

Dünya Bankası’ndan faizsiz olarak sağlanan 4,5 milyon dolar kredinin, yılda iki taksit halinde 1981-2020 yılları arasında geri ödenmesi gerekmektedir. Bu kredinin 250.000 dolarlık kısmı kullanılamamıştır.

 

1977 yılında uygulamaya konulan III. Hayvancılık Projesi ilk projenin devamı niteliğindedir. Konya, Kayseri ve Malatya bölgeleri de eklenerek 7 bölgede 29 ilde uygulanmıştır. Projeye, 21,5 milyon doları Dünya Bankası’ndan 13,2 milyon doları iç kaynak olmak üzere 34,7 milyon dolar tahsis edilmiştir. Dış kredi için Türkiye’nin yüzde 8,5 faiz ve yüzde 0,75 oranında taahhüt masrafı ödemesi gerekmekteydi. 1981-1993 yılları arasında yılda 2 taksit halinde anapara geri ödenecekti. (s.26)

 

1982 Mart ayı sonuna kadar tamamının kullanılması gereken dış kredi 1980’den sonra projeye katılmak isteyen işletme bulunamadığı için yeterince kullanılamamış ve proje süresi iki yıl uzatılmıştır. Projeye 885 işletme dâhil olmuş bunların yüzde 23’ünü teşkil eden 205 işletme tasfiye olmuş ve 680 işletme kalmıştır. Bir başka anlatımla işletmelerin yüzde 23’ü projeden ayrılmıştır. (s.27) Hayvancılık faaliyetini sürdüren işletmelerin yüzde 53’ünü oluşturan 361 işletme 5-10 ineğe sahip küçük işletmelerdir. (s.28)

 

Yurt dışından 9893 düve ve 68 boğa getirilmiş proje tutarının yüzde 64’ü olan 13,8 milyon dolar ödenmiştir. 91 traktör, 209 balya makinesi, 191 ot çevirme tırmığı, 180 silaj makinesi, 304 çayır biçme makinesi, 572 adet süt sağım makinesi getirilmiştir. Yurt içinden de 155 traktör ve 149 adet çayır biçme makinesi ve 100 ot çevirme tırmığı sağlanmış olup, proje tutarının yüzde 22’si olan 4,7 milyon dolar bu amaçla sarf edilmiştir. Gebe düve fiyatı 1.000 dolar civarındadır. Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesi nedeniyle lira cinsinden düve fiyatları 9 kat artış göstermiştir. 1974-82 arasında traktör fiyatları 28 kat, balya makinesi 21, ot çevirme tırmığı 15 ve bıçaklı çayır biçme makinesi 23 fiyatı 23 kat artmıştır. Tiplerine göre sağım makineleri fiyatları yüzde 388 - 655 arasında yükselmiştir. (s.29)

 

Proje kapsamına giren işletmelerde inek başına ortalama yıllık süt verimi 4823 litre bulunmuştur. Yerli ineklerin süt verimi ise 1000-1500 litre arasındadır. Üretilen sütün yüzde 70’i süt fabrikalarına satılmıştır. (s.57) Süt ve yem fiyatlarındaki dengesizlik, ilk yıllarda hayvan satışlarının az olması gibi nedenlerle işletmeler ortalama yüzde 18 zarar etmişlerdir. (s.95)

 

Vurgulanması gereken önemli hususlardan biri Türkiye’nin damızlık düve dış alımı yapmak suretiyle, pahalı bir yöntemle hayvan ıslahı yapmaya çalışmasıdır. Özellikle dövizin kıt kaynak olduğu Türkiye’de ıslah çalışmalarına hız kazandırılmak isteniyorsa, dondurulmuş sperma alınarak sun’i tohumlamaya ağırlık verilmesinin daha doğru olacağı düşünülmektedir. (s.97)

 

Proje kapsamına giren işletmelere, yalnız damızlık hayvan dağıtılmakla kalınmış, süt ve damızlık pazarlanması konusunda işletmeler kendi haline bırakılmıştır. Bu arada esas uğraşı alanı tarım olmayan, özellikle ticaret ile meşgul olan kişilerin proje kapsamına alınmış olması projelerin başarısını olumsuz yönde etkilemiştir. (s.97)

 

Döviz bazında borçlanarak yapılmış bu projelerin elbette olumlu sonuçları olmuş ise de esas amacına ulaştığı söylenemez. (Devam edecek)

 

(*) Kahya Cavit, Entansif Süt Üretimi Projelerinin İzmir, Manisa ve Aydın İllerindeki Uygulamasının Ekonomik Yönden Değerlendirilmesi Üzerinde Bir Araştırma, (Basılmamış Doktora Tezi), Bornova, 1985.