Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nün kurucu başkanı rahmetli hocam Prof. Dr. Ali Aras’ı anarak konuya girmek istiyorum. Bölüm kitaplığında bulunan tarımsal işletmecilikle bir kitabın kapağında çiftçiyi temsil eden bir tasvir vardı. Karaltı (silüet) halindeki çizimde, boylamasına ikiye ayrılmış bir erkek bedeni seçiliyordu. Başındaki şapkanın sağ tarafı kasket, sol tarafı silindir şapka idi. Bedenin sağ tarafında işçi tulumu; sol tarafında ceket, pantolon dikkati çekiyordu. Tasvirin sağ elinde bir dirgen, sol elinde evrak çantası vardı. Sağ ayağında çizme, sol ayağında kundura vardı. İleti gayet açıktır. Çiftçi; hem bedeniyle, hem fikriyle çalışır.
Çiftçilik herkesin yapabileceği kolay bir iş gibi algılanır. Bu kanı eskiden kalmadır. Bir zamanlar “Buğdayla koyun, gerisi oyun” denilen bir üretim şekli vardı. Ahırda bir çift öküz, onların gücü ile işlenebilecek 40-50 dekar arazi, sebze- meyve yetiştirecek ufak bir bahçe. Avluda eşelenen beş on tavuk, bir iki de yerli inek varsa mesele kalmazdı. Köyün arazisi iki eşit parçaya ayrılır. Bir tarafı nadasa bırakılır, diğer tarafı ekilir. Nadas olan yerlerde köyün hayvanları da otlar. Hayvanlar köyün sığırtmacı tarafından otlatılır. Zamanında yağış olursa yüzler güler. Bazan, yağmur duasına rağmen yağış olmazsa sıkıntı çoğalır. Dolu yağar, sel gelir. Evliya Çelebi’nin dediği gibi: “Gökten ne yağar ki yer onu çekmez?”
Doğa ile mücadele tarımsal etkinliklerin doğasında var zaten. Bu mücadele devam ediyor. Yeni güçlükler de eklendi. Kendi ürününden tohumluk ayırmak yok artık, sertifikalı tohum almak gerek. Bu modern tohumlardan istenen sonucun alınması, kimyasal gübreler, tarım ilaçları, sulama suyu, akaryakıt, elektrik gibi girdilerin kullanılmasını gerektiriyor. Bunların çoğu dışarıdan geliyor ve fiyatları döviz kurlarına bağlı olarak değişiyor. Adı üstünde “dalgalı kur” söz konusu.
Hem girdilerin temin edildiği, hem ürünlerin satıldığı piyasalar, fırtınalı deniz gibi dalgalanıyor. “Gemiyi yüzdüren kaptan” lâzım. Kaptanın iyisi fırtınalı denizde belli olur.
İşletme sınırlarında çiftçinin hükmü geçer. Kimse gelip ona neyi, ne kadar, nasıl ve ne zaman üreteceğini söylemez, söyleyemez. Komutan odur, yapılan ve yapılmayan her şeyden sorumludur. Tarımsal faaliyetin sağlıklı yürümesi için bedensel çalışma ve teknik beceri önemlidir. Ancak hesap – kitap yapmak çok daha önemlidir.
Ali Hocamız, “bir çiftçinin avadanlıkları (alet – edavat) içinde en önemli olanı ‘kurşun kalem’ olmalıdır” derdi. İşletmede yapılan işleri, alınan satılan şeyleri basit bir cep defterine yazmalıdır derdi. Yıllar yılı yapılan işlerin kaydı tutulmuşsa işletme kolay planlanabilir.
Hocamızın verdiği örneklerden biri attan düşerek sakatlanan ve aylarca yatalak kalan Amerikalı bir çiftçiyle ilgiliydi. Sırt üstü yatarken hangi tarlasında neyi yetiştirirse daha kârlı olacağını hesap ederek işletmesini planlamıştır. Sakatlığı nedeniyle bedensel olarak çalışmadığı ve başkalarına ücret ödediği halde o yıl çok iyi para kazanmıştır.
Şimdi bilgisayar dediğimiz aygıtlara önceleri “eletronik beyin” denirdi. Elektronik beyinin her soruya kolayca cevap verdiği söylemi vardı. Ulusları birbiri ile karşılaştıran fıkraları sevmem. Söylentiye göre çeşitli uluslardan kişiler elektronik beyine akıllarınca en zor soruları soruyorlar. Makine hayret edilecek kadar kısa sürede yanıt veriyor. Derken bizim yurttaşımız da bir soru sormuş, makine saatlerce çalışmış bir sonuç çıkmamış. Umudu kesen makine operatörü “ne sordun sen kardeşim?” deyince, dostumuz “ Ne var? Ne yok?” diye sordum cevabını vermiş. Elektronik beyin var olan şeylerin listesini hazırlamış, yok olanları sıralamaya çalışmaktaymış.
Kayıt tutmadan planlama olmaz. Öncelikle işletmede nelerin var olduğunu bilmemiz gerekir. Buna “işletme envanteri” denir. Envanter çıkarmak için işletmede mevcut varlıkların bir listesini hazırlamak, demirbaşların her birinin miktarını saptamak ve değerini tahmin etmek, sonra da sistemli bir şekilde sunmak gerekir. Sonuçta elde edilen çizelgeye “Bilanço” adı verilir.
Envanter çıkarılırken, demirbaşların aşağıdaki sınıflandırma şekli kolaylık sağlar.
Tarım İşletmelerinde Sermayenin
Akışkanlık (Likidite) Derecesine Göre Sınıflandırılması
A- AKTİF
I. ARAZİ VARLIĞI (Sabit Kıymetler veya Çiftlik Varlığı)
a) Toprak varlığı
b) Toprak ıslahı varlığı
c) Bina ve diğer çiftlik inşaatı varlığı
d) Bitki varlığı ve tarla demirbaşı
II. İŞLETME VARLIĞI (Müstecir Varlığı)
a) Alet makine varlığı
b) Hayvan varlığı
c) Ambar mevcudu
d) Alacaklar ve kasa mevcudu
B. PASİF
1. Borçlar
a) Uzun vadeli borçlar
b) Orta vadeli borçlar
c) Kısa vadeli borçlar
2. Kira ve ortakçılıkla işletilen arazi bedeli
3. Öz varlık
Bu konuya sonraki yazıda devam edilecektir.
Kaynak: Ali Aras, Tarım Muhasebesi, Ege Üniversitesi Basımevi, Bornova – İzmir, 1988; s.43