Su, yaşamın kaynağıdır. Su olmadan yaşam olmaz, dolayısıyla bitkisel ve hayvansal üretim yapılamaz. Yurdumuzda yağışların dağılımı dengeli değildir. Karadeniz bölgesinin doğu kısımlarında yıllık 2000 mm. yağış olurken, Tuz Gölü dolaylarında 150-300 mm yağış olmaktadır. Türkiye’nin kullanabileceği yıllık su miktarı 112 km3 (*) olup, bunun yüzde 39’u olan 44 km3'ü kullanılmaktadır. Suyun 5 km3'ü sanayide, 7 km3'ü içme ve kullanma suyu olarak, 32 km3'ü ise tarımda kullanılmaktadır. Yeraltı suyu kapasitesi 14 km3'tür. Türkiye su kısıtı olan bir ülkedir.
Üzülerek söylemek gerekirse Türkiye’de sınırlı miktarda olan su, israf edilmektedir. Yaygın olarak “vahşi sulama” olarak nitelenen salma sulama yöntemi kullanılmaktadır. Bu yazıda aşırı sulamanın sakıncaları ele alınacaktır.
MALİYETİ YÜKSELTİR
Suyun bedeli vardır. Suyu çıkarmak için kullanılan pompalar ve enerji pahalıdır. Sulama yapan işçilerin ücreti ödenmektedir. Çiftçilerimizin pek çoğu ürün maliyetinin yüksek, ürün fiyatlarının düşük olduğunundan yakınmaktadır. Sulama giderleri değişen masraflar ve maliyet içinde önemli bir yer tutmaktadır. Çukurova’da yapılan bir araştırmanın verilerine dayanarak tarafımdan bazı hesaplar yapılmıştır. Buna göre birinci ürün mısırda sulama giderlerinin değişken masraflar içindeki payı yüzde 9,11 olarak bulunmuştur. Bunun yarısı su bedeli olup, geri kalanı sulamada kullanılan işçi ücretlerinden oluşmaktadır. İkinci ürün mısırda sulama giderlerinin değişken giderler içindeki payı yüzde 10,95 olup, işçi ücretlerinin sulama giderleri içindeki payı yüzde 57’ye çıkmaktadır. Pamuk üretiminde değişken masraf toplamı, mısıra göre daha yüksek olup sulama giderlerinin payı yüzde 8,39’a inmektedir. Pamuk üretiminde sulama giderleri içinde su bedeli yüzde 72’ye yükselmekte, işçi ücretlerinin payı yüzde 28 olmaktadır. İncelenen bütün ürünlerde ekiliş alanları arttıkça birim alana düşen sulama giderleri azalmaktadır (1). Bu durum büyük işletmelerin daha iyi teknik ekipmanlara sahip olmasından ileri gelebilir.
DENEME SONUCU
Buyrun size maliyeti azaltmak için bir fırsat. Örnek olabilecek karpuz üzerine yapılmış iki deneme var. Şanlıurfa’da nisan ayının ilk yarısında ekilen karpuz, 90 gün sonra temmuz ayının ikinci yarısında hasat edilene kadar “tıkalı karık” yöntemiyle 15 gün aralıklarla 5 kez sulanmıştır. Her seferinde metrekareye 80-125 mm su (**) verilerek ve toplam olarak 480 mm su kullanılmıştır. Bu parselden dekara 5803 kg ürün alınmıştır (2).
Adana’da yapılan denemede aynı çeşit karpuz, mart ayının ikinci ve nisanın ilk yarısında ekilmiş ve 93 gün sonra haziran ayının ikinci yarısında hasat edilmiştir. Damla sulama yöntemiyle 3-4 gün aralıkla 14 kez sulama yapılmıştır. Her seferinde metrekareye 30 mm su verilmiş ve toplam 368 mm su kullanılmıştır. Bu parselin verimi dekara 5600 kg olmuştur (3). Dikkat edilirse ikinci denemede damla sulama yöntemi ile, karık usulü sulamadakinin dörtte üçü kadar su kullanılmış yani yüzde 25 su tasarrufu sağlanmıştır.
BAŞKASININ KULLANIMINA ENGEL OLUR
Su yetersizliğinden yakınılan ülkemizde birileri suyu verimli kullanmaz ve israf ederse başka birilerine kullanacak su kalmaz. Kıt kaynağımızı dikkatli kullanmalıyız.
TOPRAĞI ÇORAKLAŞTIRIR VE YAPISINI BOZAR
Aşırı su kullanıldığında, buharlaşma yoluyla toprağın üst katmanlarında tuz birikir. Belirli yoğunluk derecesi aşıldığında tuzlar bitkilerin su ve besin maddesi alımına engel olur. Gelişme geriler, verim düşer. Daha uç durumlarda bitkiler ölür. Sodyum tuzları çoğalınca kalsiyum ve mağnezyum tuzları yıkanır; toprağın bulgura benzer yapısı bozularak su geçirgenliği azalır.
BESİN MADDELERİNİN YIKANMASI
Yağışlar veya sulama yoluyla toprakta aşırı su birikimi olursa yeraltına sızan sular başta azotlu gübreler ve kireç olmak üzere besin maddelerini yıkayıp yeraltı sularına karışmasına neden olur. Maalesef kullanılan azotlu gübrelerin yarısı bu şekilde yıkanarak bitkilerin kök bölgesinden uzaklaşmaktadır. Yeraltı sularında görülen nitrat kirliliği en ciddi çevre sorunlarından biridir. İnsan ve hayvan sağlığı açısından tehlikelidir. Sulak alanlarda ve denizlerde azot fazlalığı oluşursa “ötrifikasyon” denilen durum ortaya çıkar. Algler ve yosunlar hızlı gelişir sudaki oksijeni azaltarak balıklar ve diğer sucul canlılarının ölümüne yol açar.
TOPRAK AŞINMASI (EROZYON)
Yoğun yağışlar ve aşırı sulama toprak aşınmasına neden olur. Özellikle eğimli arazilerde hatalı olarak eğim yönünde sürüm yapılmaktadır. Pulluk izlerinden hızla akan su toprağın verimli olan üst katmanını sıyırıp alır. Fazla eğimli arazilerde toprak işlemeli tarım yapılmamalıdır. Seki (teras) yapılması, eğime dik yönde sürüm yapılması, şeritvari ekim ve akaçlama (drenaj) gibi önlemler alınabilir. Buralarda salma, karık, tava gibi yüzey sulamasından kaçınmak gerekir.
YERALTI SULARINI AZALTIR
Yenilenen su miktarından daha fazlası çekildiğinde yeraltı su düzeyi alçalacaktır. Her seferinde daha derinden çıkarabilmek için bir sürü masraf yapılan suyun çok tutumlu kullanılması gerekir. Yeraltı suyunu acil durumda kullanacağımız bir kaynak olarak değerlendirmemiz gerekir. Tıpkı hastaya serum vermek gibi...
Bu konu ayrı bir yazıda ele alınacaktır.
(*) km3 : Kilometre küp, 1 milyar metreküptür.
(**) mm/m2 = kg/m2 = m3 / dekar = yaklaşık ton/dekar
(1) Alemdar, Tuna ve diğ., Çukurova Bölgesinde Başlıca Tarla Ürünlerinin Üretim Maliyetleri ve Pazarlama Yapıları, TEPGE Yayın No: 230, Ankara 2014, s.66-93 arasındaki Ek Tablolardaki verilere dayanarak hesaplanmıştır.
(2) TAGEM VE DSİ, Türkiye’de Sulanan Bitkilerin Su Tüketimleri, Ankara 2017, s.219
(3) a.g.y., s.220