Cengiz Çakır: Şeker fabrikaları

"Tarıma dayalı sanayi istihdam yaratmanın en iyi yoludur"

Öncelikle kısa bir haberden söz edelim. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda söz alan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “15 şeker fabrikasının özelleştirme kapsamında satılacağı söyleniyor.” “Basında yer alan haberler doğru ise kamunun elindeki 25 şeker fabrikası içerisinden hangi fabrikaların satışa çıkarılması düşünülmektedir?” diyerek bir sözlü soru sormuştur. Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ ise verdiği yanıtta “özelleştirme yoluyla Türkiye’de çok hayırlı işler yapıldığını iddia etti. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin öteden beri gündemde olduğunu ve konuşulduğunu anlatan Akdağ, şöyle konuştu: “Şu anda kesin karar verilmiş, uygulamaya konulmuş bir durum yok ama herkes emin olmalıdır; herhangi bir özelleştirme yapılacağı zaman o özelleştirilen kurumda çalışanlar ya da o özelleştirilen kurumla ilişkisi olanlar, örneğin çiftçiler mutlaka korunur. Hükümetin bu husustaki hassasiyetine bundan sonraki özelleştirmede de devam edeceğiz.” Kaynak: aydinlik.com.tr (Erişim tarihi 17.2.2018).

 

Atatürk dönemi tarım politikalarının özünü “üç beyazlar” oluşturur. Un, pamuklu dokuma ve şekeri kapsayan bu temel ihtiyaç maddelerinin yerli olanaklarımızla üretilmesi amaçlanmıştır. Kundak bezinden kefene kadar her şeyde kullanılan pamuğun yetiştirilmesi ve onu işleyecek çırçır, iplik ve dokuma fabrikalarının kurulması yoluna gidilmiştir.

 

1925 yılında özel girişimcinin çabasıyla kurulan Uşak Şeker Fabrikası ile başlayan şeker sanayii ülkemizin tarımsal ve endüstriyel gelişimindeki temel direklerden biri olagelmiştir. 1964 yılında öğrenci iken yapılan inceleme gezisi sırasında ilk kez gördüğüm bu fabrika çok etkileyiciydi.

 

10 Kasım 1991’de Turhal Şeker Fabrikası salonunda yapılan Atatürk ile ilgili bir panelde konuşma yapmıştım. Bu vesile ile orasını görme fırsatım olmuştu.

 

10 Kasım 2001’de Van – Erciş Şeker Fabrikası’nda “Atatürk Dönemi Tarım Politikaları” üzerine bir konferans vermiş ve fabrikayı inceleme fırsatım olmuştu.

 

Kısa adıyla “Şeker Şirketi” üreticilerle sözleşme yaparak modern tarımın yerleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Hastalık ve zararlıların yoğunlaşmaması için aynı tarlaya dört yıldan (sonradan üç yıla indirildi) daha sık şeker pancarı ekilmesine izin verilmezdi. Dolayısıyla çiftçiler ekim nöbeti (münavebe) uygulamasını öğrenmiş oldular. Münavebe bitkisi olarak çoğu yerde buğday ve ayçiçeğine yer verilmiştir. Toprak hazırlama, ekim, çapalama, sulama, hasat, nakliye gibi işlerde makine kullanılması gerektiğinden makineli tarıma alıştılar.

 

Şeker sanayinde, şeker pancarı bitkisinin sadece yumruları kullanılmaktadır. Hasat sırasında kesilip ayrılan kısımlar hayvan beslemede kullanılan iyi bir kaba yem kaynağıdır. Ayrıca pancar işlendikten sonra geriye kalan bitkisel artıklara pancar posası denir. Pancar posası içinde bir miktar şeker kalmış olduğundan enerji içeren bir kaba yemdir. İçerdiği kalsiyum nedeniyle ölçülü şekilde yedirilmesi ve iyi muhafaza edilmesi gerekir. (Not: Pancar küspesi denmesi yanlıştır, küspe yağlı tohumların artığıdır ( ayçiçeği, pamuk tohumu v.b gibi) Kaba yem sıkıntısı çeken ülkemizde şeker pancarı tarımının gerilemesi et ve süt üretimini olumsuz etkileyecektir.

 

Şekerin kristalleşmesinden sonra geriye kalan melas da bir miktar şeker içerir. Enerjisi yüksektir. Pelet yem yapımında kullanılır. Şeker sanayinin yan ürünü olarak etil alkol (etanol) de üretilebilir. İçki sanayinde, tıbbi amaçlarla ve yakıt olarak kullanılması mümkün olan bir hammaddedir.

 

Kampanya zamanlarında yollarda ve fabrikanın teslimat alanlarında pancar yüklü kamyonlar ve traktörler diziler halinde sıralanır. Boşaltma işlemi basınçlı suyla yapılarak ürün bir havuza alınır ve yıkanarak süreç başlar. Sonunda doldurulup tartılan ve ağızları dikilen çuvallarda kristal şeker, kutularda kesme şeker olarak yerini alır.

 

Şekerli ürünler üreten irili ufaklı pek çok işletme vardır. Çiftçiler ve işçiler başta olmak üzere nakliyecisi, tamircisi, bankacısı, sigortacısı, şekerleme üretenden fırıncıya kadar yüz binlerce hatta milyonlarca kişi bu işlerden ekmek yer. Hükümet bunların hangisini nasıl koruyacaktır? Şimdiye kadar yapılmış olan özelleştirmelerden halkımızın yararlandığı hangi hayırlı sonucun çıktığı da merak konusudur doğrusu?

 

Tarıma dayalı sanayi istihdam yaratmanın en iyi yoludur. Mevcut kurumlarımızı titizlikle korumalıyız.