Cengiz Çakır: Orman Köylüleri (2)

4 Ocak 2021 tarihinde yayınlanan yazıda 6831 sayılı Orman Kanununa göre, orman ve 2B arazisi tanımı verilmişti

4 Ocak 2021 tarihinde yayınlanan yazıda 6831 sayılı Orman Kanununa göre, orman ve 2B arazisi tanımı verilmişti. Hatırlatmak için kısaca tekrar edelim: Madde 1- Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaçcık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.

 

Madde 2....

 

B) 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep fıstığı, çam fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanları, orman sınırları dışına çıkartılır.

 

 

2B ARAZİLERİNİN BÖLGESEL DAĞILIMI


Aşağıdaki çizeldeki veriler incelendiğinde 2B arazilerinin çoğunluğunun batı bölgelerinde yer aldığı görülmektedir. İç Anadolu Bölgesinde de bir kümelenme vardır. Nüfus yoğunluğunun arttığı yerlerde 2B arazisinin fazla olması dikkati çekmektedir.

Türkiye’de 2B kapsamında 68 ilde yaklaşık 3500’e yakın yerleşim yerinde 473.419 hektar arazi bulunmaktadır. Bu alan 4,734 milyon dekardır. 1000 dekar 1 kilometrekareye (km2) eşittir. 2B arazilerinin toplam alanı 4734 km2 dir. Bu büyüklüğün akılda kalması için bazı karşılaştırmalar yapalım. İllerimizin arazi büyüklüğüne göre küçükten büyüğe doğru sıralandığı listede Trabzon 14. sırada yer alır. Trabzon’un yüz ölçümü 4628 km2'dir. 2B arazilerinin toplam alanı Trabzon yüz ölçümünden daha büyük bir alandır. Bir başka karşılaştırma daha yapalım. Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün alanı 3713 km2 dir. 2B arazileri Van Gölü’nün 1,27 katıdır. Yani Van Gölü’nün dörtte biri kadar daha büyüktür.

 

Yüzölçümünden söz ederken yıllar önce TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında geçtiği rivayet edilen bir konuşmayı hatırladım. Karaman’ın il yapılarak Konya’dan ayrılmadığı bir dönemdi. Konya’nın yüzölçümünün Hollanda’nın toplam alanından fazla olduğu söylenirdi. Konya milletvekillerinden biri bütçe komisyonunda bu olguyu dile getirip, Konya’nın ülkemizin tahıl ambarı olduğunu ileri sürerek. Konya için bütçeden yüklü bir ödenek ayrılmasını istemiş. Bu istek komisyon tarafından uygun görülmüş. Sırası geldiğinde söz alan Rize milletvekili de yüklü bir ödenek verilmesini istemiş. Komisyon üyeleri hangi gerekçe ile ödenek istendiğini sormuşlar. Çünkü Rize ili Konya’dan büyüktür demişler. Konya’ nın Rize’nin 10 katından fazla araziye sahip olduğunu bilen üyeler gülüşerek “Nasıl büyük oluyor? Üstat” diye sorunca. “Uy uşaklar bilirsiniz bizim Rize dağlıktur. Eğer oni güzelce ütülerseniz Konya’dan büyük olur!” demiş.

 


ARAZİ KULLANIM KABİLİYETİ


Türkiye’de araziler kullanım kabiliyetine göre sınıfa ayrılır. İlk üç sınıfa giren (I, II, III. Sınıf) araziler, toprak işlemeli tarıma uygun arazilerdir. IV. Sınıf arazilerde ise kısıtlı olarak tarım yapılabilir. İlk dört sınıfa giren araziler tarım arazisi olarak kabul edilirler. V, VI ve VII. sınıf araziler ancak orman, çayır mer’a gibi kullanımlara uygundur. VIII. sınıf araziler ise yaban yaşam ortamı ve dinlenme (rekreasyon) gibi doğal kullanıma uygundur. Türkiye’de ilk dört sınıfa giren tarım arazileri toplam alanın yüzde 34’ü kadardır. Arazilerimizin üçte ikisi tarıma elverişli olmayan V-VIII. sınıf arazilerden oluşur. (F. Bilgin s. 47). “I. sınıf araziler bilinen tarım yöntemlerine göre işlenebilir, düz ve düze yakın eğimi olup, çok az su ve rüzgâr erozyonu gözlenebilir. Toprak derinliği fazla, drenajı iyidir. Taşlılık, tuzluluk, alkalilik ve su taşkını gibi sorunları yoktur. Su tutma kapasitesi iyidir." II. sınıf araziler özel birtakım önlemler alındığı taktirde işlenebilen arazilerdir. Hafif eğim, orta derecede su ve rüzgâr erozyonu, seyrek taşkın zararının yanı sıra orta derecede tuzluluk ve alkalilik, drenajla düzetilebilecek ıslaklık ve biraz elverişsiz toprak yapısı gibi durumlar görülür.  III. sınıf arazilerde kültür bitkileri yetiştirilebilir. Ancak kullanımı sınırlandırıcı faktörlerin sayısı ve tehlike derecesinin artması değişik kullanım türlerine daha az imkan vermektedir. Ürün yetiştirmek için mutlaka koruma tedbirlerinin alınması gerekmektedir. Topraklarının çok yavaş geçirgen olması, taban suyu yüksekliği, orta derecede eğim, sığ derinlik, tuz ve sodyum birikmesi kullanımlarını etkilemektedir. V. sınıf araziler şiddetli su ve rüzgâr erozyonu, toprağın sığ oluşu, tuzluluk ve alkalilik gibi faktörler kültür bitkilerinin yetiştirilmesinde toprakları sınırlar. Gerekli önlemler alındığında bazı bahçe ve tarla bitkileri yetiştirilebilir. Ancak bu tarz arazilerin ıslah çalışmaları için yüksek maliyetler gerekmektedir. V, VI, VII. sınıf arazilerde özel ürün (çay, fındık vb) hariç pek çok kültür bitkisi yetiştirmesine elverişli değildirler. Bu araziler sadece çayır, mera, orman veya yerleşim yeri olarak kullanılmalıdır. 

 

VIII. sınıf araziler kumul sahiller, maden ocakları, çok yarılmış dağlık araziler, taş ve kum ocakları gibi toprak içermeyen yerler oldukları için buralar tarım yapmaya olanak vermez.

Fevzi Bilgin, Ege Bölgesinde Tarımsal Amaçlar İçin Yasal Yollarla Orman Dışına Çıkarılan Alanların Kullanım Sorunları Üzerine Bir Araştırma, E.Ü. Fen Bil. Ens. Yayınlanmamış Doktora Tezi, 2005.

 

(Devam edecek)

 

 

11 Ocak 2021 Pazartesi / Aydınlık