Cengiz Çakır: Meralara yapılan saldırı

Doğal kaynakların başında gelen çayır-mera, yaylak ve kışlaklar hayvancılığın gelişmesi ve toprak erozyonunun önlenmesinde büyük katkıda bulunur.

Doğal kaynakların başında gelen çayır-mera, yaylak ve kışlaklar hayvancılığın gelişmesi ve toprak erozyonunun önlenmesinde büyük katkıda bulunur. Meralar yaklaşık olarak dünya karasal alanının yüzde 24’ünü kaplar. Alan bakımından ormanlardan sonra ikinci sırada yer alır. Ülkemizde 14,6 milyon hektar mera alanı olup toplam kara alanımızın yüzde 8,8’ini kaplamaktadır.

 

 

MERALARIN YARARLARI


a) Hayvanlar için gerekli kaba yemlerin önemli bir kısmını karşılarlar: Tür çeşitliliği nedeniyle besin içeriği yönünden dengeli yem üretirler. Merada otlayan hayvanlarda vitamin ve mineral açığına da rastlanmaz.Yeşil mera otu yüzde12-20 protein içermekte olup sindirilme oranı yüzde 60 - 70 arasında değişmektedir. En ucuz kaba yem kaynağıdırlar.

 

b) Arıcılıkta en kaliteli ballar mera alanlarından elde edilir.

 

c) Pek çok bitkisel ve hayvansal canlılara yaşam alanı oluşturur.

 

ç) Özümleme ile karbondioksitin sera gazı etkisini azaltır.

 

d) Toprak yüzeyini bitki örtüsü ile kapladığı için erozyonu önler.

 

e) Yağışın akışını önleyip suyun toprağın içine işlemesini sağlar.

 

f) Baklagil yem bitkileri köklerindeki bakteriler yoluyla toprağa azot bağlarlar.

 

1970 yılından 2019 yılına kadar mera alanlarınız yüzde 33 oranında azalmıştır. Yani bu sürede meraların üçte biri yok olmuştur.

Meraların büyük bir kısmı tarımsal alana çevrilmiştir Çayırlar sulak ve ağır topraklı yerler olduğundan öküz, at gibi çeki hayvanlarının gücüyle kolay sürülemez. Marshall yardımı ile gelen traktörler kullanılarak çayır - meraların sürülmesi mümkün olmuştur. 1945 yılında çıkarılan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çerçevesinde 9 milyon hektar mera alanı tarlaya dönüştürülmüştür. Bu miktar Van Gölü'nün 24 katı, Marmara Denizi’nin sekiz katı büyüklükte bir alandır.

 

 

BAZI MERALAR ORMAN SINIRLARI İÇİNE ALINMIŞTIR


1969 yılında Orman Bakanlığı’nın kurulmasıyla 7,5 milyon hektar çalılık alan, orman – fundalık arazi kapsamına alınmıştır. Bu da Van gölünün 20 katı büyüklükte bir alana eşittir. Keçilerin yararlanabileceği bu alanlar yasaklanıp, keçilerin ormana zarar vereceği izlenimi yaratılmıştır.

 

 

MERALAR AŞIRI OTLATMA BASKISI ALTINDADIR


Devlet meraları yüzyıllardır kontrolsüz olarak otlatılmaktadır. Meraların önemli bir kısmı yüzey topraklarını kaybetmiş ve başka amaçlar için kullanılmıştır. Türkiye’de hayvan varlığı 1970 yılından 1980 yılına kadar artmıştır. 1980’den 2001 yılına kadar azalmıştır. Hayvan varlığının 2001 yılından beri düzenli olarak artmasına karşılık hayvan birimi başına düşen mera alanlarında sürekli olarak azalma olmuştur. Artan otlatma yoğunluğu bitki örtüsünün zayıflamasına neden olmaktadır. Türkiye’de meraların sadece yüzde 12,4’ü hayvanlar için yeterli nitelikte yem üretebilmektedir.

 

4342 Sayılı Mera Kanunu 28 Şubat 1998’de, bu yasaya göre hazırlanan Mera Yönetmeliği 31 Temmuz 1998 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylelikle meraların korunması ve idaresi ile ilgili yasal boşluk büyük ölçüde giderilmiştir. 2018 yılına kadar tespiti yapılan mera alanı 11,1 milyon hektardır. Mera alanın tesbiti 22 yılda tamamlanmamış olup geriye kalan 3,5 milyon hektar Belçika’nın toplam yüzölçümüne eşittir.

 

Mera Kanunu ve yönetmelikte meraların kullanımına ilişkin sınırlamalar mevcuttur. İllerde otlatmaya başlama ve bitiş tarihleri belirlenip çiftçilere tebliğ edilmektedir. Otlatma mevsiminde meralara, otlatma kapasitesinin üzerinde hayvan sokulmaması gerekmektedir. Kurallara uymayanlara ceza verilmesi öngörülmüştür. Bunların hayvan başına asgari otlatma bedelinin üç katı bedel ödemeleri gerekmektedir. Birçok bölgemizde bu uygulama kâğıt üzerinde kalmaktadır. Çiftçiler Türkiye’deki mera alanlarından istedikleri zaman, istedikleri kadar hayvan otlatarak yararlanmaktadır. Bu yanlış kullanım sonucunda özellikle Orta Anadolu'daki meralar toprak katmanını tutamaz hale gelmişlerdir.

 

 

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YASASI MERALARIN YAĞMALANMASINA YOL AÇIYOR


6360 sayılı yasa ile daha önce sadece o köyün gereksinmelerine özgülenen taşınmazlar artık o köyün malı olmaktan çıkmıştır. Köylünün bu taşınmazlar üzerinde tasarruf yetkisi kalmamıştır. Ormanlar, meralar, tarımsal nitelikli 2/B alanları sahipsiz kalmıştır. Belediyeler eliyle imara ve ranta açılmaları kolaylaşmıştır. Uzun erimli kiralamalar hak sahiplerinin yararlanmasını engellemektedir.

 

Köy meralarına yönelik tecavüzler TCK’nun 154. maddesine göre suç oluşturmakta ve ihlal edenlere 6 aydan 3 yıla kadar hapis ve 1000 güne kadar para cezası verilmekteydi. Artık belediye sınırları içinde yer aldıklarından bu koruma zayıflamıştır. Sadece 3091 sayılı yasaya göre men-i müdahale davası açılabilir. Ancak köy tüzel kişiliği ortadan kalktığı için hak sahiplari bile taraf olmaktan çıkmıştır. 

 

Kaynak: Ayan, İlknur ve diğ., “Çayır ve mera alanlarında mevcut durum, sürdürülebilirlik ve gelecek”, TMMOB ZMO, Türkiye Ziraat Mühendisliği IX. Teknik Kongresi Bildiriler Kitabı 1, s.105 -117’den yararlanılmıştır. Değerli meslektaşlarıma teşekkür ederim.