Cengiz Çakır: Bitki sağlığında biyolojik mücadele

Temel bilimlere ve biyolojik mücadele konudaki araştırmalara ağırlık verilmelidir.

Bu yazı, editörlüğü Dr. Nevzat Birişik tarafından yapılan Tarım ve Orman Bakanlığı’nca 2018 yılında yayınlanmış “Teoriden Pratiğe Biyolojik Mücadale” adlı kitaptaki (1) bilgiler özetlenerek hazırlanmıştır.

 

 

BİYOLOJİK MÜCADELENİN TANIMI ve ESASI


En basit anlatımla biyolojik mücadele; bitkilerde üretim kayıplarına yol açan zararlı canlılarla mücadele için faydalı canlıların kullanılmasıdır. Tüm canlılar iç içe geçmiş karmaşık bir yaşam zinciri oluştururlar. İnsan da canlılar aleminde yer alır. İnsanların yaşamı diğer tüm canlıların varlığına ve sürekliliğine bağlıdır.

 

Teknolojik yenilikler insanlara pekçok fayda sağlarken, insanın da içinde bulunduğu pekçok canlı türü için tehlikeli sonuçlara yol açmıştır. Binlerce canlı türü yok olmuştur, diğer bir çok canlılar da yok olma tehdidi altındadır. İnsan doğaya yabancılaşmış olup, adeta diğer canlı türlerinden kopuk ve habersiz gibidir. Oysa sadece beslenmek için bile arı, böcek, solucan, otsu bitkiler ve hatta gözle görülmeyen mikroplara bile muhtaçtır. Tüm canlıların yaşam hakkına saygı duymak ve onları yaşatmak zorundayız.

 

Var olan bitki koruma sorunlarına ek olarak, tarım ilacı kalıntısı ve yüksek maliyet sorunu ortaya çıkmıştır. Bitkilerde zarar yapan canlılarla mücadele için kabul gören yaklaşım, “Entegre (Bütünleşik) Mücadele” dir. Biyolojik Mücadele, entegre mücadelenin en önemli parçasıdır. Kimya endüstrisinin gelişmediği ülkemizde uygulanabilecek, çevre dostu bir yöntemdir. Uzun erimde ucuza mal olacak bir yöntemdir.

 

 

TARİHÇESİ


Milattan önce 4000 yılında Mısır’da tahıl depolarında ve evlerde zarar yapan farelere karşı evcilleştirilen kedilerin kullanıldığı kayıtlıdır (2). M.Ö. 300 yıllarında faydalı böceklerin pupalarının çiftçilere satıldığına ilişkin kayıtlara rastlanmıştır.

 

ABD’nin Kaliforniya eyaletinde turunçgillerde zarar yapan unlubite karşı 1888 yılında Yenizellanda’dan getirilen Rodolia cardinalis adlı böcek doğaya salınarak zararlı başarılı şekilde kontrol altına alınmıştır.

 

1920 yılında Flanders tarafından Trichogramma kitlesel olarak üretilmiş ve doğaya salınmıştır. Aynı dönemde Ruslar ekin bambul böceğine karşı, Ukrayna’da kitlesel olarak üretilen Metarhizium anisopliae’yi Odesa bölgesinde kullanmıştır. 1977 yılında SSCB 10 milyon hektar alana Trichogramma salımı yapmıştır.

 

 

BİYOLOJİK MÜCADELENİN YARARLARI


Hedef alınan canlıları bile tümüyle yok etmez, sadece baskılar

 

Doğal dengeyi korur, çevre dostudur

 

Direnç ve kalıntı sorunu oluşturmaz

 

Uzun erimde daha etkili ve kalıcı sonuçlar doğurur

 

Uzun erimde maliyeti düşüktür

 

Organik tarımın ve entegre mücadelenin vazgeçilmez öğesidir

 

 

BİYOLOJİK MÜCADELENİN SAKINCALARI


Uzmanlık bilgisi gerektirir

 

Üreticilerin bu yöntemi kullanma alışkanlığı yoktur

 

Biyolojik mücadele ürünleri canlıdır, korunması, taşınması ve uygulaması zordur

Karantina uygulanan zararlı canlıları taşımaması gerekir

 

Hedef dışı canlılara zarar vermemelidir

 

Diğer faydalı canlılara da zarar vermemelidir

 

Mikrobiyal ürünlerin formülasyonu zor, raf ömrü kısadır

 

Uygulanması için özel aletler gerekir

 

Kullanım bilgisi yetersizdir

 

Piyasada yaygın olarak bulunmazlar

 

Etki düzeyleri kimyasallara göre düşüktür

 

Eserde öncelikle; örtü altı sebze yetiştiriciliğinde rastlanan beyazsinekler, tripsler, yaprakbitleri, yaprak galeri sinekleri ve kırmızı örümceklere karşı yapılan biyolojik mücadeleye yer verilmiştir.

 

Daha sonra turunçgillerde rastlanan; turunçgil unlubiti, kabuklubitler, torbalı koşnil, yaprakbitleri, beyazsinekler ve turunçgil kırmızı örümceği mücadelesi anlatılmıştır.

 

İzleyen kısım. buğdayda süne mücadelesini ele almıştır. Bu konu Tarım ve Orman Bakanlığı’nın aynı serideki “Süne Mücadelesi” adlı eserde daha ayrıntılı işlenmiş olup ileride başka bir yazıda ele alınacaktır.

 

Mısırda zarar yapan; mısır koçankurdu, mısırkurdu ve diğer zararlılarla biyolojik mücadelenin esaslarına yer verilmiştir.

 

Eserde önce hedef alınan zararlının tanımı yapılmakta, yaşayışı ve zarar şekli anlatılmaktadır. Daha sonra zararlının doğal düşmanları sıralanmaktadır. Doğal düşmanlar; predatörler (avcılar), parazitoidler (asalaklayıcılar) ve entomopatojenler (böceklerde hastalık yapan etmenler) şeklinde sınıflandırılmaktadır.

 

Böcekler başkalaşım geçiren canlılardır. Yumurta, larva, nimf, pupa ve ergin dönemlerini kapsayan hayat döngüleri vardır. Bu evrelerde şekilleri ve beslenme tarzları farklı olabilir. Tüm canlılar bir besin zinciri içinde yer alır ve birbirini dengeleyerek varlığını sürdürür. İnsan eliyle doğada yaratılan karmaşa bu dengeyi bozar. Biyolojik mücadele canlılar arasındaki doğal ilişkilerden yararlanmak suretiyle bitki sağlığını korumayı hedeflemektedir. Böylelikle tarım ilacı kullanımı azalacağı için, tüketicilerin en fazla yakındığı tarımsal ilaç kalıntısı sorununun çözümü kolaylaşacaktır.

 

Eski Tarım Bakanı Dr. Mehdi Eker’e göre ülkemiz “yaklaşık 4 bin tanesi ülkeye özgü endemik türlerden oluşan 12 bin bitki türüne ve 80 binin üzerinde fauna (hayvan) türüne sahiptir” (3). Bu genetik zenginlik içinde biyolojik mücadelede kullanılacak etmenleri bulmak güç olmayacaktır. Temel bilimlere ve biyolojik mücadele konudaki araştırmalara ağırlık verilmelidir.

 
(1) Birişik Nevzat (Editör) ve diğ., Teoriden Pratiğe Biyolojik Mücadele 2.Baskı Matsa Basımevi Ankara, 2018
(2) Age, s.15-16)
(3) Eker Mehdi M., Tarımdan Kültüre Agrostrateji, Alfa Basım Yayım Dağıtım San. Ve Tic.Ltd.Şti. 1.Basım, Mayıs 2015, s.127.