Sarayların mezar olmasına tarihte ilk kez rastlanmıyor. Saraylara sığınanlar, kendi kaderlerini de belirlerler. Çankaya bir doruktur. Aksaray ise bir sığınaktır. Yıkılmakta olan rejimler, saraylara sığınırlar. Aksaray, aslında Borçlanma Ekonomisinin ve BOP Eşbaşkanlığının mezarıdır.
Davutoğlu’nun 6 Kasım 2014 günü açıkladığı ekonomi programının başlığı, bir yönüyle yakın tarihimizi açıklıyor: Yapısal Dönüşüm Hamlesi.
Yapı dönüştürülecek, iddia bu!
- Peki bu yapıyı kimler kurdu?
- O ki dönüştürecektiniz, niçin kurdunuz?
İFLASIN İLANI
AKP iktidarı, Türkiye’yi borca batırdığını itiraf etmektedir. Bir iflasın ilanıdır o Yapısal Dönüşüm Hamlesi!
Tekrar üretim ekonomisine döneceğiz diyorlar, devlet müdahalesini bile öngörüyorlar.
Türkiye’nin içine girdiği çıkmazın tarihçesi önem kazandı. Bu tarihçe, Tayyip Erdoğanların kökünü de açıklıyor.
12 EYLÜLÜN SOYAĞACI
Tayyip Erdoğan yönetimi, 12 Eylül’ün çocuğudur. Ana rahmine düştüğü tarih, 1980’dir. AKP, Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme programının ürünüdür!
O Dünyaya Açılma dedikleri proje, ancak sopayla uygulanabilirdi. Sopa, 12 Eylül 1980 günü geldi ve Turgut Özal da, o sopanın ekonomideki görevlisidir. 12 Eylül Ekonomisinin uygulayıcısı olarak siyaset hayatımıza girdi ve Dünyaya Açılma Programını ANAP’la sürdürdü.
TARİKATLARIN ÇANKAYA’YI FETHİ
Emperyalizmin dayattığı Millî Ekonominin çökertilmesi sürecinde Nakşibendi tarikatı müridi Çankaya’ya tırmandı. Emperyalizm ile Ortaçağ gericiliği arasındaki tarihsel ittifak bir kez daha yaşandı.
BOP Eşbaşkanlığı, işte bu sürecin siyasal kurumlaşmasıdır. Tayyip Erdoğan, 36 ayrı yerde “BOP Eşbaşkanı” olduğunu söylerken, Dünyaya Açılma Ekonomisi ile Türkiye’nin parçalanması arasındaki bağı da itiraf etmiştir.
SANAYİCİ VE TÜCCARA SÜRGÜN
34 yıllık borçlanma ve bölünme macerasından sonra, yakın tarihimizin kırılma noktasını saptamak artık daha kolay.
1980’de başlayan Dünyaya Açılma süreci, yalnız emekçi halk üzerinde zorbalık getirmedi, sanayici ve tüccarları da paylaşmanın kenarlarına itti. İktidar merkezlerine, Türkiye’yi küresel faizcilerle birlikte sülük gibi emen sıcak para komisyoncuları ve tarikat rantçıları oturdu.
KENAN EVREN-TURGUT ÖZAL-TAYYİP ERDOĞAN ÇİZGİSİ
Bu süreçte Kenan Evren-Turgut Özal-Tayyip Erdoğan arasında bir devamlılık görülüyor.Tayyip Erdoğan, dünya ile bütünleşmenin en gaddar temsilcisidir, başka deyişle 1980’de kurulan rejimin son sultanıdır. Şimdi o rejimin temelleri sallanmaktadır.
FABRİKA AÇMAKLA ÖVÜNENLER VE
FABRİKA KAPATMAKLA ÖVÜNENLER
TurgutÖzal-TayyipErdoğan rejimi, yalnız emekçi halkla değil, geniş iç pazarı temsil eden Süleyman Demirellerle de karşı karşıya geldi. Demirel’in en son Isparta’da Türkiye’nin bütün kazınamlarının altında Atatürk’ün imzasının bulunduğuna dikkatçekmesi, bu cepheleşmenin son ifadesidir.
Turgut Özal-Tayyip Erdoğan öncesi hükümetler, çimento ve şeker fabrikası açmakla övünürlerdi. Dünyaya Açılmanın memurları ise, o fabrikaları özelleştirmekle ve kapatmakla övündüler.
Cumhuriyet hükümetleri çiftçiyi desteklemekle övünürlerdi. Tayyip Erdoğanlar, çiftçiyi “ülkenin sırtındaki kambur” diye suçladılar.
1980 öncesinde hiçbir yönetici ABD’nin Eşbaşkanı konumunda değildi; ABD ile ilişkiler memuriyet düzeyinde olmadı.
ABD’nin “Bizimoğlanlar” dediği 12 Eylül cuntasından sonra memurlar rejimi kuruldu.
SICAK PARA SULTANLIĞININ SONU
1980’deki kırılmayı anlamazsak, Turgut Özal ve Tayip Erdoğan’ı Celal Bayar-Adnan Menderes-Süleyman Demirel çizgisine yerleştiririz. Oysa Tayyip Erdoğanların sıcak para sultanlığı, Demirellerin kenara itilmesiyle kuruldu.
Ve bugün Türkiye, Sıcak Para Sultanlığının çıkmaza girdiği yerdedir. Borçlanma Ekonomisinin iflası, BOP Eşbaşkanlığının çöküşünün habercisidir.
SARAYLARIN KADERİ
Sarayların mezar olmasına tarihte ilk kez rastlanmıyor.
Saraylara sığınanlar, kendi kaderlerini de belirlerler.
Çankaya bir doruktur. Aksaray ise bir sığınaktır.
Yıkılmakta olan rejimler, saraylara sığınırlar. Aksaray, aslında Borçlanma Ekonomisinin ve BOP Eşbaşkanlığının mezarıdır.
34 yıllık macera sonunda Türkiye, yeniden Cumuhuriyet Ekonomisini keşfetmenin eşiğindedir.