Beyazıt Karataş: FETÖ’cülerin raporla verdiği mesajlar

Michael Rubin’e reddiye-2

FETÖ/PYD üyelerinin 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin önce İngilizce daha sonra da Türkçe yayınladığı 80 sayfalık rapor, neden NATO’dan tasfiye edilen askerler hazırlamış gibi gösterildi?


FETÖ’cü subayların hazırladığı “Gerçeğin Peşinde” adlı raporda Akıncı Üssü’nde 15 Temmuz gecesi bulunan “sivil imamlardan” hiç bahsedilmiyor.


Düşünebiliyor musunuz? Sadece askeri karargahlarda Akıncı Üssü dahil 15 Temmuz 2016 gecesi bulunan, yakalanan, tutuklanan ve kaçan yüzlerce sivil, bu raporda yer almadığı gibi hiç konu edilmiyor. 


Kaçak FETÖ/PDY üyeleri raporun başında darbelere karşı olduklarını kendilerine yakışır ‘takiye’ yöntemleriyle vurgulamak isterken, sözde büyük araştırmacılar, hazırladıkları raporun içeriğini sadece NATO’dan tasfiye olanların hazırladığı askeri bir rapormuş gibi gösterip ‘FETÖ liderinden’ hiç bahsetmemişler. İsmine değinmedikleri gibi tüm dünyanın gözü önünde meydana gelen şehit ve yaralıların olduğu olayların büyük bir kısmını ‘iddia’ ve ‘mahkemeleri devam ediyor’ denilerek rapor içerisine fazlaca dahil edilmemişler.

 

 

SUÇ ORTAKLARINA MESAJ VERİYORLAR


Kaçak teröristlerin ‘FETÖ liderinin’ bu olaylarla hiç bağlantısı yokmuş gibi davranması, sadece ‘NATO’dan tasfiye edilen subaylar’ adını kullanıp rapor yazılması, liderlerini korumaya çalışması, hem ABD, hem de FETÖ’yü koruma kalkanı içerisine almaya çalışmalarından kaynaklanıyor.

 

FETÖ bu olaylarla hiç ilgisi yokmuş gibi davranırken aslında başta ABD ve İsrail olmak üzere Batı ülkelerinden destek verenleri yani suç ortaklarına da bir mesaj gönderiyor. Yani ‘koruyun beni, koruyayım sizi’. İşin ilginç yani halen tutuklu olan ve mahkemeleri süren sanıkların büyük bir kısmı da FETÖ’yü hiç duymamış gibi davranıyorlar. Tek başına bu rapor bile uluslararası bir terör örgütü ile karşı karşıya olduğumuzun bir göstergesidir. 


Raporu hazırlayanlar ‘NATO’dan tasfiye edilen subaylar’ adını alarak olayın çapını küçültmeye NATO şemsiyesi altına saklanarak başta ABD olmak üzere Batı desteği kartına oynamaya çalışıyorlar. NATO’da görev yaparken kendilerini tanıyan NATO komutanları ile edindikleri dostlukları suistimal ederek propaganda yapıyorlar. Bu hususun yurtdışında çok iyi anlatılması gerekiyor.

 

 

TAM BİR BERABERLİK YOK

 

Raporun bize anlattığı önemli konulardan biri, yurdışında bulunan kaçaklar arasında tam bir beraberlik olmadığı görüntüsüdür. Bu nedenle itirafçı olmak isteyenlerle temas kurulabilirse çok daha fazla bilgi alınmasının mümkün olacağı söylenebilir. Bunun yanı sıra yurtdışında FETÖ’cülerle birlikte görev yapan ve halen görevde bulunan personelin, eğer hâlâ alınmamışsa, ifadelerinin alınması önemli.

 

Raporda darbe teşebbüsünün FETÖ ile hiç bir bağı yokmuş gibi davranan ve sözde sivil imam darbecileri bile görmezden gelenler, her nedense kendilerinin karşısında olan ‘darbenin başarısız olmasına önemli katkı sağlayan sivil asker’ kim varsa çok iyi görmüşler ve raporlarına yazmışlar.

 

FETÖ/PDY üyeleri hazırladıkları raporda, Vatan Partisi ile herhangi bir üyelik ve ilişiği olmayan FETÖ karşıtı subayları da bir parti veya gruba dahil etmişler. Aslında darbe başarılı olsaydı kimleri düşmanları olarak gördüklerini rapora yansıtmışlar.

 

Düşürülen Rus uçağı sonrası Aralık 2015 ayı içerisinde Vatan Partisi Heyeti tarafından Moskova’da yapılan görüşmelerde Rus tarafınca, Türkiye’de Kemalistler tarafından yapılması muhtemel darbe olası- lığına ilişkin bir soru üzerine “Eğer Türkiye’de bir darbe yapılacaksa bunun Kemalistler tarafından değil, FETÖ’cüler tarafın yapılacağı yani Amerikancı bir darbe olacağı” ifade edilmişti. Kemalistlerin gerçek Türk Milliyetçisi olduğu, ABD-CIA-FETÖ-BATI destekli bir darbe girişiminin içerisinde olamayacakları konusu yazılı ve görsel basında hatta Rus yetkililer tarafından basın toplantısında ve televizyonlarda defalarca vurgulanmış olmasına rağmen, bakın FETÖ’cüler raporlarına nasıl yazmışlar. “FETÖ” yine yok. İnandık mı? İnanmadık.  

Akıncı İddianamesindeki kanıtlar

 

Tüm FETÖ/PDY davaları önemli olmakla birlikte, 4’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı-Akıncı’nın darbe girişiminde en önemli rolü oynadığı dikkate alındığında ‘Akıncı Üssü Davasının’ kilit dava olacağı değerlendiriliyor. Diğer önemli bir işaret, ‘Yurtta Sulh Konseyi Üyesi’ bazı sanıkların savunmalarının kalan kısımlarını ‘Akıncı Üssü Davası’ duruşmalarında yapacaklarını özellikle vurgulayarak belirtmeleri.

 

“Akıncı Üssü Davası” duruşmalarında mahkeme salonunda sanıkların ifadelerinin alınması sırasında havacılık gibi teknik konularda her bilirkişinin, her konuyu bilmesinin mümkün olmadığı hususları da dikkate alınarak ilave bilirkişiler görevlendirilmeli. 15 Temmuz 2016 gecesi görevde olan ve halen göreve devam edenler ile emekli olmuş personelden iddianame kapsamı dışında veya içinde daha önce ifadeleri alınmış olsa bile uygun görülenlerin mahkeme salonunda dinlenmesi de faydalı olacak.  

RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ

 

Bilindiği gibi 24 Kasım 2015 tarihinde Suriye’de Esad Rejimine yardıma gelen ve Lazkiye Meydanında intikalde bulunan Rus SUKHOI SU-24M/M2 savaş uçaklarından birisi Türk F-16 savaş uçakları tarafından düşürülmüştü. Bu konuya ilişkin yazılan tek kitap olan ve Alibi Yayıncılık’tan çıkan ‘Bir Rus Savaş Uçağı Düşürmenin Anatomisi’ adını verdiğim kitapta, uçağın düşürülme öncesi ve sonrasına ait konular bulunmaktadır. 


Söz konusu kitabın sonuç bölümünde uçağın düşürülmesine ilişkin hususlar aşağıdaki gibi yer almıştır:


“Rus Savaş Uçağının düşürülmesi kararı, bütün incelemelerime ve tecrübeme dayanarak belirtmek istiyorum hatalı bir taktik harekât değerlendirmesidir. Fakat Sonuçları stratejik ve canımızı acıtacak kadar tehlikelidir. Türkiye’de hiç kimsenin gerçekte Rus uçağını düşürme emrini direkt olarak verebileceğini ve dostluğumuzu bozacağını düşünmüyorum. Söz konusu olayın, başlangıçtan beri uygulanan yanlış Suriye ve bölgesel politikalar nedeniyle ortaya çıkan gerginliklerin ve stratejik gelişmelerin iyi okunamamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Yani Rus Savaş Uçağının düşürülmesi hadisesi Türkiye’nin geçmekte olduğu bu fırtınalı, kafası karışık siyasi ortamın etkisi nedeniyle meydana gelmiştir. Sonuç olarak; Türkiye ve Rusya stratejik ilişkilerinin böyle bir taktik değerlendirme hatası nedeniyle daha fazla bozulmasını beklemek yanlışlık olacaktır.” 

 

 

SADECE DÖRT ‘MAĞDUR’

 

FETÖ/PDY raporu içerisinde mağdur edilenlere ilişkin örnek olarak verilen bölümde 2 orgeneral ve 2 korgeneral toplam 4 isim yer almaktadır. Elbette yargılamalar devam etmekte ve sonucunda bir karar ortaya çıkacaktır. Fakat gerçekçi olarak hazırlanması zaten beklenmeyen bir rapor içerisinde mağdur olduğu ifade edilen bazı isimlerin yer alması, kendilerinin NATO ve yurtdışında daha iyi tanınmalarından dolayıdır. Bu yöntemle onlara yardım etmek yerine zarar verdikleri görülüyor.

 

Yaşananlar, 21 Mart 1999 tarihinden itibaren ABD’de yaşayan CIA güdümündeki FETÖ liderinin hiç umurunda değil. Kalan ömrünü kendisine sağlanan imkanlarla refah içerisinde geçirirken, kullandığı insanlar hapiste yaşamlarını sürdürecekler. Yargıdan beklenen, gerçek suçlularla suçsuzları ayırması ve adaleti sağlaması.