Uluslararası alanda bütün gelişmelerin Avrasya-Atlantik saflaşması çerçevesinde geliştiği artık herkesin malumudur. Buna Avrupa’da “Çok kutuplu dünya yapılanması” dense de aynı kapıya çıkıyor. Zaten Avrasya kavramının bu kadar yaygınlaşmasında önce “Dünya artık çok kutupludur” görüşü vardı. Bu görüşte Amerika ve Atlantik merkezli dünyayı dışlayan bir içerik taşıyordu. Almanya’da Avrasya kavramı da artık yaygınlaştı.
Almanya dış politika ve savunma alanındaki yetkili çevrelerin paylaştıkları görüşlere göre önümüzdeki hafta başında AB’nin ortak savunma gücü resmen açıklanıyor. Alman Savunma Bakanlığına göre 13 Kasım Pazartesi günü 20 Avrupa ülkesi, Avrupa Daimi Savunması için İşbirliği, PESCO (Permanent Structured Cooperation)’ya resmen katıldığını açıklayacak. (www.bmvg.de 07.11.2017)
BATI CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY VAR!
Uzun süredir yazdığımız gibi Avrupa, Atlantik merkezinden bağımsız olarak kendi savunma yapısını oluşturma hazırlığı içindeydi. Bu gelişmenin Avrasya-Atlantik ekonomik kutuplaşmasının askeri ayağı olduğu tartışmasız bir olgudur. Atlantik merkezinin Avrupa’ya karşı ekonomik savaşları ve misillemelerinin Trump yönetimiyle artmasının da etkisiyle bu hazırlıklar hızlandı. Avrupa ortak askeri gücü bu yıl bitmeden resmiyet kazanacak duruma geldi. Genel kural olarak ekonomik saflaşma siyasi ve askeri boyut kazanıyor. PESCO çerçevesinde bir AB ordusu kuruluyor. Bu ordunun NATO’ya karşı bir alternatif olduğunu bilmeyen kalmadı veya inkar eden de yok. Savunma ve ortak askeri kurumlaşmaya katılma konusunda tereddüt eden bazı Avrupa ülkesinin de ikna olduğu gelen duyumlar arasında. Bu tereddütlerin gevşek ve etnik parçalanmalara bölünmüş bir Avrupa isteyen Atlantik merkezli olduğunu söylemeye gerek bile yok.
Bu girişimin ilk adımı olarak karada, havada ve denizde bütün askeri olanakları birbirine bağlayacak bir lojistik zinciri oluşturuluyor. Sonra Brüksel merkezli bir ana karargah birimi kuruluyor. Alman hükümet koalisyonunun büyük ortağı CDU’nun dış politika sözcüsü Elmar Brok, “Biz Avrupalılar güvenliğimizi kendi ellerimize almalıyız” görüşünü tekrar ederek “Avrupa ülkelerinin silahlı kuvvetleri kaynaşmalıdır” dedi. Berlin bu adımlarını NATO içinde bazı kuvvetlere Almanya’nın kumanda etmesiyle de birleştiriyor. Özellikle NATO üyesi ama AB’ye katılmayan ülkeler bu kapsama giriyor. Bu ülkeler de proje kapsamına alınmış durumda.
RESMEN AVRUPA ORDUSU
Berlin’in öteden beri savunduğu Avrupa askeri gücü için bu yılın Aralık ayı ortasında resmen start verilecek. Alman Savunma bakanlığı bu adımın artık bütün Avrupa haklarının talebi haline geldiğini açıkladı.
AB savaş gücü için kurulan ana karargaha bütün PESCO katılımcıları ellerindeki olanakları bu amaçla kurulan savunma ortaklığı EDA (European Defence Agency)’ya bildirecekler. Bütün adımlar içinde en önemli kısım bir kumanda merkezinin kurulmasıdır. Bu merkez Atlantik’in saldırı paktı olan NATO’ya karşı Avrupa’nın kendi kaderini ellerine almasını güvence altına alan bir yapılaşmadır. “Avrupa’nın ortak savaşlarının” sevk ve idare merkezi olacaktır. Atlantik’in dünya hakimiyeti için en önemli dayanağı da böylece kesin olarak kaybedilmiş oluyor, ABD iyice yalnızlaşıyor.
AVRUPA SAVUNMA GÜCÜNÜN MOTORU ALMANYA
Almanya tarafı yetkilileri bu askeri yapılanmanın işleyişinin NATO benzeri olduğunu belirtiyorlar. Bu yapının NATO çerçevesinde bazı işbirliği olanaklarını dışlamadığı da belirtiliyor. Özellikle NATO çerçevesinde bulunan Baltık Denizi alanında Polonya, Finlandiya, Hollanda, Norveç gibi deniz kuvvetleri üzerinde daha önceki anlaşmalara göre Almanya’nın kumanda önceliği olacaktır. Böylece bütün Avrupa Kıtası çapında Avrupa askeri gücü için en geniş katılım ve cephe kurulmuş olacak. Bunlar içinde Finlandiya, Avusturya, İsveç, İsviçre gibi ülkelerde Avrupa askeri gücüne katılma sinyalleri verdiler. Bu en geniş Avrupa askeri gücü cephesinin, özellikle de AB’ye katılmamış ülke güçlerinin fiilen Almanya kumandası altında olacağının altı Alman Bilim ve Politika Vakfı SWP tarafından kalınca çiziliyor. (www.bmvg.de 29.06.2017)
Alman Savunma Bakanlığı, Avrupa’nın askeri savunma gücünü arttırmasının halkın talebi olduğuna dikkat çekiyor. Halkın talebini de dikkate alarak askeri alanda daha aktifleşmeleri gerektiğini belirtiyor. Bakanlığa göre sonuçta Berlin ve Brüksel bu askeri adımların faturasını taşıyacaklar. Halkın talebi önemlidir. 24 Eylül Almanya genel seçimleri sırasındaki gözlemlerde de belirttiğimiz gibi halk arasında Amerikan özellikle Trump karşıtlığının belirgin olarak arttığına dikkat çekmiştik. Politik gelişmelere ilgisiz sanılan Alman ve Avrupa’lı halkların da Atlantik liderliğine karşı açıkça tepkilerini gösterdiği bütün gözlemcilerin tespitleri arasında yer alıyor. Buna ek olarak Almanya’nın Türkiye’ye karşı tavrındaki en dikkate değer değişiklik, PKK ve kuyruğundaki sahte sol gibi Amerika’nın kara gücüm dediği terör örgütlerinin üstünü çizmesidir. Almanya ve Avrupa’daki bu adımlar Türkiye’nin Avrasya’daki köprü olma sorumluluğunu bir kez daha gündeme getiriyor. Avrasya ittifakında öncü mücadele gücü Türkiye’nin Avrupa’yı “Yeni dünyaya” kazanma sorumluluğu ağır ancak şerefli bir görevdir. Mazlum Milletlere örnek ve öncü olma rolünün bir devamıdır.