Atlantik-Avrasya saflaşması bütün hızıyla şekilleniyor. Batı Asya’da yükselen emperyalist sisteme karşı mücadele Avrasya’nın üstünlüğünü pekiştiriyor. Buna karşılık Atlantik paktındaki yarılma derinleşirken Amerika-İsrail ekseni gittikçe yalnızlaşıyor.
GÖNÜLSÜZ TARAFTARLAR
Hemen bütün müttefiklerini kaybeden Amerika, piyonları ile baş başa kalmıştır. Atlantik’teki yarılmanın derinleşmesi, Almanya’nın, ABD piyonu PKK’nın üstünü çizmesini sağladı. PKK’nın güvendiği dağlara kar yağmıştır. Kendisi yasak, eylemleri serbest olan PKK artık Avrupa için fiilen de bir terör örgütüdür.
PKK halk içindeki desteğini de bütü- nüyle kaybetmiştir. Tehdit, şantaj ve çıkar vaatleriyle on binleri yürüttüğü günler mazide kalmıştır. Az sayıdaki taraftar kitlesi de gönülsüzdür, her an örgütü kaderiyle baş başa bırakmaya meyillidir. Kobani dayanışması denen Frankfurt ‘mitingi’nin bir fotoğrafı bile basında yayımlanmadı. Artık PKK serseri bir mayın gibi çarpıp patlayacağı yerlere doğru sü- rükleniyor. Amerika’nın işbirlikçiliğini içine sindiren az sayıda, sözüm ona solcu gruptan başka desteği yoktur. O gruplar da PKK ile birlikte silinme sürecindedirler.
DİPLOMASİYE HIZ VERİLMELİ
Atlantik Avrasya saflaşmasının bariz göstergelerinden biri de Alman ‘sol’unun durumudur. Almanya milliyetçi reflekslerini güçlendirip Atlantik’e karşı askeri tedbirler dahil tavır almakta ve Avrasya’ya yönelmektedir. Kobani eyleminin gövdesini oluşturan Sol Parti ise PKK’nın kuyruğunda Atlantik projesinde görev almaktadır. Yine çok kültürlü toplum adına milli devletin çözülüp bölgesel yönetimlere dönüşmesi gibi Amerikan projesini desteklemektedirler.
PKK-PYD etnik bölücülük yolunda devam ettikçe ancak yıkıcı, süreci olumsuz etkileyici bir rol oynayabilir. Mevcut yapısıyla bu örgüt dağıtılmalı, silahtan arındırılmalı ve adalete teslim edilmelidir. Örgüt artık çakaralmaz tabancadır ama umutsuz provokatif eylemlerde kullanılma istidadındadır.
PKK’nın propoganda bildirilerinde “Faşist Türkiye, Öcalan ve bütün politik tutuklulara özgürlük, Türkiye güvenilmez ülkedir” çağrıları yapılıyor. CHP Yönetimi ve Kılıçdaroğlu’nun çağrılarıyla büyük bir benzerlik gösteriyor.
Kaybeden ve dağılma sürecine giren PKK saldırgan ve provokatif eylemlere başlamıştır. Avrupa Türk gücünün Provokasyona gelmemek, terör örgütüne karşı Avrupa kamuoyunu harekete ge- çirmek görevi aciliyet kazanmıştır. Avrupa’nın PKK-PYD’yi desteklemesinin ne çıkarı var? Bu soruyu kendi kendimize değil Avrupa yetkililerine sormalıyız. Avrupa’nın Batı Asya devletlerini tercih etmeleri yönünde politik ve diplomatik çalışmaya hız verilmelidir.