Ali Mercan: Avrasya’da tutarlılık sorunları çözer

Son haftalarda Türkiye Almanya arasında çok yönlü sorunlar gündemi işgal etmeye başladı. Bunların kökleri vardı ancak son dönemde şiddetlendi. Bunlar, Almanya’da yaşayan 3,5 milyon vatandaşımızla ilgili olanlar, iki ülke arasındaki ekonomik, siyasi vb. çok yönlü ilişkilerden kaynaklanan sorunlar ve Avrasya’ya evrilirken Atlantik bağlantılarının yarattığı sıkıntılar...

 


AKLIN YOLU BİRDİR

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım ortamı ‘germeyelim’ dediler. Almanya’dan da sertleşme önerileri yanında, ılımlı açıklamalar da geliyor. Bir gün önce Aydınlık “ipleri germeyelim” manşeti atmıştı. Deneyimli diplomatlarımız aynı yönde açıklamalar yaptılar.

 

Tarihten gelen köklü bağların yanında, bugün dünyadaki güç ilişkilerinin yeniden şekillendiği kritik dönemde her bakımdan Almanya ile ortak çıkarlarımız vardır. Ne Almanya Türkiye’den, ne de Türkiye Almanya’dan vazgeçebilir. Bu açıdan ipleri gevşetmek ve diplomasi kanallarını çalıştırmak doğru bir yoldur.

 


İKİ YOLDA YÜRÜNMEZ

 

Ermeni soykırımı iddialarının başını çekmek, FETÖ mensuplarının ve PKK’lı teröristlerin korunması, turistlerin gitmemeleri konusunda uyarılması ve ekonomik tehditler, stratejik müttefik olarak adlandırılan Türkiye’ye karşı tutarsız politikalardır. Bu politikalar Avrupa’nın ezilen milletlere karşı artık miyadı dolmuş politikalarının kalıntılarıdır. Emperyalist sistemin temel direği ABD ve Atlantik bağlantıları bu hegemonyacı politikalarda belirleyicidir. Unutmayalım 2. Dünya Savaşı’nda yıkılan Almanya, Amerika’nın kucağında büyüdü. Zaten Helmut Schmidt gibi Alman politikacıları da Almanya ve Avrupa’nın önümüzdeki dönem Asya ve Atlantik arasında kalacağını, hegemonyacı güç olamayacağını öngörmüşlerdi. Bu açılardan Türkiye’nin yapıcı ve rolüne uygun politikalar izlemesi durumunda Almanya’nın da yapıcı bir yol izleyeceği öngörülebilir.

 

Almanya-Fransa ekseni artık ekonomik ilişkilerde Avrasya’nın bir parçasıdır. Ancak bu alandaki politikalarını sistemleştirmesi ve Atlantik’in alternatifi olan Avrasyalı ortaklarına karşı daha yapıcı davranması zorunludur. Avrasya artık ortak bileşendir.

 


SEÇİMLERLE BAĞI

 

1 Ocak 2018’den itibaren sosyal yardım ve işsizlik yardımı alan vatandaşlarımızın Türkiye’deki varlıkları incelenecek. Yardım aldığı süre içinde varlığı tespit edilenler cezaya çarptırılacak hatta sınır dışı ile tehdit edilecek. Sorunların şiddetlenmesinde, Almanya’da Eylül’de yapılacak genel seçimlerin de etkisi var. Avrupa’da yükselen milliyetçi akımın desteğini almak için böyle davranıldığı ileri sürülmektedir. Ancak muhafazakârlarla sosyal demokratlar hemen hemen aynı politikaları savunmaktadırlar. Ayrıca Avrupa’daki milliyetçi akımlar NATO, AB karşıtıdırlar. Türk vatandaşlarının Avrupa’daki varlığına, “işlerini alıyorlar vb.” gibi gerekçelerle karşı çıkmakla birlikte esas olarak Atlantik karşıtıdırlar. Çelişmeleri seçimlerle izah etmek zor görünüyor. Ayrıca Alman vatandaşlığına geçmiş olan Türklerin veya çifte vatandaş olanların seçimler açısından azımsanamayacak sayıda olması, Almanya’nın dikkate almak zorunda olduğu bir etkendir. Almanya bunu da hesap etmek zorundadır.

 


TÜRKİYE’NİN KONUMU

 

Binlerce yıla dayanan köklü geleneklere sahip üç devletten birisi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Çin ve İran gibi Türkiye de bugün Avrasya içinde öncü roller oynamaktadır. Almanya ile ortaya çıkan sorunlarda Türkiye öncelikle kendisinden sorumlu olmalıdır. Tepkisel ve edilgen değil, yapıcı ve kurucu davranışlar içinde olmalıdır. Çünkü Türkiye, Almanya (AB)’nın da fiilen içinde yer aldığı Avrasya’nın anahtarını elinde tutmaktadır. Kuru sıkı ve boş kabadayılık uluslararası ilişkilerde işe yaramaz. Taviz değil ama diplomasi devrede olmalı ve kararlı duruş sergilenmelidir.

 

Türkiye, ŞİÖ’ye girip NATO’dan çıkma kararlılığını göstererek önemli bir yaptırım gücünü arkasına almalıdır. Bu durumda Avrupa’yı daha kolay dengeleyebilir. Türkiye, Avrasya’nın asli ve kurucu unsuru gibi davrandığı zaman şu anda ele aldığımız sorunlar esas olarak ortadan kalkacaktır. Bölge liderliği o zaman bir anlam kazanacaktır.

 

 

VATAN ÇİZGİSİ GEREKLİ

 

Ermeni soykırımı ve bölgesel krizler alanında kazandığı başarılar, Vatan Partisi’nin çizgisinin ne kadar gerekli ve acil olduğunu ortaya koymaktadır. Ermeni soykırımı iddiaları, Atlantik ötesinden Almanya aracılığı ile Avrupa’ya dayatıldı. Ama Vatan Partisi’nin Batı’daki 5 milyon vatandaşımızı da seferber ederek kazandığı başarı halen AKP Hükümeti tarafından kavranamamıştır. Kararlı, taviz vermeyen tutum alınmış, hakaret ve hamaset yapılmamış ama sonuç alınmıştır. Bugün de Almanya ve Avrupa ile ortaya çıkan sorunlarımızda Vatan Partisi’nin politikaları gereklidir.

 

Vatanın birliği konusunda çok net ve kararlı tutum alınmalıdır. Üretimi, istihdamı öne almalı bunlara zarar veren tutumlardan kaçınılmalıdır. Suriye ve Ortadoğu sorunlarında Atlantik müdahalelerine karşı tutarlı davranılmalı, yalpalamalara düşülmemelidir. Avrasya’nın etkin ve yapıcı bir unsuru olarak hareket edilmelidir.

 

Almanya’yı eleştirirken mevcut hükümet yetkililerinin ne kadar Türkiye’nin çıkarına davrandığını da görüyoruz. Suriye’ye karşı bölücülük, İran’a karşı “Pers tehlikesi” rüzgârına kapılmak, Rusya ile gereksiz sorunlar yaratmak, “Bağımsız Kürdistan” referandumuyla ilgili yetersiz tavırlar sergilemek vb.

 

Köklü imparatorluklar ve devlet geleneğine dayanan Türkiye mevcut hükümet altında sık sık bu birikimlerimize aykırı tutumlara düşmektedir. Büyük devletlerden birisi ve Avrupa’nın lideri olan Almanya liderlerini “Nazi”, “Faşist” vb. yaftalarla itham etmek çapsız, devlet geleneği olmayanların tavrıdır. Bunun ceremesini Almanya’da yaşayan vatandaşlarımız çekmektedir. Türkiye’nin mevcut hükümeti vatandaşlarımıza kol kanat gerip hakları için onurlu tutum alacağına, onları zor durumda bırakmaktadır.