Ali Mercan: Atlantik yarılması derinleşiyor

"ABD’den Avrupa’ya açık tehdit"

Başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın Atlantik’ten uzaklaşarak Avrasya’ya yönelmesi Amerikan yönetimini telaşlandırıyor ve tehditler savurmasına yol açıyor. Amerika’yı tehditlere yönelten gelişmelerin başında Avrupa’nın İran’a yakınlığı geliyor

 

Almanya’daki “Sivil Toplumcular” Atlantikteki gerginliklerle ilgili uyarıda bulundular: “ABD ile yakın ilişkiler Almanya’nın milli çıkarlarına uygundur. Bu, Amerika’nın büyük bir askeri güç olmasından değil, bu ülkeyle ticaretin Alman ekonomisi için öneminden ileri gelmektedir.” Bu görüşler German Marshall Fund of United States (Birleşik Devletler Alman Marshall Fonu-GMF) tarafından geçen hafta açıklandı. Açıklamayı German Foreign Policy (GFP) 24 Ekim’de kamuoyuna duyurdu.

 

 

‘İRAN’DA KAZANIRSIN AMERİKA’DAN CEZAYI YERSİN’

 

Almanya (AB)’nın Atlantik’ten uzaklaşarak Avrasya’ya yönelmesi Amerikan yönetimini telaşlandırıyor ve tehditler savurmasına yol açıyor. Amerika’yı tehditlere yönelten gelişmelerin başında Avrupa’nın İran’a yakınlığı geliyor. Bilindiği gibi Amerika İran’ı bölgedeki terörün kaynağı olarak ilan etmiş, İran’a karşı “Sünni NATO” girişimine başvurarak bu ülkeyi yalnızlaştırmaya çalışmıştı. Ancak Amerika Avrupa’dan destek bulamadı. 17 Ekim’de Aydınlık’ta yazdığımız gibi Almanya, Fransa ve İngiltere “Trump’a karşı Avrupa İttifakı” kurarak İran’a dokunamazsın diye açıklama yaptılar. Bu tavrın gerisinde doğal olarak ekonomik ilişkiler de rol oynuyor. Amerikan firmaları İran’da bir şey elde edemezken Almanya ve AB aynı pazarda onlarca milyarlık ticaret hacmine sahipler. Amerika Atom sözleşmesinden çekilip İran’a karşı yaptırımlar uygulayarak Berlin’in politik ilişkilerini ve ekonomik genişleme planlarını bozmak istiyordu. Ancak Trump’a karşı Almanya-Fransa- İngiltere ile oluşturulan Avrupa cephesi atom sözleşmesinin iptal edilemeyeceğini ileri sürerek bunun önüne geçti.

 

Amerika, Almanya’nın İran’da kazanabileceklerine karşılık kuzey Amerika’da cezalandırılacağının altını çizdi. Gümrük engelleri yanında yeni yaptırımlarda dile getirdi. Washington, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Sözleşmesi NAFTA’yı gündeme getirdi. NAFTA ortağı olan Meksika’da Almanya’nın önemli yatırımları var ve malların alıcısı Amerika. Amerika Meksika üzerinden Alman firmalarını zora sokmak istiyor.

 

 

‘ABD’YE BAĞIMLILIK ALMANYA’NIN ÇIKARINADIR’

 

Amerika-Almanya (AB) ticaretinden Almanya’nın büyük ticaret fazlası var. Bu durum da Amerika’yı fazlasıyla rahatsız ediyor. German Marshall Fund yetkilisi ve Atlantik taraftarlarının “Sivil toplum” adına Ultimatom niteliğindeki açıklamalarında özetle şu görüşlere yer veriliyor: “Amerika ekonomik olarak bütün öteki dünya bölgelerinden daha kuvvetlidir. Askeri olarak Amerika hala dünya çapında lider güçtür. Onunla akıllıca bir ortaklık yürütülmelidir. Yoksa ‘Liberal dünya düzeni’ ciddi olarak tehlikeye girer. Ekonomik ve siyasi çıkarlar gereği Almanya ve Amerika arasındaki ilişkiler bağımlılıktan doğdu ama bu çoktan beridir Almanya’nın temel milli çıkarlarına uygundur.” (A Transatlantik Manifesto in Times of Donald Trump-A German Perspektiwe. www.gmfus.org. 16.10.2017) Açıklamada durumun “Vehameti” şöyle özetleniyor: “Bazıları stratejik olarak Almanya’nın yeni yönelimine taraflar. Bunlar dış ve güvenlik politikalarında Birleşik Devletlerle bağlarını kopartıyorlar. Bazıları da Alman-Fransız ekseninde Amerikan milliyetçiliğine karşı Alman milliyetçiliği örtüsü altındalar. Rusya hatta Çin’le ittifak kuruyorlar.” İmzacılar Berlin’in bu ekonomik, politik ve askeri yönelimlerini “çok pahalı, tehlikeli” olarak değerlendiriyor ve yargılıyorlar.

 

Amerika’nın Almanya ve Avrupa’ya cepheden hücumu 10 Ekim günü haftalık Die Zeit gazetesinin internet sayfasında ortaya çıkmıştı. CIA’da görev yapmış Ulrike Guerot; “Avrupa milli devletlerinin dağıtılarak “Otonom bölgeler federasyonuna” döndürülmesini tartışmaya açmıştı.

 

 

MARSHALL FONU ATLANTİĞİN OLTASIDIR

 

Marshall Planı 70 yıl önce İkinci Dünya Savaşı’nda yakılıp yıkılan Avrupa’nın ekonomik canlanmasını sağlama gerekçesiyle ilan edildi. Marshall Planı dış yardım programı değil Avrupa’yı Atlantik zincirlerine bağlamanın önemli bir aracıydı. Bu gün Almanya başta olmak üzere ekonomik olarak bağımlı hale getirilen Avrupa bu kuşatmadan kurtulma mücadelesi vermektedir. Fon Almanya müdürü Dr. Donfried, “Marshall Planı, Atlantik ötesi bağların güçlendirilmesi ve birleşik bir Avrupa’nın temellerinin atılmasına yetmiş yıldır öncülük etmektedir” diyor. Dr. Dofried; Washington’un, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’nin komünizm yayılmacılığını engellediği, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasında rol aldığı, ABD’nin Avrupa’da ve komşusu olan ülkelerdeki etkinliğini nasıl güçlendirdiğinden söz etmektedir. Oysa NATO’nun ekonomik ve insancıl ayağı görünümündeki German Marshall Fund sayesinde ABD, Türkiye dâhil Avrupa ve Rusya’ya komşu ülkelerde istediği gibi at oynatabiliyor. German Marshall Fund (GMF) Ankara ofisi 2005’te açıldı. GMF’nin Türkiye’ye doğru genişlemesi Balkanlar, Karadeniz Bölgesi ve Ortadoğu dahil olmak üzere Avrupa sınırlarındaki var olan politika sorunlarına “eğilme” ihtiyacını yansıtıyor. Ofiste, Türklerin transatlantik topluluğa daha aktif ve geniş katılımını teşvik etmek için politika programları, burslar ve bağış bulma faaliyetleri yürütülüyor.”

 

 

ALMANYA FRANSA EKSENİ VE AVRUPA SAVUNMA GÜCÜ

 

Atlantik cephesinden peş peşe ültimatomlar gelirken Almanya, Fransa’nın yeni savunma politikalarını övüyor ve acil olarak AlmanFransız savunma işbirliğinin geliştirmesini öneriyor. Almanya-Fransa ekseni NATO’dan bağımsız bir “Avrupa Silahlı Kuvvetleri” oluşturuyor. Almanya Dış politika Topluluğu (DGAP) durumu şöyle özetliyor: “Avrupa savunma endüstrisi Amerikan firmalarına bağımlı olmamalı, Avrupa’nın kendisine ait olmalıdır.” Bu anlayışa bağlı olarak uçak ve savaş gemileri, savaş uçakları ve hücum silahları dahil bütün alanlarda üretim planlarının hızlandırılması talep ediliyor. (GFP, 19.10.2017)

 

Yine aynı günlerde Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in 25 Ekim’de gerçekleşen Rusya ziyareti ve Putin’le buluşması planlanıyordu. Ziyaretin amacı kısmen bozulan ilişkileri tekrar düzeltmekti. Alman basını ziyareti “Steinmeier Rusya’ya elini uzattı” baş- lığıyla verdi. Kırım ve Ukrayna sorunları nedeniyle yedi yıldır iki ülke arasında soğukluk vardı ve 7 yıl sonra bir Alman Cumhurbaşkanı Rusya’yı ziyaret ediyor. Rusya’ya karşı Amerika’nın uyguladığı yaptırımlara bütünüyle katılmasa da ilişkiler istenildiği gibi değildi. Steinmeier Moskova’ya indiğinde “Ben Alman-Rus ilişkilerinin zorluklarının olduğu bir dönemde geliyorum” dedi. Devamında “Sorumluluğum gereği bu durumun devam etmemesi için görevimi yapmalıyım” dedi. Sözlerine, ikili ilişkilerdeki mesafeleri değil diyalogları geliştirip ortak yanlarımızı bulmalıyız şeklinde devam etti.