Ali Mercan: Almanya’ya Transatlantik baskısı artıyor

ABD’nin başlattığı ticaret savaşında Almanya bazı sıkıntılar yaşasa da, manevra alanını genişleterek bunun etkisinden kurtulmaya çalışıyor

Almanya ile Amerika arasındaki diplomatik trafik çok yoğunlaştı. German Foreign Policy (GFP) 20 Nisan bülteninde ihracat şampiyonu Almanya’nın, ABD gümrük vergileri ile baskı altına alındığını gündeme getirdi. Suriye’nin bombalanması, diplomatların sınır dışı edilmesi ve birçok sorunda Avrupa’da ikiliklerin çıkmasının en belirgin sebebi, ABD’nin Transatlantik bağlantılarını sürdürme baskısı ve buna karşı Almanya’nın AB içindeki ortaklarına rağmen yalnız hareket etmesi -veya buna zorlanması- olarak anlaşılıyor. Trump yönetimi el altından Suriye’den askerlerini çekiyor gibi yapıp, yerine bazı Arap ülkeleriyle birlikte Alman ve diğer AB askerlerini konuşlandırmak istiyor.

Ekonomisi ağırlıklı ihracata dayalı olan Almanya’nın politikacıları, pazarlarını kaybetmemek için yoğun bir ziyaret trafiği yürütüyorlar. Berlin, Transatlantik Serbest Ticaret Antlaşmasını (TTIP) kabule zorlanıyor. Buna göre Trump yönetimi Almanya’nın Çin ile ticaretini sınırlamasını dayatıyor. Washington, durmadan güçlenen Almanya-Rusya ticaretini de ateş altında tutuyor. Diğer tarafından Almanya, AB tarafından yalnız başına hareket etmekle suçlanıyor, özellikle Paris ve Brüksel’le Avrupa’nın lideri Berlin sorunlar yaşıyor.

Trump yönetiminin alüminyum ve çelik ürünlerinin gümrük vergilerini yükseltmesi kararı, AB için 1 Mayıs’a kadar durdurulmuştu. Bu sorunu görüşmek üzere Alman politikacılar Washington’a akın ediyorlar. Almanya kurallara dayalı ve adil bir ticaret ilişkisi için hazırlık yaptı ve 1 Mayıs’a kadar olan zamanı iyi değerlendirdi. Ekonomi Bakanı Altmaier’in Mart ortasında Washington’da yaptığı görüşmede ticaret politikalarının çerçevesi üzerine konuşuldu. İHRACATINDA KAYIP VAR

Merkel’in 27 Nisan günü ABD’de Başkan Trump’la yaptığı görüşmede İran ile anlaşma, güvenlik ve alüminyum ticareti masaya yatırıldı. Çin’e karşı ortak tutum almak karşılığı, AB’ye uygulanan yüksek gümrüklerin düzenlenmesi gibi konular da ele alındı. Obama’nın geliştirdiği ve AB’yi Transatlantik ticaret ortaklığına uzun vadeli olarak bağlama öngörüsü, Berlin tarafından bozulmuştu. Bu arada Alman Sanayi ve Ticaret Odası (DIHK) Başkanı Erich Schweitzer böyle bir anlaşmanın tekrar canlandırılması yönünde görüş bildirirken, Amerika’dan da bu mahiyette mesajlar geliyor.


Almanya şu sıralar Fransa ile ilişkilerinde de kriz yaşıyor. Berlin, ABD ile Çin arasında tırmanan ticaret savaşında Transatlantik bağlantılarını devam ettirmeyi kabul etmesine rağmen, Rusya ile ilişkilerindeki etkin ve yükselen ilişkiler nedeniyle de ABD’nin baskısı altında. Almanya, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin Rusya’ya yönelik yaptırımlardan dolayı ihracatında yüzde 40 kayıpla en çok zarar gören ülke oldu. İngiltere ve Fransa bundan hemen hiç etkilenmedi. Washington’daki görüşmelerde Almanya tarafı yaptırımlardan etkilenen Daimler, Siemens ve Volkswagen için ayrıcalık isteyecek. ABD’nin Rusya’ya karşı dayattığı yaptırımların Rus-Alman ortak yatırımlarına da daha milyonlarca avro zarara yol açacağı görülüyor. Berlin ayrıca Washington tarafından engellenmeye çalışılan Kuzey Akımı-2 hattı yapımının aralıksız olarak devamı için çalışıyor. Bu projeye katılan Alman firmaları BASF ve Winterschall geçen Ağustostan beri ABD yaptırımlarından büyük zarar gördüler. ABD medyasına göre Almanya yakında zılgıtı yiyecek: “Ya bizden yanasın ya da Putin’den?”

 

 

ALMAN USULÜ

 

Şu sıralar Macron ve Merkel, Beyaz Saray’la ayrı ayrı görüşecek. Görüşmeler “Alman usulü”, her iki taraf da kendi konumunu kurtarmaya çalışacak. Bu durumda AB’nin ABD karşısındaki ortak çıkarlarının önemi kalmıyor. Almanya ve Fransa tehdit eden ticaret savaşları karşısında ortak bir tutum alamıyorlar. Alman ekonomi bakanının ABD ziyareti, Paris ve Brüksel’de hiç hoş karşılanmadı. Çünkü baskı altındaki Almanya, AB Ticaret Komisyonu başkanı yerine kendi çıkarlarını korumaya yöneldi. Böylece AB’nin lideri Almanya kendi başının çaresine bakmış oldu. Bu durum Fransa ve AB Komisyonu için ciddi bir gücenme nedeni yarattı. Almanya böylece itiraz edilemeyen, başıboş bir lider konumuna düştü.

 

 

SÜRPRİZ KURBAN ALMANYA

 

Almanya’nın bu kendine yontan başıboş tutumu, dünya çapında tehdit yaratan ekonomik durum karşısında gelişen korumacılık için bir gerekçe yaratmış oldu. Almanya’nın bu tek taraflı korumacı ve komşularının zararına politikada zorlaması, işsizlik ve ihracat borçları gibi tehlikeli sonuçlara yol açıyor. Bu politika, yükselen gümrük duvarları karşısında iflasa mahkûmdur. Almanya ihracat pazarlarını kaybetmemek için Transatlantik baskılarına razı oluyor. Sonuçta Almanya bunun zararını sınırlamak zorunda kalacak. Şubat ayı içinde Almanya geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,2 daha az ihracat yapabildi. Yılın ilk sonuçları bir durgunluk tehlikesine işaret ediyor. Makro Ekonomi ve Konjönktör Araştırmaları Enstitüsü’ne göre ticaret savaşının şok yaratan dalgaları Alman ekonomisinde yeterince güvensizlik yarattı. Amerikan medyasına göre Almanya, potansiyel olarak Trump’ın ticaret savaşlarının tombaladan çıkacak sürpriz kurbanı olacak.

 

ABD’nin bütün baskı ve manevralarına rağmen yaşadığımız süreçte Avrupa’yı yedeğine alması mümkün gözükmüyor, Batı Asya’da ve bütün bölgelerde tecrit olan, gerileyen Amerika artık sözünü geçiremez. Elindeki bazı olanakları kullanarak, şantaj ve tehditle bazı ülkeleri plânlarına alet edebilir. Ancak bu durum geçicidir. Almanya gibi güçlü devletler ancak manevra alanı yaratmak için bazı tavizler vermektedir. Jeostratejik gerçeklik ve olguların gösterdiği gibi gelişen Avrasya’dır, Avrupa da burada yerini almaktadır. Amerika’nın yıldızı Atlantik’te batıyor, Avrasya güneşi Pasifik üzerinde yükseliyor. Türkiye ve bazı AB ülkelerinin yalpalamasına rağmen gelişme budur.