Ali Mercan: Almanya’da Avrasya’ya devam koalisyonu

Almanya’da Büyük Koalisyon, Hristiyan Demokratik Birlik ve Sosyal Demokratlardan oluşacak. Her iki parti ABD’ye mesafeli ve bağımsız hareketten yana

Almanya’da 24 Eylül 2017’de yapılan seçimlerden bu yana kurulamayan hükümet nihayet Şubat başında ilân edildi. Daha önce “Jamaika Koalisyonu” olarak adlandırılan Hıristiyan Demokratlar, Liberaller ve Yeşillerle yapılan görüşmeler sonuçsuz kalmıştı. Bu Koalisyon formülü, Almanya’nın Atlantik’ten bağımsızlaşma çizgisine ters olduğu için gerçekleşmedi. Almanya’nın, Atlantik’ten Avrasya’ya yönelen çizgisini sürdürecek olan Büyük Koalisyon, Hıristiyan Demokratik Birlik ve Sosyal Demokratlar’dan oluşuyor. Atlantik’ten bağımsız Avrupa çizgisini savunan Angela Merkel’in kuracağı yeni hükümette, seçim propagandaları sırasında ABD’nin nükleer silahlarını sökeceğini ilân eden Sosyal Demokrat Parti lideri Martin Schulz Dışişleri Bakanı oldu.

 

 

BAĞIMSIZ DIŞ VE GÜVENLİK POLİTİKASI

 

Koalisyonun geldiği aşamaya ilişkin gelişmeleri Germen Foreign Policy (GFP), 8 Şubat’taki bülteninde özetledi: “Çok yönlü silahlanma-güvenlik tedbirlerinin devamı, askeri olarak da AB’nin bağımsız bir dünya politikasının sürdürülmesi.” (GFP, 08.02.2018) Koalisyon sözleşmesinde Alman dış politikasının ana hatları böyle özetleniyor.

 

Koalisyon belgesinde, her ne kadar NATO içindeki yükümlülükler sürdürülecek denmekle birlikte “Silah ihracatında AB, Birleşik Devletler’den kesinlikle bağımsız olmalıdır. Birlik uluslararası alanda -askeri alanda da- bağımsız ve hareket serbestliğine sahip olmalıdır” deniliyor.

 

Koalisyon sözleşmesinin özünün Avrupa’nın köklü bir barış, refah, özgürlük projesine dayandığı belirtiliyor: “Dışarıya karşı barış, içeriye yönelik güvenlik ve refahı gerçekleştirmek.” AB istatistiklerine göre 2016 yılında 117,5 milyon insan (yüzde 23,4) yoksulluk ve sosyal tecrit altında yaşıyor. Bu oran son yıllarda aşağı çekilemedi.

 

 

AMERİKAN SİLAHLARI SÖKÜLECEK

 

Sözleşmede “Kıta üstünde konvansiyonel ve nükleer silahlanma yarışına izin verilmeyecektir. Bu bağlamda Almanya’daki Amerika’nın yerleştirdiği nükleer silahlar sökülüp iade edilecektir” deniliyor. Milli gelirin yüzde ikisi savunma bütçesine aktarılacak. Bu meblağ esas olarak Alman Ordusu’nun modern teknoloji ile donatılmasına ayrılacak. Özellikle AB’nin, insansız hava aracını geliştirilmesi de kararlaştırıldı. Bağımsız silah sanayiine ve ihracatına önem verilirken “Yemen savaşına katılanlara silah yok” gibi ölçüler de getiriliyor. Bunlar arasında Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Birleşik Devletler de var.

 

 

TRANSATLANTİK İÇİNDE BAĞIMSIZ AVRUPALI

 

Geçen Büyük Koalisyonun tecrübelerinin değerlendirildiği görüşmelerde, küresel alanda mümkün olduğunca ABD’den bağımsız bir yol izlenmesi kararlaştırıldı: “Transatlantik içinde kalmakla birlikte Avrupalı olmakta ısrar edilecek. Avrupa bugüne kadar olduğundan çok daha fazla kaderini kendi eline almalıdır. Uluslararası alanda bağımsız ve hareket serbestisine sahip olmalıdır.” Amerika’nın ticaret savaşı misillemelerine kararlılıkla karşı durulacak, Çin gibi gümrük duvarları kaldırılacak, Fransa ile her alanda sıkı bir işbirliği geliştirilecektir. Amerikan dev şirketlerine Avrupa’da vergi konulacaktır.

 

 

AVRUPA ORDUSUNDA ISRAR EDİLECEK

 

Askeri alanda Almanya, AB askeri politikaları için Avrupa Ordusunun başlangıcı olan PESCO yapılanmasında ısrar edecek ve kuvvetlendirecektir. Koalisyon sözleşmesinde bu durum şöyle özetleniyor: “Dünyadaki siyasi, askeri ve ekonomik güç dengeleri kökten değişmiştir. ABD’nin önceliklerinin değişmesi, Çin ve Rusya’nın yükselişi, Avrupa’nın kendi kaderini daha çok kendi ellerine almasını gerektiriyor.”

 

Bütün kıtaları dikkate alan Koalisyon sözleşmesi Güney Amerika ile stratejik çıkarları göz önünde bulunduracaktadır. Afrika üzerindeki Çin etkisine karşı, Marshall Plânı’na devam edilmesinden yana, yani Afrika’ya yatırımlar devam ettirilecektir. Ama bu arada Çin ile ekonomik ilişkiler güçlendirilmeye devam edecektir. Bu arada Çin’in “Bir Yol Bir Kuşak Projesi”nin Avrupa için rizikolar taşıyabileceği not edilmektedir. Ancak şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da Almanya ve AB’nin Çin’e yatırımları ve ticareti önemli getiriler sağladığı için artarak sürecektir.

 

 

RUSYA’YA AMBARGOYA HAYIR, İŞBİRLİĞİNE EVET

 

Almanya, Kırım ve Ukrayna sorunlarına rağmen -öteden beri savunduğu gibi- AB’nin güvenliği için Rusya ile ortaklık istiyor. Alman ekonomi kurumları, Amerika’nın Rusya’ya karşı uyguladığı yaptırımlara katılmayacağını kısa bir süre önce tekrar açıklamıştı.

 

Türkiye ile stratejik işbirliği görüşmeleri tekrar başlamıştı. Daha önce Sigmar Gabriel’in dediği gibi, “Türkiye ile iyi ilişkiler jeostratejik bir zorunluluktur.”

 

Son dönemde izlediğimiz gibi Almanya, Türkiye arasında sorun olan terör örgütlerine hoşgörülü tutumdan vazgeçmeye başlamıştır. Bu konuda politik bir pürüz de kalmamıştır. Alınan kararları tavizsiz uygulayan Alman polisi, PKK-PYD’li teröristleri desteklemek için yapılan gösterilere müdahale etmekte, Apo posteri ve bölücü örgüt flamaları toplanmaktadır. En son Köln’de görüldüğü gibi, yasaklara uymayan 14 bin kişilik PKK yanlısı gösteri dağıtılmış, bölücü sembollere de el konulmuştur.