Almanya, ABD’nin küresel etkisinin tarih olduğunu tespit ederken, dünyada bağımsız bir güç ve düzen kurucu bir ağırlığa sahip olmak istiyor. Almanya, Avrupa ordusu projesi yanında, politik, idari ve mali tedbirler alarak kararlı ilerleme yanlısı
Trump ABD ulusal güvenlik belgesini açıkladıktan sonra Almanya ve Avrupa liderlerinden bir açıklama yapılmadı. Ancak basın yoluyla görüşler açıklandı ve ABD’nin tutumuna mesafe konuldu. 20 Aralık akşamı German Foreign Policy (GFP) Almanya’nın tutumunu yansıtan bir makale yayınladı. Makalede ABD - Çin rekabetine dikkat çekilerek Almanya-AB’nin dünya politikasında etkileyici bir güç olması ve bunun için elindeki bütün olanakları kullanması istendi.
DÜNYA ÇAPINDA ETKİLİ OLMAK
Berlin Hükümet danışmanları Birleşik Devletler ve Çin arasındaki rekabete bakarak kararlı bir Almanya-AB devlet politikası öneriyorlar. “Almanya bütün iktidar olanaklarıyla AB’yi dünya ölçeğinde kendi başına güç olması için değerlendirmelidir. Ancak bu şekilde uluslararası düzenin şekillenmesine etki edilebilir.” Bu görüşe yer veren Bilim ve Politika Vakfı (SWP)’nın son değerlendirmesi GFP’nin bülteninde ele alındı. Değerlendirmeye göre Almanya maddi varlığını esas olarak ihracata borçludur. Bu açıdan düzgün bir dünya ekonomik düzeni yanlısıdır. SWP’nin değerlendirmesi Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in aralık ayı başındaki konuşmasıyla örtüşmektedir. Trump, Rusya ve Çin’i zorlu rakipler olarak sınıflandırmaktadır. SWP raporunda iyimser bakarak “Dünyayı yönetmenin yeni yollarında Almanya’nın donanımı diğer güçlerden daha iyidir” görüşü yer almaktadır.
ESAS HEDEF ÇİN
SWP’ye göre önümüzdeki süreçte dünya politikası ABD ve Çin rekabeti tarafından şekillenecektir. Rusya bu saflaşmada ayrıca adlandırılmayacaktır. Şimdiki durum ve olası gelişmeler karşısında Birleşik Devletler ve Halk Cumhuriyeti (Çin) en önemli küresel düzenleyici güçler olarak görülmelidir. Yoğun rekabetin yol açtığı “yeni çok kutupluluk” vardır. Washington ve Pekin arasındaki ilişkilerin gelişmesi, gelecek küresel düzenin hangi şekli alacağını belirleyecektir.
Gelecekte Pekin ve Washington arasındaki ilişkiler nasıl gelişebilir? ABD Yönetimi bu soruyu “Rusya ve Çin Revizyonist devletler” diyerek cevaplandırdı. Bu devletler etki alanlarını genişletiyor ve savunma güçlerini artırıyorlardı. (FAZ, 19.12.2017) GFP’ye göre ABD, hedef aldığı bu ülkelerin birkaç katı bütçeyi silahlanmaya ayırdığından hiç söz etmiyor. Trump, Çin ve Rusya’yı ABD’nin etkisine, değerlerine ve gücüne meydan okuyan rakipler olarak nitelendirdi. “Özellikle Çin stratejik bir rakiptir, ekonomik olarak sınırlandırılmalıdır, yeni bir rekabet çağı içindeyiz.” (Agy)
SWP raporunda “Bir taraf tutamayız, Alman ekonomisi ve halkın refahını gözetiriz” denmektedir. Almanya, Atlantik paktı içinde birlikte hareket ettiği ABD’yi artık kendi başına bırakmaktadır.
DÜNYA İHRACAT DÜZENİ
Almanya’nın geliri ağırlıklı olarak ihracattan gelmektedir. Özellikle “açık, kuralları olan dünya ekonomik düzenine bağlıdır.” Almanya’nın GSMH içindeki ihracat payı yüzde 47’dir. Fransa’nın yüzde 30, İngiltere’nin ise yüzde 27’dir. Almanya’nın bu özelliği güney Avrupa ülkelerindeki krizleri körüklediği gerekçesiyle eleştirilmektedir. Ayrıca ABD Almanya ile ticaretinden yılda 50 milyar dolar açık vermektedir. ABD bu yoldan Almanya’nın refahına katkı sunmaya hiç de razı değildir. Almanya’ya karşı ticaret savaşı yürütmektedir.
DÜZENLEYİCİ GÜÇ OLMAK
Alman dış politika çevrelerine göre ülkenin refah ve istikrarını savunmak sadece Çin’le yatırım yarışına girmek değil, aynı zamanda ABD’nin direnişine karşı durmaktır. Almanya “elindeki güçle Avrupa’yı kendi ayakları üstünde tutan, dünya politikasında düzen kuran bir güç” olmasına çalışmalıdır. Bunun için süratle dış politika ve güvenlik politikalarında bütün mali olanaklar seferber edilmelidir. Dış politika, askeri ve gelişmeye ayrılan kamu payı yüzde 15’ten 20’ye çıkartılmalıdır. Sosyal hizmetlere öncelik tanıyan bazı tedbirlerden geri dönülmelidir.
‘AMERİKAN ÜSTÜNLÜĞÜ TARİH OLMAKTADIR’
SWP’nin sunduğu öneriler Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in yankı uyandıran konuşmasındaki görüşleriyle örtüşmektedir. Gabriel “Amerika’nın küresel üstünlüğü artık tarih olmaktadır” dedikten sonra “Bu ülke Almanya-AB’yi yarışmacı hatta ekonomik rakip olarak görmektedir” diye eklemiştir. Amerika müttefiklerini hedef almaktadır. Bu nedenle Berlin ve Brüksel, Amerika’ya karşı yeni bir stratejik davranış biçimi geliştirmelidir. (Bak “Gabriel’in savaş ilanı” yazısı) Gabriel’e göre AB bugüne kadar gerçek bir dünya gücü olamadı. Bu bakımdan, rahat olmasa da acilen AB’yi düzen kurucu bir güç haline getirmeye yoğunlaşılmalıdır. SWP, “Gelişmelere göre Berlin ve Brüksel dış politikada olgun ve esnek bir yol izlemeli, maddi, mali ve kadro sorunlarında şartlar hazırlamalıdır” diye önermektedir.
GFP soruyor: “Güçlü olmak için Gabriel’in önerdiği çabalar başarıya götürecek mi?” Bakan’ın görüşü: “Hareket etmeye mecburuz. Dünya gücü olmak için ısrar edeceğiz. Riziko var ancak bundan tasarruf edemeyiz.”