Ali Mercan: Almanya AB politikalarında Atlantik baskısı

"Almanya’nın German Foreign Policy bültenine göre ABD’nin yeni atanan isimleri, İran’ı hedef alıyor"

ABD-Almanya ilişkilerindeki gerginlikler Donald Trump’la da devam ediyor. Dünya dengelerindeki hızlı değişim buna en önemli etken. Almanya liderliğindeki Avrupa’nın Atlantik’ten bağımsız politika izlemeye yönelmesi, Avrupa Ordusu’nun resmen başlatılması, ortak ticarette Almanya’nın hep fazla vermesi ve bu adımların Avrasya’yı güçlendiriyor olması en önemli işaretler... Bunlar Amerika’yı gerileten etkenleri de güçlendirdi. Bu durum, Amerika’nın Avrupa’ya karşı baskı altına alma girişimlerini de harekete geçirdi. Bunların önemlilerinden birisi, Almanya-AB’nin, İran’la yapılan nükleer anlaşmaya sahip çıkma kararlılığıdır. Alüminyum, çelik ve özellikle Alman otomobillerine karşı yüksek gümrük vergileri, Rusya’ya ve Çin’e karşı yaptırımlara Avrupa’yı da dahil etme gibi etkenler de ilişkilerin gerginliğine katkı sunuyor. Gerginliğin önümüzdeki yıllarda kolay kolay dineceği de pek gözükmüyor.

 

 

AB’NİN İRAN POLİTİKASINA BASKI ŞİDDETLENDİ

 

Alman dış politika bülteni German Foreign Policy (GFP)’nin 27 Mart tarihli makalesi, Almanya ve AB’nin son günlerde kuvvetlenen Atlantik merkezli baskının dış politikaya etkisini gözler önüne sermektedir. Bülten şu değerlendirmeyi yapıyor: “Trump yönetiminde yapılan son değişikliklerle birlikte, Almanya ve AB’nin İran politikasına baskı sertleştirildi.” Bülten özetle Berlin ve Brüksel’in, Tahran’la imzalanan nükleer sözleşmeyi korumak ve muhafaza etmekte ısrarlı olduğunu yazdı. Almanya’ya göre AB’nin Ortadoğu politikalarını sürdürmek, İran ve Suudi Arabistan arasında istikrarlı bir denge kurmaya bağlı. Aynı şekilde bölgenin bütün ülkeleriyle ticaret yapmak ta... Onun için 14 Temmuz 2015 tarihinde İran ile P+5 ülkeleri arasında yapılan nükleer anlaşmayı savunmak işin mihenk taşı.

 

 

TAHRAN’A DARBE TEHDİDİ

 

GFP’ye göre Trump, “eğer İran’a karşı şartlar sertleştirilmezse, söz konusu sözleşmeyi iptal edeceğini” ilân etmiş. Ancak İran yönetimi Trump tarafından düşünülen değişikliklere karşı çıkıyor. Bültene göre, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton geçmişte Tahran’da bir darbe yapmayı bile düşünmüş. Bolton, İsrail’i defalarca İran tesislerine karşı askeri harekâta geçmeye teşvik etmiş. Bülten “Ancak bir başarı kazanılamadı” değerlendirmesini de yapıyor. Bütün bu olgular, Berlin’i şöyle bir hareket tarzına getirdi: Trump’ı yatıştırmak için İran’a karşı yeni yaptırımlar kararlaştırmak. Böylece Almanya için yararlı olan nükleer anlaşmayı kurtarmak.

 

Batı içinde İran politikasına yönelik çatışma, Berlin ve Brüksel üzerindeki baskıları arttırdı ve Trump, İran’la yapılan nükleer anlaşmanın değiştirilmesi talebini tırmandırmaya başladı. Ancak İran yönetiminin, değişiklik taleplerini kabul etmemesi, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA)’nın tutumuyla da destekleniyor. IAEA, İran’ın denetlenen nükleer birimlerinin olduğu gibi muhafaza edildiğini teyit ediyor. Buna karşılık ABD, yaptırımlarla, İran’ın Batı ile ticari ilişkilerine zarar vermeyi amaçlıyor. Trump 12 Mayıs’a kadar süre vererek değişikliler üzerinde anlaşılmasını, aksi halde anlaşmadan çekileceğini ilân etti.

 

Trump yönetimindeki yeni değişiklikler gösteriyor ki, nükleer anlaşmada değişiklik olsun olmasın İran üzerindeki yaptırımlar ve baskılar tırmandırılacak. Mike Pompeo, 2016 yılında Tahran’da darbe yapmayı önermişti. Gözüken o ki şimdi aynı baskıyı tırmandıracak. John Bolton da yıllardır İran’a saldırıyı savunuyor. Bolton, Mart 2015’te İran’ın nükleer tesislerini bombalamayı önermişti. Trump da, İran’ın yeni yılında (21 Mart, İran takviminde yeni yılın başlangıcı demek) “sorumlu bir yönetimin başa getirileceği” tehdidini savurdu.


  

TRUMP’IN TEHDİDİ AVRUPA’NIN ÇIKARLARINA ZARAR VERİYOR

 

Almanya’ya göre, Ortadoğu’da İran ve Suudi Arabistan arasında hâkimiyet mücadelesi tırmandırılarak istikrarsızlık yaratılmak isteniyor. Böyle bir durum bölgeyi dış müdahalelere açık hale getirmekle kalmaz, bütün pazarları etkiler. Özellikle Almanya’nın İran’la olan yoğun ekonomik ilişkileri ve yeni projeleri büyük oranda sekteye uğrar. Bu nedenle son günlerde Batı bankaları, nükleer anlaşma tartışmaları nedeniyle İran’a yönelik yatırımlardan uzak duruyor. Gelişmeleri dikkatle izliyor. Bu belirsizlik nedeniyle Almanya’nın 2017’de İran’a ihracatı beklenen seviyede gerçekleşmedi.

 

Almanya ve AB, Trump’ın tehditlerine rağmen Ortadoğu stratejisini değiştirmedi ve nükleer anlaşmadan da vazgeçmedi. Geri duracağı da pek gözükmüyor. Çünkü güç dengelerini yakından izliyorlar. Washington Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi (CSİS)’ten bir uzman, AB’yi şöyle tehdit etti: “Avrupalılar Trump’a karşı gelmeyi deneyebilirler, ama onun ne karar vereceğini bilemezler.” (wiwo.de 25 Mart 2018.)

 

 

İSRAİL’DE VERİLEN MESAJ

 

Alman Dışişleri Bakanı Haiko Maas’ın, İsrail ziyaretinde de İran’a yönelik politikalar gündeme geldi ve masanın baş konularından biriydi. İsrail Başbakanı Benjamin Natenjahu, yaptığı açıklamada İran konusunda Trump’a katıldığını belirterek “nükleer anlaşmadan çıkılması gerektiğini” savundu. Bakan Maas ise farklı düşündüğünü sıcağı sıcağına açıkladı. Washington’un anlaşmadan vazgeçmesi durumunda bile Brüksel’in Tahran’la nükleer anlaşmadan vazgeçmeyeceğini belirtti. Bu da önemli bir mesajdı. Almanya her ortamda bu konudaki farklı bakışını yansıtıyor.

 

Almanya önümüzdeki dönemde bir hayli sorun olacak olan nükleer anlaşma meselesinde ön almak için yoğun temas halinde... Bunun için 11 Ocak’ta Almanya, İngiltere ve Fransa, İran ve AB’nin Dışişleri görevlisi kritik sorunları ele almak ve gerginlikleri önlemek için yapılacaklar konusunda kurumsal bir diyalog başlattı. Bu kurumsal diyalog, İngiltere dahil İran’la anlaşmaya sahip çıkmak içindi. Nükleer anlaşma üzerine Washington’la süren gerginlik, Almanya’nın defalarca tekrarladığı gibi ABD ile “Aynı göz hizasında” dünya politikası yapmak ilânına da GFP’nin ifadesiyle “ibretlik bir ihtar” vermek amacını taşıyor. Bu durum, Federal Hükümetin sözleşmeyi kurtarma çabalarındaki gayreti de açıklamaktadır.