Ali Mercan: AfD eleştirileri ve Alman milliyetçiliği - 2

Irkçı milliyetçiliğin merkezi ABD’dir

Almanya’daki seçim sonuçlarını ve diğer gelişmeleri, Türkiye’nin geleceğini ve çıkarlarını nasıl etkileyeceği üzerinden değerlendirebiliriz. Bu noktada AfD’ye ilişkin ‘ırkçı, faşist’ gibi değerlendirmeler, ABD’nin bu propagandadaki rolünü de gizleyen önyargılar içeriyor.

 

24 Eylül günü yapılan Almanya seçimlerinde çıkış yapan AfD hakkındaki değerlendirmemize devam ediyoruz. Kendilerini “sol” olarak tanımlayanlar ile sosyal demokratlar AfD’yi “Irkçı, faşist” diye tanımlıyorlar. Hem seçimler öncesi, hem de seçimlerden sonra eylemli olarak kampanya sürdürmektedirler. AfD’nin bu konuda yanlış bir çizgisi vardır, doğrudur. Ancak, bugün ırkçı milliyetçiliğin, İslâm dünyasına düşmanlığın üretim ve yönetim merkezi Atlantik’tir. Avrupa’daki yansımalarda ABD ve ona bağlı istihbarat örgütlerinin önemli çabası vardır. Nazi örgütlenmesiyle CIA ve MOSSAD ilişkileri üzerine haberleri hatırlayalım. Ayrıca AfD’ye “Irkçı, Faşist” eleştirilerinin baş aktörleri olan Avrupa “sol” partileri, bu anlayıştakilerin PKK ve “Türk solu” uzantıları, Amerika’nın projesinde rol almaktadırlar. Örneğin, HDP Milletvekili Ayhan Bilgen şöyle yazmış: “Almanya’da oyları artan ırkçı partiyi, Avrasyacı diye savunmaya kalkanlar, kendini ulusalcı ya da solcu diye tarif ediyor. Bu bildiğiniz nasyonal sosyalizm safsatası” (@ayhanbilgen) Ortadoğu’da gözlerimizin önünde ABD’nin liderliğinde kanlı ırkçılık senaryolarının tabancaları PKK-HDP’nin gösterdiği hedeflere mi vuracağız?

 

 

AFD’NİN BELİRLEYİCİ YÖNÜ

 

AfD, aşırı milliyetçidir, İslâm karşıtıdır, yabancı karşıtlığı vardır, doğru. Buna karşı mücadele edeceğiz. Başka dönemleri boş verelim. 1980’den beri Almanya’da bu yabancı düşmanlığı, ırkçılık hep gündemdedir; hem de ev yakmalarla, cinayetlerle eylemli olarak. Suçu AfD’nin üstüne atarak Batı’yı temize çıkartamayız. Bu sorun ezilen ülkelerle ezen ülkeler arasındaki çelişmenin, Avrupa merkezcilikle şark (doğu) sorununun bir yansımasıdır. Bu düş- manlıklarla Türk toplumu yıllardır mücadele etmektedir. Bu sorun ancak Avrasya sü- recinin ilerlemesi ve uluslararası eşit, adil demokratik düzenin kurulmasıyla çözülecektir.

 

Türkiye’de Milli Hükümet olduğu zaman ülkelerarası anlaşmalar çerçevesinde Avrupa’da yaşamını ve iş hayatını sürdüren hiçbir vatandaşımızın kılına bile dokunamazlar. Çözümün bir yönü de budur. Almanya sadece kendi kendine değil, biraz da Türk devletinin ve Avrupa’daki vatandaşlarımızın çabalarıyla değişecektir.

 

Almanya Türk toplumu içinde AfD’nin yüksek oy alması karşısında, “Bu toplumda faşizm ve ırkçılık çok yaygın, bu millet aşırı sağcı” gibi önyargılar gelişmektedir. Birincisi, Alman halkı içinde AfD’nin aldığı oy sandığa yansıyandan daha fazladır. Kapitalist-emperyalist sistemin yoksulluğa ittiği kitleler içinde yaygın sempatisi vardır. Alman toplumundaki yabancı karşıtlığının ortadan kalkması birçok etmene bağlıdır. Almanya’nın Atlantik’ten uzaklaşması, Avrasya ile kaynaşması ve Türkiye ile ilişkilerinin düzelmesi, yani Türkiye’nin de etkin ve birleştirici davranması; ilişkilerin ve olumsuz tavırların düzelmesine katkıda bulunacaktır. Bunun dışında biz Vatan Partisi dışında hiçbir siyasi akımın kefili değiliz. İnsanlığın ilerlemesine az çok katkısı olanı destekler, zarar verene karşı çıkarız. Kefalet ticaret dışında relatiftir, görecelidir.

 

 

SİNAN BAYKENT’İN GÖRÜŞLERİ

 

Aydınlık’a makale yazan Sinan Baykent, haklı olarak “AfD Nazi Partisi değildir, böyle bir parti vardır, aslı dururken taklidine neden oy verilsin” diyor. Aslında etraflı tartışılacak bir makale yazmış, ama bu yazının hacmini aşıyor. Baykent, “AfD mantar partidir, konjonktürel, geçici ve yüzeyseldir” diye izah ediyor. Öncelikle Avrupa’da milliyetçi dalga, içinde bulunduğumuz yeni saflaşma şartlarında kabarmaktadır. Fikir olarak her zaman böyle şeyler olabilir ancak bugün kitleleri saran bir dalga halindedir. 11 Eylül’ün geliştirdiği İslâm düşmanlığının da etkisi olabilir. Ancak bugün Atlantik döneminin, küreselleşme saldırısının esas hedefi milliyetçiliktir, vatan savunmasını, milli devletleri yok etmektir.

 

AfD’yi bir Yahudi partisi olarak veya Amerika’nın kullandığı ajanların etkili olduğu bir yapı olarak değerlendirmek olguları iyi görmemektir. Avrupa’da milliyetçiliğin kökleri kendine has olacaktır, bizimki gibi. Ölçümüz emperyalizme karşı milli devleti savunan, geliştirmek isteyen, vatan savunması anlamına gelen bir yöneliminin olmasıdır. Bu açıdan hedefi ve programı belli olmayan hareketlerden “Milliyetçi Enternasyonal” fikri hayata uygun değildir. Bugün Atlantik saldırısına, bölücülüğüne ve onun terörist piyonlarına karşı Avrasya birliği için birlik, tek gerçek yoldur. Bu akım içinde çeşitli köklerden, eski, yeni akımlar yer alabilir. Ölçü anti-emperyalizmdir. Hedefteki birlik, Batı Asya Birliği ve bütün Asya birlikteliklerini içine alan Avrasya’dır.

 

 

TÜRKİYE’Yİ YÖNETİR GİBİ POLİTİKA GELİŞTİRECEĞİZ

 

İlk olarak bu seçimler Almanya’da yapılıyor, Türkiye’de değil. Burada seçimlere katılan partiler bizim muhalifimiz veya müttefikimiz değil. Biz seçim sonuçlarına ülkemizin geleceğiyle ilgisi açısından bakıyoruz. Ülkemizin, Batı Asya ve Avrasya’nın çıkarlarına göre politika yapıyoruz. Avrasya’nın anahtarı bizdedir. Bu nedenle Avrupa’nın, Avrasya ilişkilerinin hızlanması için diplomatik çalışma yapacağız, AKP Hükümeti’nin bu sürece zarar vermesini eleştireceğiz.

 

Batı’nın ırkçılığı, yabancı düşmanlığı Türkiye’de iktidarda olan bir milli hükümetin yönetimi altında dirayetli politikalarla ortadan kaldırılabilir. Mevcut iktidarlar yönetiminde Avrupa’da vatandaşlarımız “Saldım çayıra Mevlâ kayıra” misali sahipsizdir. Avrupa’daki vatandaşlarımızın huzur içinde yaşamasını, Batı’nın bir lütfu olarak değil; iş göçü anlaşmalarının doğru uygulanmasını talep ederek, uluslararası alanda eşit ilişkilerde ısrar ederek başarabiliriz.