Adnan Akfırat: Yeni Uluslararası Düzen Doğu’dan şekilleniyor

Atlantik medyası ve içimizdeki Atlantikçiler “Biden geldi, ABD dünyaya nizam verecek” diye çığırtkanlık yapadursun. Atı alan Üsküdar’ı geçti!

Dünyanın en büyük ticaret’ anlaşması olan RCEP anlaşması Atlantik Kampı’nın sömürgeci kuvvetleri dışlanarak gerçekleştirildi. Anlaşmada ABD yok, İngiltere yok, Fransa yok, Almanya yok!


‘Dünyanın en büyük ticaret’ anlaşması olan RCEP anlaşması Atlantik Kampı’nın sömürgeci kuvvetleri dışlanarak gerçekleştirildi. Anlaşmada ABD yok, İngiltere yok, Fransa yok, Almanya yok! Dünün sömürge ve yarı sömürgeleri olan bölge ülkeleri ortak bir inisiyatifle, 21. yüzyılın işbirliği modelini geliştiriyor.

 

“Kurda, boynun neden böyle kalın, diye sormuşlar, Kendi işimi kendim görürüm de ondan, demiş.”

 

Asya-Pasifik bölgesindeki 15 ülke, dünya ekonomisinin üçte birini kapsayan bir serbest ticaret bölgesi oluşturdu. “Dünyanın en büyük ticaret” anlaşması olan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) anlaşması 15 Kasım'da imzalandı.

 

Dikkat! Dünyanın en büyük ekonomik ortaklığı, Atlantik Kampı’nın sömürgeci kuvvetleri dışlanarak gerçekleştirildi. Anlaşmada ABD yok, İngiltere yok, Fransa yok, Almanya yok! Dünün sömürge ve yarı sömürgeleri olan bölge ülkeleri ortak bir inisiyatifle, 21. yüzyılın işbirliği modelini geliştiriyor.

 

 

EGEMENLİK DEVRİ DEĞİL


Türk kamuoyu, Doğu Asya’daki gelişmelere uzaktır. RCEP’in omurgasını oluşturan ASEAN, Güneydoğu Asya’daki 10 ülkenin oluşturduğu bir devletlerarası örgüt. Alfabetik sırayla, Brunei, Endonezya, Filipinler, Kamboçya, Laos, Malezya, Myanmar, Tayland, Singapur, Vietnam.

 

ASEAN’ın tarihi 1961’e uzanıyor. 1990’dan sonra gelişmesini hızlandırıyor. 2000’lerde genişliyor. Önce ASEAN + 3 adı ile Çin, Japonya ve Güney Kore ile Doğu Asya’nın üç ülkesi ile ortak mekanizmalar kuruluyor. Sonra ASEAN + 6 adıyla Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda’nın da katılımı sağlanıyor. 2013’te müzakereleri başlayan RCEP’i Hindistan hariç 15 ülke imzaladı. Hindistan’ın katılması için de açık kapı bırakıldı. Serbest ticaret bölgesindeki nüfusun toplamı 2 milyar iki yüz milyon kişi. 15 ülkenin Dünya ticaretindeki payı yüzde 28. Gelirleri dünya toplamının üçte biri.

AB VE NAFTA’DAN FARKI


RCEP büyüklüğüne yakın iki serbest ticaret bölgesi ve ekonomik birleşme anlaşması var. Biri Avrupa Birliği (EU), diğeri Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA). Her ikisi de emperyalist ülkelerin inisiyatifiyle oluşturuldu. Şimdi ikisi de çok ciddi iç sarsıntılar yaşıyor. NAFTA tıkanmış durumda, Kanada, ABD’yi kendilerini sömürgeleştirmekle suçluyor. ABD, serbest ticaret anlaşması yaptığı Meksika ile sınırını kapatmak için duvar inşa ediyor.

 

Ortak egemenlik altında birleşmenin aracı olan Avrupa Birliği ise 2008 finansal krizinde çatırdamaya başlamıştı, İngiltere bu süreçte koptu. Korona salgını sonrasında ise birleşen ülkeler ayrıştılar, birbirlerine sınırlarını kapattılar.

 

ABD’nin Asya-Pasifik bölgesindeki hegemonyasını sürdürmek için Obama döneminde, AB’yi peşine takarak büyük bir azimle kurmayı istediği Trans Pasifik Ortaklığı (TPP) ise Trump’ın benimsememesi nedeniyle akim kaldı. Kapsamlı ve Aşamalı Trans Pasifik Ortaklığı (CPTPP) adını alarak vites küçülttü. RCEP’in oluşturulmasından sonra önemsizleşti. 

 

Atlantik Kampı’nın dünyaya nizam vermek için oluşturduğu serbest ticaret birlikleri büyük sıkıntılar yaşarken Doğu’da Çin’in önderliğinde daha ileri bir model kuruldu.

EŞİTLER ARASI YARARLI İLİŞKİ


RCEP’in resmi metni, mal ticareti, hizmet ticareti ve yatırım için pazara erişimin yanı sıra ticareti kolaylaştırma, fikri mülkiyet, e-ticaret, rekabet politikası ve devlet alımları için kuralları kapsayan 20 bölümden oluşuyor. (1)

 

RCEP, üyelerinin farklı piyasa serbestleştirme düzeylerini taahhüt etmeleri için yeterli esnekliğe sahip pratik bir anlaşma. RCEP’in üstünlüğü, ülkeleri eşit olarak kabul ederek, mukayeseli üstünlüklerinden karşılıklı faydalanmaya dayanması. Tercihli ticaret anlaşmaları ile, rekabate hazır olmayan sektörleri korumaya imkan veriyor. RCEP, en gelişmiş aşamalardan en az gelişmişe kadarını kucaklıyor ve hepsiyle esnek bir şekilde uyum sağlayabiliyor.

 

Anlaşma ile ticareti yapılan malların yüzde 90'ından fazlası gümrük vergisinden muaf olacak. Bazı mal ve hizmetler için gümrük vergisi muafiyetleri var. RCEP'nin en çok faydayı tekstil, giyim ve hafif sanayilerine sağlaması bekleniyor. Tekstil ve giyim gibi ihracata yönelik sanayiler için, birleşik serbest ticaret bölgesi, karşılaştırmalı avantajlara dayalı bir tedarik zinciri ve değer zinciri oluşturmasına yardımcı oluyor. Malların, teknolojinin, hizmetlerin, sermayelerin akışına ve insanların sınır ötesi hareketine serbestlik veriyor. Tedarik zincirinin üye ülkeler arasında bütünleşmesinin üstünlüğüyle, dış yatırımcılar için daha fazla seçenek sunuyor.

 

Örnek bir işbirliği modeli şöyle çalışabilir: Çin, Avustralya ve Yeni Zelanda'dan yün ithal eder, bunu Vietnam'a ihraç edip kumaş dokutur. Kumaş görece ucuz işgücüne sahip Vietnam’da hazır giyim haline getirilir ardından Çin, Japonya ve Güney Kore'ye ihracat edilir.

 

Bu ortaklaşmacı üretim hattı sayesinde güçlü üretim kapasitesine ve kapsamlı yurtdışı müşteri bağlantılarına sahip tekstil ve konfeksiyon şirketlerinin, uluslararası rekabet avantajlarına tam anlamıyla kavuşması bekleniyor.

 

RCEP dijital ticaret, yatırım ve fikri mülkiyet koruması dahil olmak üzere "21. yüzyıl ticaret kuralları" olarak adlandırılan kuralların hepsini hemen hemen kapsıyor.

 

RCEP ile, ABD’nin Çin’i kuşatmak için kışkırttığı Japonya ve Güney Kore de oluşan kazançlı işbirliğine dahil oldu. Çin ile Japonya ve hatta Japonya ile Güney Kore arasındaki ilk serbest ticaret görüşmeleri başladı. Nitekim Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, 25 Kasım’da Japonya ile varılan ileri işbirliğini duyurdu. RCEP çerçevesi içinde, Çin ile Japonya arasındaki ticaret tarifelerinin keskin bir şekilde düşmesi ve Çin ile Güney Kore’nin kilit alanlarda ticaretini daha da kolaylaştırması bekleniyor.

 

Bu anlaşma ile Çin'in diğer Asya ülkeleriyle ticari bağlarını ve teknolojik işbirliğini güçlendirecek. Sınır ötesi e-ticaretin hızlı gelişimi, Çin markalarının küresel genişlemesini kolaylaştırırken, denizaşırı pazarlarda mevcut orijinal marka tekelini kırıyor.

 

 

RUSYA NEDEN YOK?


Rusya da bir anlamda Doğu Asya ülkesi. Çin, Japonya ve Güney Kore'ye komşu. Rusya'nın neden anlaşmaya dahil edilmediğine dair sorular soruluyor.

 

Cevap basit. Rusya, zaten Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Ermenistan’ı da kapsayan Avrasya Ekonomik Birliği (EAEU) Serbest Ticaret Bölgesi üyesinin kurucusu. Avrasya Ekonomik Birliği genişleme çabası içinde. Rusya, RCEP anlaşmasına katılmak için diğer dört ortağı da yanına almak zorunda. Oysa bu ülkeler anlaşmanın tarafı olan ülkelere coğrafi olarak uzak ve diğer RCEP ortaklarından ekonomik olarak kopuk. Ancak bu durum, Rusya’nın ve Avrasya Ekonomik Birliği’nin Güneydoğu Asya'dan uzak kalacağı anlamına gelmiyor. Avrasya Ekenomik Birliği, ASEAN üyesi Vietnam ve Singapur ile çok ileri tercihli ticaret anlaşması imzalamış, Kamboçya, Tayland ve Endonezya ile serbest ticaret anlaşması imzalamıştır. Rusya ile ASEAN arasındaki ticareti geliştirme ve karşılıklı yatırımın geleceği umut verici bulunuyor. Örneğin, Rusya ile Vietnam arasındaki ikili ticaret, sadece dört yılda sıfırdan yılda 10 milyar dolara ulaştı. Rusya ile Güneydoğu Asya arasında on yıl içinde önemli bir ticaret koridoru oluşacağı öngörülüyor.

 

Avrasya Ekonomik Birliği ayrıca Çin ile bir Serbest Ticaret Anlaşmasına sahip. Bazı pürüzler giderildiğinde taraflar arasındaki ticaretin çok büyük ölçüde sıçrayacağı öngörülüyor. Örneğin, Rusya'nın Çin ile ticaretinin 2024 yılına kadar ikiye katlanarak 200 milyar ABD dolarına ulaşacağı hesaplanıyor.

 

Rusya RCEP'e katılmamış olsa da Rusya’nin ve AEB’nin Güneydoğu Asya'ya erişimini sağlamak için pek çok işbirliği kanalı kuruluyor. (2)

HİNDİSTAN’IN YANLIŞ YOLU


Hindistan neden RCEP'den çıktı ve alternatifleri neler?

 

Hindistan, özellikle Çin'in kendi yerel pazarlarına erişim sağlamasını istemediği için RCEP'den çekildi. Hintli şirketler Çin rekabetinden korkuyor. Çin, Hindistan'dan çok daha disiplinli, uluslararası işbirliğinde daha anlayışlı ve daha iyi teknolojilere ve becerilere sahip. Hindistan'ın bununla başa çıkma yöntemi ise sadece kapıyı kapatmak. Oysa Çin ile rekabetin en geçerli yolu, onunla tercihli ortaklıklar kurmak.

 

Hindistan şu anda bir yol ayrımında. Ya yükselen Asya’da öncü konum üstlenecek ya da dar milliyetçi bakış ile gelişen uygarlıktan dışlanıp küçülecek.

ASYA, AFRİKA’YI DA YÜKSELTİYOR


Hint Okyanusu'nun karşısında, Afrika Kıta Serbest Ticaret Anlaşması kısa bir süre sonra devreye girecek. Şu anda Hindistan’ın görece üstünlüğü olan Afrika ile ticaret neredese sıfırlanacak. Çünkü Hindistan’ın ihreç ettiği ürünlerin yüzde 95'inde Afrika içi tarifeleri sıfıra indirilecek. Afrika koca bir kıta ve bağrındaki ülkeler çok çeşitli sanayilerde uzmanlaşmış durumda. Serbest ticaret bölgeleri tüm Afrika kıyı şeridinde gelişiyor ve iç kısımlarda küresel üreticilere Asya, Afrika ve Orta Doğu'ya hammade sağlama ve ihracat için ürünleri tamamlama olanağı sunuyor.

 

Afrika, küresel bir üretim üssü olarak Hindistan'ın yerine geçebilir ve Hindistan, gizli mevcut işgücünden yararlanmayı gözden kaçırabilir. (3)

 

 

ÇİN’İN STRATEJİSİ KAZANDI


ABD sözcüleri 2013’te, RCEP görüşmeleri başladığında, on yıllar sürecek ve sonuç vermeyecek” diye alaya alıyor ve bölge ülkelerini TPP’ye katılmaya zorluyordu. Çin ise, sabırla RCEP’in olgunlaşması için çalıştı.

 

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 20 Kasım günü Malezya'nın sanal ev sahipliğinde düzenlenen 21 ülkeden oluşan Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) toplantısında yaptığı konuşmada "Çin RCEP’in tamamlanmasını memnuniyetle karşılıyor ve CPTPP'ye katılmayı olumlu olarak değerlendirecek" dedi. (4)

 

Çin Ticaret Bakanı Zhong Shan ise 24 Kasım günü Halkın Günlüğü gazetesinde imzalı bir makale yayınladı. Özeti, “Çin dünya çapında serbest ticaret alanı ağını genişletme çabalarını artıracak ve ‘dost çevresini’ genişletecek.” (5)

 

Bakan Zhong, RCEP’in imzalanmasının ardından Kamboçya ile serbest ticaret anlaşmasının erken bir tarihte yürürlüğe gireceğini, Avrupa Birliği ile yatırım anlaşması müzakerelerini hızlandıracaklarını belirtti.

 

Çin Ticaret Bakanı, RCEP ile Çin’in gümrük mevzuatlarını uyumlaştırma, ticareti kolaylaştırma, fikri mülkiyet korumasını sağlama, e-ticaret ve esnek ticaret çözümleri bulmak gibi daha gelişkin araçlar oluşturulduğunu, artık daha büyük ekonomiler ve bölgesel ticaret mekanizmalarıyla aktif bir şekilde diyalog ve iletişim kuracaklarını yazdı.

 

Zhong, "Bu, Çin'in dışa açılma arayışında bir kilometre taşıdır," dedi ve RCEP anlaşmasının, salgın tarafından tetiklenen küresel bir ekonomik durgunluk ve artan belirsizlik ortamında Çin'in “dışa açılma”da daha nitelikli bir aşamaya geçtiğini ve yeni bir dönemi başlattığını duyurdu. 

 

RCEP aynı zamanda Çin'in “çift devirli kalkınma” stratejisi için önemli bir platform olacağın belirtti. Zhong'a göre, RCEP'nin uygulanmasıyla beslenen büyük bölgesel pazar, tüm ülkelerin işletmeleri için kendilerini geliştirme fırsatları sağlayacak, Çin'in iç pazarı ile küresel pazarın bağlantısını artıracak ve ülkenin küresel sanayi, tedarik ve değer zincirleri ile daha verimli bütünleşmesini sağlayacak.

 

Çin Başbakanı Li Keqiang da 24 Kasım Salı Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve DTÖ dahil olmak üzere beşinci "1 + 6" Yuvarlak Masa toplantısında, RCEP’in yalnızca 15 imzacı ülkeye ait olmadığını, aynı zamanda açık ve kapsayıcı olduğunu ve daha fazla ülkenin katılabileceğini söyledi.

 

Li anlaşmanın “yalnızca Doğu Asya bölgesel işbirliğinde dönüm noktası niteliğinde bir başarı değil, aynı zamanda çok taraflılığın ve serbest ticaretin bir zaferi” olduğunu belirtti. (6)

 

 

SONUÇ: ATATÜRK’ÜN ÖNGÖRÜSÜ GERÇEKLEŞİYOR


Atlantik medyası ve içimizdeki Atlantikçiler “Biden geldi, ABD dünyaya nizam verecek” diye çığırtkanlık yapadursun. Atı alan Üsküdar’ı geçti! ABD hegemonyasını sınırlayan çok kutupluluk, RCEP ile yeni bir aşamaya yükseldi.

 

Büyük Atatürk’ün 27 Mart 1933’te “Cumhurbaşkanı olarak değil, Türk milletinin bir ferdi olarak” söylediğini vurguladığı büyük öngörüsü işte şimdi gerçekleşiyor:

 

“Şimdi günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün doğu milletlerinin uyanışlarını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve hürriyetlerine kavuşacak daha pek çok kardeş milletler vardır. Bu milletler bütün güçlüklere, bütün engellere rağmen, her şeyi yenecekler ve kendilerini bekleyen güzel geleceğe kavuşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak ve yerlerine, milletlerarası hiçbir renk, din, ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı gelecektir.” (7)