Adnan Akfırat: Biden, Çin’e boyun eğdirebilir mi?

ABD’nin her çırpınışı, onun daha derine batmasına neden oluyor

Ülkemizdeki Amerikancılar, Biden yönetiminin Atlantik İttifakı’nı onarıp Pekin’e boyun eğdireceği, Çin ile ilişkileri normalleştirerek, dünya hegemonyasını tahkim edeceği yalanını yayıyorlar. Oysa o köprünün altından çok sular aktı. Geçti Bor’un pazarı mı desek! 

 

Birincisi ABD’nin ekonomik ve askeri gerilemesinin ana nedeni, Çin’in başını çektiği Asya’nın tarihsel, bir bakıma efsanevi yükselişi. Üstelik küresel salgın ABD ekonomisini perişan ediyorken, Çin 2020 yılında dünyada büyüyen tek ekonomi olmayı başardı. O nedenle, ABD’nin Çin’e boyun eğdirmesi ya da iki ülkenin, gelişen ülkelerin aleyhine herhangi bir işbirliği inşa etmeleri ihtimali sıfır. 

 

 

YELLEN’İN TARİHİ İTİRAFI


Biden’ın çiçeği burnunda Hazine Bakanı Janet Yellen, 26 Ocak’ta ABD Hazine Bakanlığı çalışanlarına açık mektubunda ABD’nin 50 yıllık bir ekonomik kriz yaşadığını itiraf etti. Bakanlığın sitesinde duran mektupta Yellen, durumun vahametini şu sözlerle ifade ediyor: "Mevcut kriz 2008'den çok farklı. Ölçeği daha büyük. Salgın, ekonomide büyük bir yıkıma yol açtı. Amerika’da tüm sanayi durdu. 16 milyon Amerikalı hala işsizlik sigortasıyla yaşıyor. Gıda bankası rafları boşalıyor. Ancak ülkedeki tek kriz bu değil. Dört tarihi kriz var: Birinci COVID-19. Ancak ülke, salgının yanı sıra aynı zamanda bir iklim krizi, sistemik bir ırkçılık krizi ve elli yıldır büyümekte olan bir ekonomik krizle karşı karşıya." (1)

 

 

TRUMP’IN TİCARET SAVAŞI FİYASKOSU 


Beyaz Saray Basın Sekreteri Jen Psaki 29 Ocak Cuma günü yaptığı açıklamada, Biden yönetiminin ABD-Çin ticaret anlaşmasının birinci aşamasını gözden geçirmeyi planladığını söyledi. 

 

Axios sitesinin “Piyasalar” bölümü yöneticisi Dion Rabouin, “Halka açık verilere dayanarak, bir fiyaskodan başka bir şey bulacaklarını sanmıyorum” diye alay etti. (2)

 

Geçen hafta, ABD’nin 2020’deki en iyi düşünce kuruluşu seçilen Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü, 27 Ocak 2021’de ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşını konu alan bir rapor yayınladı. (3)

 

Peterson Enstitisü’nden Chad Bown’un araştırmasına göre Çin, ABD ile yaptığı anlaşmada, taahhüdünün yüzde 42 gerisinde kaldı ve daha da ilginci anlaşmanın sonunu bile yerine getirmeye yakın değil.

 

Birinci aşama anlaşması gerçekleşebilse, Trump yönetiminin ABD'li çiftçiler, imalatçılar ve ticaret savaşının tarifeleri nedeniyle Amerikan işletmelerinin maruz kaldığı vergiyle boğuşan diğer işletme sahipleri için bir ödül olacaktı.

 

Trump’ın açtığı Ticaret Savaşı, Çin'i boğarak diz çöktürme planı olarak ilan edildi. Hedefinde tüm önemli ithal ürünlerde yüzde 25 tarife artışıyla Amerikan pazarını korumak, ABD ticaret açığını dizginlemek, Amerika’nın ihracatını artırmak ve bağlı olarak Çin'in yükselişini yavaşlatmak vardı. 

 

Gerçekte ne oldu? ABD - Çin İş Konseyi’nin Ocak 2021 tarihli “ABD- Çin Ekonomik İlişkileri Raporu”nda açıkça belirtiliyor: "Çin ile ticaret savaşı, ABD ekonomisine zarar verdi ve önemli politika hedeflerine ulaşmada başarısız oldu. Ekonomiye fayda sağlamak yerine, ABD ekonomik büyümesini geriletti ve istihdamını azalttı. Ve bunun sonucunda 245 bin kişilik iş kaybı oldu." (4)

 

Dış açığı azaltmak gerekçesiyle açılan Ticaret Savaşı’na rağmen geçen yıl, ABD ticaret açığı rekor kırdı. Dördüncü çeyrekte, ABD ticaret açığı 2012'den bu yana en yüksek GSYİH payına ulaştı. ABD cari işlemler açığı, üçüncü çeyrekte 12 yılın üzerindeki en yüksek seviyesine sıçradı. Gerçi, ABD'nin Çin ile ticaret açığı, Trump'ın görevde olduğu süre boyunca bir miktar azaldı. Ancak diğer ülkelere olan açığı yükseldi ve bir bütün olarak ABD’nin ticaret açığı arttı. (5)

 

ABD'ye yönelik doğrudan yabancı yatırımı 2020'de yüzde 49 düştü. Oysa dünya çapındaki gerileme -yüzde 42 idi. ABD, dünyadan yatırım çekme cazibesini yitirdi. 

 

ABD’nin en etkili düşünce kuruluşlarından Brookings, “Kazançtan çok kayıp: Çin ile ticaret savaşı Amerika’yı ne kadar yaraladı?” başlıklı analizinde şu değerlendirmeyi yapıyor: "Tarifeler Amerikan şirketlerini daha düşük kar marjlarını kabul etmeye, işçilerin maaşlarını azaltmaya, iş kaybına, muhtemel ücret artışlarını veya işi büyütme planlarını ertelemeye ve kaçınılmaz olarak Amerikan şirketlerini fiyatları artırmaya zorladı. Nihayetinde tüketiciler cezalandırılmış oldu." (6)

 

Çarpıcı olan gerçek ise, ilan edilen Ticaret Savaşı’nın Çin’in dış ticaretine etkisinin öngörülenden çok daha hafif olması. Geçen yıl Çin'in ticaret fazlası, 2019'a göre yüzde 27 artışla 535 milyar dolara ulaştı. İhracat, bir önceki yıla göre dolar bazında yüzde 21.1 oranında arttı. Üstelik 2020 Aralık ayında yüzde 18.1 artarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Çin’in ABD ile ticaret fazlası 2019'a göre yüzde 7 yükselerek 317 milyar doları yakaladı. 
 
Bu dönemde, Çin'e doğrudan yabancı yatırım yüzde 4 artarak 163 milyar dolar seviyesine çıktı. (7)

 

 

YANG JIECHI’NIN DÖRT ŞARTI


Çin’in dış politika yönetiminde Devlet Başkanı Xi Jinping’ten sonra gelen isim Devlet Konseyi üyesi Yang Jiechi, 2 Şubat 2021’de çevrimiçi bir toplantıda, “ABD - Çin İlişkileri Ulusal Komitesi” yönetimine Çin’in duruşunu özetledi. Bu Komite, “Amerikan devlet aklı”nın mekanizmalarından biri, ABD’nin ünlü Dışişleri Bakanı Kissinger’ın inşa ettiği, etkin bir kuruluş. 

 

Tam metni Qiushi (Gerçeği Olguda Aramak) dergisinde yayınlanan konuşmadan özetleyelim: 

 

“Çin hükümeti, Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı istikrarlı ve tutarlı bir politika izliyor. Çin hem ülkelerin hem de halkların refahı için ilişkiyi çatışmasız, cepheleşmeden, karşılıklı saygı ve kazan-kazan işbirliği yolunda ilerletmek için ABD ile birlikte çalışmaya hazırdır. Bu arada egemenliğimizi, güvenliğimizi ve kalkınma çıkarlarımızı kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz. Yeni yönetimin her iki halkın iradesine cevap vermesini ve tarihin gidişatını takip etmesini umuyoruz. İşbirliğine odaklanarak ve farklılıkları birlikte yöneterek ilişkiyi sağlam ve istikrarlı gelişim sürecine döndürebilir.”

 

2007-2013 yılları arasında Çin Dışişleri Bakanlığı yapan, 2013’ten bu yana ÇKP Siyasi Bürosu üyesi ve Merkezi Dış Politika Komitesi Başkanı olan Yang Jiechi, ilişkileri düzeltmek için beş öneri yapıyor:

 

1. Öncelikle Çin, rakip bir düşman gibi değil olduğu gibi görülmeli. 

 

2. Normal iletişim, etkileşim kanalları açılmalı. Çin kurumlarını taciz ve bastırmaya son verilmeli. 

 

3. Her iki taraf da birbirlerinin tarihlerine, kültürlerine ve geleneklerine saygı duymalı, birbirlerinin temel çıkarlarına ve temel endişelerine saygı göstermeli; birbirlerinin siyasi sistem ve kalkınma yolu seçimlerine saygı duymalıdır. Amerika Birleşik Devletleri, Çin'in egemenliği ve toprak bütünlüğü için önemli olan Hong Kong, Tibet ve Sinciang’ın işlerine müdahaleyi durdurmalı ve Çin'in içişlerine karışarak Çin'in gelişimini engelleme girişimlerine son vermelidir. 

 

4. Karşılıklı ve tüm insanlığa yarar sağlayan alanlarda işbirliğini genişletilmeliyiz.

 

Yang Jiechi, ticaret konularının siyasallaştırılmaması ve "ulusal güvenlik" kavramının kötüye kullanılmaması gerektiğini belirterek, iklim değişikliği, yenilenebilir enerji ve düşük karbonlu, sürdürülebilir kalkınma için işbirliğinin dünyadaki ekonomik ve sosyal kalkınmaya hizmet edeceğini vurgulayarak, herkes için daha açık, kapsayıcı, dengeli ve faydalı bir uluslararası işbirliği sürecini geliştirmek yönünde Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, G20, APEC gibi çok taraflı forumlarda işbirliğini güçlendirmeyi savundu. Yang, ABD’nin yeni yönetiminin tarihin akışına karşı gelmeyeceğini umduğunu vurgulayarak, sözlerini “aslında hayatın her kesiminde Amerikan halkına güveneceğiz” diye bitirdi. (8)

 

 

TRUMP ‘CHUAN JIANGO’, BIDEN ‘BAI ZHNEHUA’


Çin yönetiminin dış dünyaya görüşlerini açıkladığı Global Times gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hu Jixin’in 3 Şubat tarihli “ABD - Çin rekabetinin esası gelişme hakkına ilişkindir” başlıklı köşe yazısı tabloyu netleştiriyor:

 

“Çin'in amacı, ABD'yi gölgede bırakmak değil Çin halkının geleceğe güvenini pekiştirmektir. En azından tarihin bu döneminde Çin'in, Batı kapitalizmini ortadan kaldırmak gibi bir stratejik emeli yok. Sosyalizmin birincil aşamasına ulaşmak, birkaç nesli içine alan oldukça uzun bir zaman dilimini kapsıyor. Bu nedenle, Çin halkı için, farklı sistemler birbirlerini düşman olarak görmeyerek bir arada var olabilir. Ancak ABD, dünya ekonomisinin merkezi olarak konumunu yeniden inşa etmeyi umuyor. ABD'nin kendince doğal bu arzusu, jeopolitik bir perspektiften Çin'in kalkınmasına ilişkin derin endişeler taşıyor.

 

“…Bazı etkili netizenler (internet ağdaşı, çevirim içi topluluk üyeleri) Trump'ın dört yıllık görev süresinin Çin için stratejik bir fırsat yarattığını söylüyor bu nedenle Trump'a "Chuan Jianguo" (川建国) adını taktılar. Anlamı ‘Çin'i kalkındıran Trump’! Trump'ın savunduğu Çin'i çevreleme stratejisi Çin'e fazladan bir baskı ekledi ve kesinlikle Çin'in kalkınmasını olumsuz etkiledi. Ancak Çin, ABD'nin stratejik baskı çabalarına karşı ciddi bir karşı önlem başlattı. ABD'nin baskısı, Çin halkının bazı yanılsamalarını da kırdı ve birçok Çinlinin ABD sistemine hayranlığını bitirdi. ABD’nin planlı hücumu, Çin toplumunu birleştirmeye yaradı. Çin halkının birliği, Çin'in hızlı ve istikrarlı gelişimi için en önemli manevi kaynaktır. Bu açıdan bakıldığında, Trump yönetimi istemese de Çin için bazı stratejik faydalar getirdi.
 
“Yeni ABD Başkanı Joe Biden'e gelince, Çinli netizenler ona başka bir sıfat ikram etti: ‘Bai Zhenhua!’ (拜振华) Sözcük temelli çevirisine göre ‘Çin'i parlatan Biden’ demeye geliyor. Biden yönetiminin Çin'e yönelik stratejik baskı politikalarına devam edeceği tahmin ediliyor. Trump, Çin'i baskı altına alma girişiminde başarısız oldu. Biden, dört yıl öncesine kıyasla Çin'e baskı yapacak çok daha az araç ve kaynağa sahip. Trump ve Mike Pompeo gibi takipçileri, Çin'i çelmelemek için mümkün olan tüm araçları kullanırken, Biden ekibi yalnızca ABD çıkarlarına uygun olduğuna inandıkları küçük ayarlamalar yapabiliyor. Ne kadar cesaret ve bilgeliğe sahip oldukları ve nasıl ayarlamalar yapabileceklerini göreceğiz.” (9) 

 

Trump’ın büyük bir hışımla başlattığı, ABD emperyalizminin bütün araçlarıyla yürütülen “Ticaret Savaşı”, fiyasko ile sonuçlandı. Tarihin sarkacı Asya’ya kaydı. Atlantik batağa saplandı. ABD’nin her çırpınışı, onun daha derine batmasına neden oluyor.

 


KAYNAKLAR

1. https://home.treasury.gov/news/press-releases/jy0003

2. https://www.axios.com/trump-trade-war-china-failure-6111a412-9458-438e-ab2f-a4b7481f89e3.html

3. https://www.piie.com/research/piie-charts/us-china-phase-one-tracker-chinas-purchases-us-goods

4. https://www.uschina.org/reports/us-china-economic-relationship

5.https://www.axios.com/newsletters/axios-markets

6. https://www.brookings.edu/blog/order-from-chaos/2020/08/07/more-pain-than-gain-how-the-us-china-trade-war-hurt-america/

7.https://www.axios.com/newsletters/axios-markets

8. http://en.qstheory.cn/2021-02/03/c_587164.htm

9.https://www.globaltimes.cn/page/202102/1214819.shtml