Adnan Akfırat: 5 zirvenin gösterdiği gerçek

Türkiye’nin de bu belirsizlikler ortamında en hayati kuvveti, kahraman Türk Ordusudur

Emperyalizmin girdiği büyük bunalım, yaşadığımız salgın ile katmerlendi. Çin’in ön ayak olduğu bölgesel işbirlikleri geliştikçe, ABD ve AB’nin denetimi ve baskısı dünyada zayıflıyor. Ezilen ülkeler, emperyalizmin denetiminden kurtularak, milli atılımlar yapıyor. 
 
İnsanlık son yüzyılın en büyük salgını Kovid-19 ile özgün bir tarihi dönem yaşıyor. Direnen koca dünyamız köklü değişikliklere yöneldi. Kapitalist dünya derin bir durgunlukta çırpınıyor. Yeryüzü bir alt üst oluş ve devrim dönemine girmiş bulunuyor.

 

Lenin, emperyalizm çağında devrimin, emperyalizmin en zayıf halkasında gerçekleşeceğini saptamıştı. Hayat Lenin’i doğruladı. 20. yüzyılda da devrimler, bütünüyle Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasında emperyalizmin zayıfladığı dönemlerde başarılabildi.

 

Emperyalizmin 2008’den başlayarak girdiği büyük bunalım, yaşadığımız salgın ile katmerlendi. Ezilen ülkeler, emperyalizmin baskı ve denetiminden kurtularak, milli atılımlar yapıyor. Türkiye’nin “İkinci İstiklal Harbi” de bu koşullarda gerçekleşiyor.

 

 

ÇİN’İN SAĞLADIĞI BÜYÜK OLANAK


Bu yılın ilk üç çeyreğinde Çin'in Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'sı (GSYİH) yüzde 0,7 arttı. Dördünce çeyrekte de büyümesi hızlandı. Dünyada salgın döneminde ekonomisi büyüyen tek ülke Çin oldu.

 

Çin yönetimi, Virüs salgınını alt ederek, halkını korudu ve ekonomisini bütün olumsuzluklara karşı genişletti, bu sıkıntılı dönemde vadettiği gibi mutlak yoksulluk altındaki nüfusu sıfırlayarak hem ülke içinde hem dünya çapında güven ve saygınlık kazandı.

 

Çin, iç pazarını büyüterek kalkınmasını geliştirme stratejisini izlerken, “çift devirli kalkınma” ilkesi gereğince, dünyaya da daha fazla açılıyor. Çin’in dünyaya açılmadaki kararlılığı, karşılıklı yarar ve paylaşarak gelişme anlayışını derinleştiriyor. Çin, başta Asya-Pasifik bölgesinde ve dünyada artan oranda önemli bir rol oynuyor.

 

 

BASINIMIZ ŞAŞKIN ŞAŞI


Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Kasım ayını çok yoğun geçirdi ve Çin’in dış politikasındaki yeni dönemin özelliklerini açıkladığı önemli bölgesel toplantılara katıldı.

 

Xi’nin katıldığı beş toplantıdan üçünde ABD, dördünde ise AB temsil edilmedi. Söz konusu toplantılar, dünya GSYİH'nın yüzde 60'ından fazlasını oluşturan ülkelerin en üst düzey toplantılarıydı. Fakat, başrolde kendileri olmadığı için ABD ve AB medyasında görmezden gelindi. Oysa toplantılarda alınan kararlar her ikisini de yakından ilgilendiriyordu.

 

Bizim basın da Batı gözüyle dünyaya bakmayı bir türlü terk edemediği için bu toplantıları yeterince görmedi.

 

Gelin, bu toplantılara düzenlenme sırasıyla yakından bakalım. (1)

ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ ZİRVESİ (ŞİÖ)


10 Kasım’daki etkinliğe Rusya ev sahipliği yaptı.

 

ŞİÖ’nün tam üyeleri Çin, Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Pakistan, Rusya ve Tacikistan'ın yanı sıra “Gözlemci Üye Devletler” Afganistan, Belarus, İran ve Moğolistan 'ın ve “Diyalog Ortakları” Azerbaycan, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Sri Lanka ve Türkiye’nin katıldı.

 

Konuklar arasında ASEAN ülkeleri, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri, Türkmenistan, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası vardı. ŞİÖ üyesi devletleri, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 42'sini, arazilerin yüzde 22'sini ve dünya gelirinin yaklaşık yüzde 20'sini oluşturuyor. ŞİÖ, AB sınırlarına kadar uzanıyor ve Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin hayati bir parçası.

 

ŞİÖ Zirvesi’nde alınan karalar kısaca şöyle:

 

  • KOVİD-19 ile mücadelede daha iyi araştırma ve aşı tedarik zincirinin inşası ve geliştirilmiş işbirliği,
  • Salgına karşı bir güvenlik ağının kurulması, Sağlık İpek Yolu’nun inşa edilmesi,
  • Ulusal para birimleri üzerinden karşılıklı ticareti hayata geçirmek için somut planların uygulanması.


ŞİÖ liderleri, “dünyada istikrarın ve silahların kontrolüne ilişkin mevcut normların ve mekanizmaların korunmasını ve sağlamlaştırılmasını sıkı bir şekilde savunduğunu” belirten Moskova Deklarasyonu’nu onayladı; ABD’nin tek taraflı çekildiği INF anlaşmasının "sona ermesinden” duydukları rahatsızlığı belirterek", "Uzayın silahlandırılmasının önlenmesinden" ve "çok kutuplu bir dünyayı şekillendirmekten yana” olduklarını vurguladılar.

DOĞU ASYA ZİRVESİ (EAS)


15 Kasım’da Vietnam’ın ev sahipliğinde toplandı. Avustralya, Çin, Hindistan, Japonya, Rusya, Yeni Zelanda ile birlikte ASEAN bloğu (Brunei, Endonezya, Filipinler, Kamboçya, Laos, Malezya, Myanmar, Singapur, Tayland, Vietnam) katıldı.

 

EAS toplantıları, ASEAN liderlerinin yıllık toplantılarından sonra düzenleniyor ve Asya Pasifik'in bölgesel kalkınmasında önemli bir rol oynuyor. Bu yıl RCEP serbest ticaret anlaşması bu etkinlikte kabul edildi.

 

15. EAS Zirvesi’nin kararları:

 

  • 186 milyar dolar tutarında RCEP Serbest Ticaret Anlaşması imzalandı.
  • Güney Çin Denizi konusundaki görüş ayrılıklarının müzakere ile çözülmesi benimsendi.
  • Akıllı şehirlerin gelişimine, dijital teknoloji işbirliğine yeniden odaklanılması kararı alındı.
  • Deniz çalışmalarında sürdürülebilirlik, salgın hastalıkların önlenmesi, kadınların savaşlardan korunması ve güvenliği ile bölgesel gelişme ile ilgili dört bildiri yayınlandı.

BRICS 2020 ZİRVESİ


17 Kasım’da Rusya ev sahipliği yaptı. Brezilya, Çin, Güney Afrika, Hindistan ve Rusya’dan oluşan BRICS ülkeleri, dünya ticaretinin yüzde 18'ini karşılıyor, dünya nüfusunun ise %48’ini oluşturuyor. Beş ülke toplam 3,1 milyar nüfusa sahip. BRICS ülkelerinin 2030 yılına kadar dünya ekonomisinin yarısını üreteceği hesaplanıyor.

 

BRICS Zirvesinde alınan kararlar:

 

  • KOVID aşılarının araştırılması, üretimi ve dağıtımında büyük işbirliği.
  • Aşıların düşük maliyetle sunulması ve tedarik zincirlerinin geliştirilmesi için somut öneriler.
  • Tüketici maliyetlerini düşürmek için KOVID-19 patent korumalarından feragat etme çağrıları.
  • Daha adil bir dünya sistemi için, gelişmekte olan ülkelerin uluslararası karar alma süreçlerine daha fazla katılımı ile daha kapsayıcı, demokratik ve çağdaş gerçeklere uygun bir uluslararası düzenin geliştirilmesi ve BM reformu için çalışmayı hızlandırma.


BRICS ülkelerinin aşı konusundaki işbirliği ve gelişmekte olan ülkelere aşı temini, ABD ve Batı’nın ilaç alanındaki hâkimiyetini kırmaya yönelik çok ciddi bir tehdit olarak görülüyor.

APEC 2020 ZİRVESİ


20 Kasım’daki toplantıya Malezya ev sahipliği yaptı. APEC üyesi ülkeler yaklaşık 2,9 milyar kişiyi barındırıyor. Dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 60'ını ve dünya ticaretinin yüzde 48'ini oluşturuyor.

 

ABD, Çin, Endonezya, Filipinler, Güney Kore, Peru, Rusya, Şili’nin devlet başkanları katıldı. Avustralya, Japonya, Kanada, Malezya, Papua Yeni Gine, Singapur, Tayland, Vietnam ve Yeni Zelanda’nın başbakanları; Brunei Sultanı; Hong Kong Özel Yönetimi Yürütme Kurulu Başkanı; Meksika Ekonomi Bakanı; ve Tayvan Cumhurbaşkanı Temsilcisi de davetli olarak temsil edildiler.

 

Zirve’de öne çıkanlar:

 

  • Çin, ABD inisiyatifindeki CPTPP anlaşmasına katılmayı düşünebileceklerini açıkladı.
  • KOVIİD-19 aşısı ve gıda güvenliği tedarik zincirlerinin geliştirilmesi kararlaştırıldı.
  • Dijitalleştirme yenilikçiliğinin, altyapı ve e-ticaretin geliştirilmesi için kullanılması kararlaştırıldı.
  • ABD Başkanı Biden ile Asya’da daha iyi bir ilişki kurma umudu belirtildi.

G 20 RİYAD ZİRVESİ


21-22 Kasım 2020 tarihlerinde Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da sanal ortamda toplandı. Bu yıl Zirve’ye, 20 ülkenin devlet başkanının yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri, İspanya, İsviçre, Ürdün, Singapur, Ruanda ve Vietnam temsilcileri de davet edilmişti. Cumhurbaşkanımız Erdoğan da zirveye katılıp, etkili bir konuşma yaptı.

 

  • "Herkes için 21. Yüzyılın Fırsatlarını Gerçekleştirmek" teması altında üç amaca odaklanması kararlaştırıldı:
  • Tüm insanların - özellikle kadınlar ve gençlerin - yaşayabileceği, çalışabileceği ve gelişebileceği koşulları yaratarak “Halkı Güçlendirmek”.
  • Gezegeni Korumak: Yaşamamızı sürdürmek ve küreyi korumak için ortak çabaları teşvik etmek.
  • Dijitalleşmenin Sınırlarını Ortaklaşa Şekillendirmek: Yenilik ve teknolojik ilerlemenin faydalarını paylaşmak için uzun vadeli ve cesur stratejiler benimsemek

 


‘DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR’DE BİRLEŞİYORUZ


Çin’in çok uzun vadeli, aşamalı, istikrarlı ve savaşmadan kazanmayı hedefleyen sabırlı bir diplomasi geleneği var. Xi’nin 2013 yılında Parti Genel Sekreteri olmasından bu yana Çin, iç cepheyi tahkim etti, askeri gücünü geliştirdi ve ekonomik büyüklüğünü kullanarak uluslararası ilişkilerde daha etkin olmaya yöneldi. ABD’nin hegemonyacılığına, haydutça dayatmalarına cepheden karşı koyuyor, tehdit altındaki ülkelere örnek oluyor.

 

Çin, ABD’ye karşı mücadelesini haklı zeminde kalma, müttefikleri çoğaltma ve düşmanı gereksiz kışkırtmama ilkesine göre yürütüyor. Haklarını korumak konusunda ise çok kararlı. Çin’in ön ayak olduğu bölgesel işbirlikleri geliştikçe, ABD ve AB’nin denetimi ve baskısı dünyada zayıflıyor.

 

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, "Karşılıklı saygı, eşitlik ve karşılıklı fayda temelinde Çin, bütün ülkelerle barışçı bir arada yaşama ve ortak kalkınma ilkelerini sürdürmeye hazırdır. Farklılıkları diyalogla birleştirebilir, anlaşmazlıkları müzakerelerle çözebilir ve dünya barışı ve kalkınması için ortak çaba gösterebiliriz," diyor.

 

Çin’in önümüzdeki dönemde önceliği, BM ve DTÖ gibi uluslararası kurumların Batı denetiminden çıkarmak. Bu çaba, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın slogan haline getirdiği “Dünya Beş’ten büyüktür” şiarıyla örtüşüyor.

 



ÇİN YAPICILIKLA ÖNE ÇIKIYOR


Xi bu uluslararası toplantılarda Çin'in küresel tehditlere karşı çözümlerini sundu ve dünyaya güven verici mesajlar gönderdi. (2)

 

Xi, beş toplantıda da kapsamlı ve sistematik biçimde Çin'in uluslararası salgına karşı siyasetini anlattı. Çin Devlet Başkanı, iş birliğinin zorunluluğunu vurguladı ve somut öneriler yaptı. Ülkelerin insanı merkeze alan bir kalkınma anlayışı benimsemesinin şart olduğunu belirtti ve insan sağlığını birinci sıraya koymalarını önerdi. Xi, iş birliğinin salgını yenmek için en güçlü silah olduğunu vurguladı ve ülkeleri tek taraflılığın yerine aklı koymaya ve salgını yenmek için küresel sinerji yaratmaya çağırdı.

 

 

‘2030 SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA’VURGUSU


Xi, ülkelerin açık bir dünya ekonomisi kurma ve Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) merkezinde olduğu çok taraflı ticaret sistemini desteklemek konusunda kararlı olmaya çağırdı ve bilimsel ve teknolojik yeniliğin bütün insanların hizmetine sunulması gerektiğini söyledi.

 

Aynı zamanda Xi, BM’nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi'ni uluslararası kalkınma için işbirliğinin merkezine yerleştirmeyi ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasını birincil hedef yapmayı önerdi.

 

 

SONUÇ: HAZIR OL CENGE ,İSTERSEN SULH İLE SALAH (3)


Bir Çin atasözünde belirtildiği gibi “Rüzgâr sert ve dalgalar büyük olduğu zaman kaptanlar hiç olmadığı kadar büyük bir bilgelik, irade ile yetenek sınavından geçerler.”

 

Çin Devlet Başkanı, bu sınavda olağanüstü başarılar kaydediyor ve bilge Çin siyasi geleneğinden örnekler sergiliyor:

 

Xi, konferanslarda uluslararası işbirliğini ve dayanışmayı vurgularken, ABD’nin askeri tehditlerini yok saymıyor. Xi Jinping, 25 Kasım Çarşamba günü, Başkanı olduğu Merkezi Askeri Komisyon’un askeri eğitimle ilgili toplantısında, “silahlı kuvvetlere gerçek savaş koşullarında eğitimi güçlendirmelerini ve savaşları kazanma kabiliyetini artırmalarını,” emretti.

 

Türkiye’nin de bu belirsizlikler ortamında en hayati kuvveti, kahraman Türk Ordusudur. Düşmanın Ordumuzu hedef alması da bu nedenledir. Elbette, Türk ordusu dostlukların da düşmanlıkların da farkındadır.

 

KAYNAKÇA

1. https://www.china-briefing.com/news/understanding-chinas-foreign-policy-a-look-at-president-xis-recent-regional-meetings/

2. https://www.criturk.com/haber/haber-lokasyon/xi-jinping-den-kuresel-sinerji-cagrisi-177807

3. Abdülhak Molla’nın (1786-1854) şu sözü, emperyalizm çağında barış ve savaş arasındaki diyalektiği açıklar:

 

Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh

Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh”

 

Yani, uyarıp diyor ki:

 

“Bütün devletlerin kurtuluşu şu sözdedir ki,
 
Barış ve düzelme istiyorsan savaşa hazır ol”