KÜRT SORUNUNDA İKİ YOL

Abdullah Gül’ün işaret fişeğinden sonra Türkiye, adım adım Kürt sorununa kilitlendi. Şimdi bir yandan AKP, öte yandan Abdullah Öcalan “çözüm paketlerini” açıklayacaklar. Öyle görünüyor ki Ağustos ayında “Kürt sorunu” ile yatıp kalkacağız.
AKP ile Fethul...

Tarih:

Abdullah Gül’ün işaret fişeğinden sonra Türkiye, adım adım Kürt sorununa kilitlendi. Şimdi bir yandan AKP, öte yandan Abdullah Öcalan “çözüm paketlerini” açıklayacaklar. Öyle görünüyor ki Ağustos ayında “Kürt sorunu” ile yatıp kalkacağız.
AKP ile Fethullah medyasının gayretlerini biliyoruz. Hürriyet gazetesi, son on gün içinde konuyu iki kez manşetten işledi ve Abdullah Öcalan’a “sorun çözücü” payesi verdi. Aydın Doğan medyasının diğer yazılı ve görsel organları doğal olarak “Amiral gemisini” takip ediyorlar.
Bu demektir ki Abdullah Gül, Atlantik ötesinden aldığı ilham üzerine başlattığı “açılım”da yalnız değildir.

İKİ YOL
Tarihi bir yol ayrımında bulunuyoruz. Bugün esas olarak iki programın varlığından bahsedebiliriz. Önümüzdeki dönemde gelişmelere göre bu programlardan biri uygulanacaktır.
Birinci Program ABD’nin programıdır. Avrupa Birliği de bu programı desteklemektedir. Kısacası bu program; “Türkiye’nin etnik farklılıklar temelinde yeniden yapılandırılması”nı öngörmektedir.
İkinci Program, Türkiye’nin yeniden Kemalist Devrim yoluna girmesini savunanların programıdır. Özetle bu program, antiemperyalizm temelinde Kürt yurttaşların bütün demokratik haklarının özgürce kullanıldığı, baskı ve zorla asimilasyonun olmadığı koşullarda Türkiye’de yaşayan bütün yurttaşların tek bir millet olmaya doğru evrilmelerini öngörmektedir.

HAYAT ÖPÜCÜĞÜ
Genel olarak emperyalizm, özel olarak da günümüzde Amerikan emperyalizmi ezilen dünyadaki bütün farklılıkları derinleştirmek, bütün bu farklılıkları çatışma nedeni haline getirmek için çalışır. Buna, emperyalizmin “böl ve yönet” politikası denir.
Onun için ABD’nin ve AB’nin, Türkiye’nin etnik temelde yeniden yapılandırılmasını istemeleri ve bu yönde faaliyette bulunmaları normaldir.
Ama Amerika’nın bu konuda şimdi özellikle yoğunlaşmasının başka bir nedeni daha vardır. Irak’ta çıkmaza giren ve çekilme kararı alan ABD, bu ülkenin kuzeyinde kurduğu Kukla Devleti güvenceye almak istemektedir.
Türkiye’nin himayesinde Kukla Kürdistan… Amerika açısından bu otuz yıllık planın sonuçlandırılması, Irak yenilgisinden sonra artık bir hayat memat sorunu olmuştur. Etnik temelde yapılandırılmış Türkiye, Kuzey Irak’a daha farklı gözle bakacaktır. Musul Kerkük oltasını yutmak o zaman daha kolay mümkün olacaktır.
Musul Kerkük üzerinden Irak bataklığına çekilmiş olan bir Türkiye, Amerika için bir hayat öpücüğüdür. Böylece Irak’ın kuzeyine çekilecek olan ABD Ordusu’na, Araplardan gelecek tehdide karşı Türk Ordusu kalkan görevi üstlenebilecektir.
Öte yandan üniter yapısını yitirmiş, yabancıların inisiyatifiyle iki ayrı millet olma yoluna girmiş Türkiye, dış müdahaleler karşısında tarihinde olmadık ölçüde zaaf içine düşürülmüş olacaktır.
Böyle bir Türkiye, ülkesindeki etnik toplulukların himayesini Batılı devletlere devreden 19. yüzyıl Osmanlı Devletine benzeyecektir.

MUHATAP ALINMA
DTP yöneticileri zaman zaman görüşlerini açıklıyorlar ve “sorunun çözümü” için çeşitli önerilerde bulunuyorlar. Öcalan da 15 Ağustos’ta bir program açıklayacak.
Ama bütün bu açıklanmış ve açıklanacak olan programlar içinde PKK’nın önem verdiği tek bir madde olduğunu söyleyebiliriz:
O tek madde; herhangi bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından muhatap alınmaktır.
En basit biçimde ve hatta dolaylı bir şekilde de olsa PKK’nın muhatap alınmasıyla en kritik adım atılmış olacaktır. Hürriyet gazetesinin malum manşetinden sonra, DTP Meclis Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş’ın, “Bakanlık izin verse, Ertuğrul Özkök İmralı’ya gitse, Türkiye rahatlar” demesinin nedeni de budur.
PKK, muhatap alınmaya neden bu kadar önem vermektedir? Çünkü o zaman PKK’nın Kürtlerin temsilcisi olduğu devlet tarafından resmen kabul edilmiş olacaktır. Ve böyle bir adım, Türkiye’nin kendi kuruluş felsefesini terk etmesidir.
İlk adımın atılması, kaçınılmaz olarak ardından diğer adımları da getirecektir.

TEMEL SAFLAŞMA
Türkiye hangi yolu izleyecek?
Amerika kazanırsa Türkiye birinci yola, kaybederse ikinci yola girecek.
Amerika’nın kazanacağını mı yoksa kaybedeceğini mi belirleyecek olan mücadele ise devam etmekte olan Ergenekon Operasyonudur.
Türkiye’nin Kürt sorununun çözümünde birinci yola girmesini isteyen bütün kuvvetlerin Ergenekon Operasyonunda da yan yana durmaları bu gerçeğin ifadesidir.
Amerika, Avrupa Birliği, AKP, Fethullah ve PKK; Ergenekon operasyonunda kol koladırlar. Hepsi de, bu tertip başarıya ulaşırsa Kürt sorununda istedikleri düzenlemenin yapılmasının önünde hiçbir engel kalmayacağını bilmektedirler.
Onun içindir ki bir yandan Kürt sorununda “tarihi açılım” propagandası hızlanırken ve bu yönde adımlar atılırken, öte yandan Türkiye’nin ulusal güçlerine yönelik Ergenekon tertibi doludizgin devam etmektedir.