PKK’ya
bağlı
Ateşin
Çocukları
isimli
grup
son
bir
haftada
ülkemizde
çıkan
seri
orman
yangınlarını
üstlendi.
Geçen
yıl
çıkanları
da
üstlenmişlerdi.
Bunu
bir
mücadele
yöntemi
olarak
benimsediklerini
Kandil’deki
savaş
ağaları
da
ilân
etmişti
zaten.
Okuduğunuz
yazıyı
hazırladığımızda
son
durum
şöyleydi:
Son
altı
günde
35
ilde
toplam
137
yangın
çıkmış,
130’u
kontrol
altına
alınmış
ya
da
söndürülmüştü.
Bu
kadar
yaygın
bir
alanda
aynı
dönemde
yangınların
çıkmasını
zaten
terör
dışında
bir
etkenle
açıklamak
mümkün
değil.
Ülkemizde
her
yaz
gerçekleşen
olağan
orman
yangınlarının
dışında
bir
durumla
karşı
karşıya
olduğumuz
kesin.
PKK’YI
GÖRMEMEK
Buna
rağmen
baştan
itibaren
Türkiye’nin
sözde
aydın
takımı
meseleyi
PKK’dan
uzaklaştırmaya
çalıştılar.
Ortada
yüzün
üzerinde
orman
yangını
çıkarmış,
daha
da
çıkaracağını
ilan
etmiş
bir
terör
örgütü
var
ama
bizim
sözde
aydınlarımız
millî
dayanışma
gösterecekleri
yerde
bir
kibrit
de
onlar
yakma
derdinde.
Hâlâ
artık
baygınlık
veren
“otel
yapmak
için
yaktılar”
edebiyatı
hâkim.
PKK
“biz
yaktık”
diyor,
bizimkiler
“hayır
siz
yakmamışsınızdır”
diye
karşılık
veriyor.
Hayır,
bu
tıbbi
bir
rahatsızlık
değil.
Bir
siyasi
aklın
ürünü.
PKK’nın
yaktığı
ormanlar
ülkemiz
muhalefeti
için
ciddi
bir
yıkıcı
propaganda
alanı
sağlıyor.
Yani
terör
örgütü
yakıyor,
diğerleri
de
propagandasını
yapıyor.
Karşınızda
Biden
çetesinin
kusursuz
ittifakı.
Türkiye’yi
PKK’nın
kibritiyle
erken
seçime
götürme
ittifakı.
Terör
örgütü
neden
orman
yakar?
Neden
canlı
bomba
ile
kalabalıkların
arasına
dalıyorsa
bunun
amacı
da
farklı
değil:
Yıldırmak,
korkutmak,
panik
yaratmak,
halkta
yılgınlığa
yol
açarak
terörle
mücadeleye
desteği
azaltmak…
Medyamızın
haber
anlayışı,
tartışma
programlarındaki
sığlık
ve
sosyal
medya
dilimiz
de
maalesef
terör
örgütünün
bu
amacına
uygun.
Öldük,
bittik,
mahvolduk,
nefessiz
kaldık,
çaresiziz,
dünya
bize
yardım
etsin.
Bu
bir
tek
bizim
ülkemizde
böyle.
Fransa’da
bir
terör
saldırısı
olunca
bütün
ülke
kenetleniyor.
Bizde
ise
Biden
ittifakı
terör
örgütünün
amacı
doğrultusunda
bin
bir
türlü
yalanla
korkuyu
yayıyor.
ABD’NİN
YENİ
MÜDAHALE
PLANI:
HELP
TURKEY
Şüphesiz
terör
örgütü
bu
eylemleri
kendi
aklıyla
gerçekleştiriyor
değil.
PKK’ya
silahı
ve
parayı
veren
ABD,
belli
ki
Türkiye’ye
karşı
yeni
bir
savaş
yöntemi
bulmuş.
Peşi
sıra
çıkarılan
yangınlarla
ülkemizin
önemli
döviz
kaynaklarından
turizm
hedef
alındığı
gibi,
ülkede
bir
iç
karışıklık
çıkmasının,
devlet
ile
vatandaş
arasında
güvensizlik
yaratılmasının
amaçlandığı
anlaşılıyor.
Bu
anlamıyla
15
Temmuz
ile
orman
yangınları
arasında
bir
fark
yok.
İkisi
de
ülkemize
bir
dış
müdahale
anlamına
geliyor.
Yurtdışında
örgütlenip
yüz
binlerce
“bot”
hesapla
ülkemizde
dolaşıma
sokulan
ve
çeşitli
ünlü
isimler
üzerinden
yükseltilen
“Global
Call,
Help
Turkey”
çağrılarını
da
bu
müdahale
amacının
bir
parçası
olarak
okumak
gerekir.
“Dünyaya”
bize
uçak
gönderin
çağrısı
yapılıyor.
60’ın
üzerinde
yangın
olduğu
ve
ülkemizin
söndüremediği, “hepimizin
bir
dünyası”
olduğu
vurgulanarak
yardım
isteniyor.
Buna
göre
Türkiye
sadece
Türklerin
değil,
“hepimizin”.
Tipik
vatansız,
küreselleşmeci
söylem.
İlginç
olan
yeni
açılmış
yüz
binlerce
bot
hesapla
ve
kopyala
yapıştır
mesajlarla
Türkiye’ye
yardım
çağrısı
yapılırken
ülkemizde
sadece
7
aktif
yangın
vardı.
Türkiye
zaten
devlet
olarak
çeşitli
ülkelerden
yardım
istedi
ve
aldı.
Zaten
bu
işleri
devlet
yapar.
Mesela
Temmuz
boyunca
Rusya,
Yunanistan,
İtalya,
GKRY,
İspanya,
Fransa
gibi
ülkelerde
bazısı
bizden
daha
büyük
yangınlar
çıktı.
Ama
bu
ülkelerin
vatandaşlarından
“küresel
çağrı”
görmedik.
“Küresel
çağrı”
bir
devletsizlik
alametidir.
Yarın
yapılacak
“Türkiye’de
demokrasi
yok,
otoriter
yönetim
var, Türkiye’ye
yardım
(müdahale)
edin”
çağrılarının
prototipidir.
Dünyadaki
Amerikancı
ve
ayrılıkçı
turuncu
hareketlerin
ortak
dilidir.
Hep
böyle
başlamıştır.
Küresel
çağrıları
da
kurgulanmış
“Türkiye’ye
yardım
edin”
sinsiliklerini
de
reddediyoruz.
Bu
olayı
salt
bir
“orman
yangını”
olarak
görmüyoruz.
ABD
destekli
“terör
saldırısı”
olarak
görüyoruz.
PKK
terörünü
destekleyen
Batı’dan
PKK
yangınını
söndürmesini
beklemeyi
en
hafif
ifadeyle
safdillik
olarak
görüyoruz.
OGM’Yİ
GÜÇLENDİRMEK
ZORUNDAYIZ
Bu
boyuttaki
yangınlarla
etkin
mücadelede
hazırlıksız
olduğumuz
ortaya
çıktı.
Bu
işin
ancak
ve
ancak
kamucu
bir
anlayışla
çözülebileceği
de
ortaya
çıktı.
Çok
köklü
bir
kurumumuz
olan
Orman
Genel
Müdürlüğümüzü
teçhizatlandırmak,
dışarıdan
kiralanacak
uçak,
helikopter
gibi
araçlara
bel
bağlamayacak
duruma
getirmek
öncelikli
hedefimiz
olmalı.
Türkiye
hem
orman
yangınlarına
müsait
bir
iklime
sahip
hem
de
terör
örgütlerinin
hedefi.
O
halde
bu
işi
ciddiye
almak
zorundayız.
Araçsa
araç,
kadroysa
kadro.
Ve
elbette
PKK’nın
üzerine
daha
da
kararlılıkla
gidilmeli.
Sadece
devletimizin
birliği
için
değil,
dalın,
yaprağın,
börtü
böceğin,
ayının,
arının
ve
bütün
hayvanatın
hayatı
için
de
PKK
ezilmeli,
yok
edilmeli…

