Şule Perinçek: Ne yaparsam oyunu bozarım!

Tolga Akalın aktarmış: “CNN de katılımcının biri 'laik hicret' diye bir kavram kullandı. Kısaca, güvenlik zaafiyeti gerekçesi ile memleketi terk etme haliymiş.”


Daha önce yazmıştım ya, İstanbul'un entel danteliyle ünlü semti Cihangir'de ev fiyatları ve kiraları düşmüş diye... İşte buraların sözde “laikleri”, olayı bir bardak rakıda balık olmak olarak görenler, hemen gemiyi terk edip “hicret” ediyorlar.


Aman ne yapayım etsinler. Onlar için üzülecek değilim ya...


Gitsinler viskide balık olsunlar.


Ama esas bizi ilgilendiren bu ortamın yaratılması.


CHP sözcüsü Selin Sayek Böke: “Milyonlarca kişi yaşam biçiminden dolayı kendini tehlikede hissediyor!” dedi.


Sinan Meydan da şöyle yazmıştı:


“Anayasa Mahkemesi tarafından 'Laiklik karşıtı eylemlerin odağı' olduğu kabul edilmiş bir parti, dinci terörle neden ve nasıl mücadele edecek?”


“Terörü yapan kim” sorusuna verilen yanıt bu olunca, okun ucu nereyi gösteriyor?


Türkiye yönetilemiyor.


Ekonomik bakımdan da zaten nefesi tükeniyor.


Bunun sonucu nereye varacak?


Söyleyeyim:


Yaralı, sakat, hasta Türkiye!


Ver gitsin, sat gitsin...


ABD emperyalistleri ellerini oğuşturuyor.


Bana yar olmayacaksa, başkasına da olmasın...


Yüzüne kezzap atayım...


Vur vur inlesin. Zaten darbelerle uygun iklim uzun zamandır hazırlandı. Üretme ki kırmızı şapkalı kızın anneannesi gibi kolayca yutayım seni.


Hemen her hafta bağrında bombalar patlıyor. Neredeyse imzalı. İlk önce adresler gösteriliyor. Birkaç hafta dolduruş. Yapmacık Noel Baba öyküleri. Karlov'dan önce Halep de Halep...


Sonra hemen tweet otobüsüne bindiriyor. “Hah! Zaten diyorlardı, tamam onlar yapmıştır.”


Hedef budur.


AKP iktidarından kurtulursak tamamdır.


Bu kadar düğmeci bir toplum olmayı hiç yakıştıramıyorum. Ama o tepeden baktıkları “millet” daha sağ duyulu. Çünkü onun “vatan” diye derdi var. Bugün güçlü iktidar ister.


MHP?? CHP??


Onlar da istiyor mu? Ah keşke! Ah keşke birlikte Milli Seferberlik, birlikte iktidar, birlikte Milli Hükümet isteseler... zaten o zaman terörün gerçek kaynağını ve çözümü görürler.


Birileri görüyor. Bu milli birleşmeye karşı olanlar. Onların da çözümü var. Darbe Başbakanı Nihat Erim'in Nixon'la sarmaş dolaş fotoğrafı boşboşuna ABD'nin resmi sitesine konmuyor.


“Olacaksa bu olur... haa!”


AKP'ye bakarsak, bir yanıyla, “ne olursa olsun iktidarda kalmalıyım...”


Birleştirmeye odaklanmalı.


Bazen düşünüyorum da sanki bir gizli el var. Parti başkanlarının önüne kopya kağıdı uzatıveriyor. Türkiye'nin hassasiyetlerini çok iyi bilir gibi. Nazlı Ilıcak için bile “burada!” dedirtiyor. Ya da Türkiye'nin en öncelikli sorunu olarak Cumhurbaşkanlığı sistemiyle oynaş istiyor. O mindere çekiyor. Kim bu aklı veriyor acaba? Bir baksalar görecekler.


Kendi ayaklarına neden dolansınlar...


“Kürtlerin de temsil edildiği” bir hükümet... “Daha uzlaşmacı dış politika”... olsa terör biter mi?


Kim bugün kavga ediyor?


Eskiden şöyleydi... azaldı biraz: “Şimdi samimi mi acaba... mutlaka vaz geçer yarı yolda.”


Dönsün mü istiyorsun, arkadaş? Ben istemiyorum daha ilerlesin istiyorum. Daha çok, daha sağlam dursun istiyorum.


Bir de şu var.


“Milli” deyin bakalım; hani çocukken oynardık ya “aklına ilk gelen ne, çağrışım yapan ne?”


Hiç tartışmasız Vatan Partisi. Sigortası. Olmazsa olmazı.


AKP, CHP ve MHP kendi gelecekleri ve vatan savunması açısından şuna net yanıt vermeleri gerek.


“Ben ne yaparsam oyunu bozarım.” Biz bozsun istiyoruz.


Onun için Vatan Partisi doğru yanıt veriyor.



SÖYLESİN KENDİ CIA'SINA

ABD'li basketbolcu, Aaron Lee Jackson İstanbul'da yapılması planlanan Final Four'un yerinin değiştirilmesi için kampanya başlattı. Şöyle diyor: “Final Four'a katılacaklar İstanbul sokaklarında sevdikleri için daha endişeli olacaklar...”


ABD'de akşam hava karardıktan sonra sokakta dolaşmak daha mı güvenli sanki?


Eğer ille çıkacaksanız ne önerirler biliyor musunuz?


“Yanında mutlaka para bulundur. Eğer önüne biri çıkar da para isterse ve yok dersen canından olursun...”


Al paramı ver canımı...


Hastalıklı birçok gencin çoluk çocuk demeden kitle katliamı uygulamalarına hiç girmiyorum.


Bizde âdet ya, çözüm bulacağız mutlaka.


Kesin ve etkili.


ABD'li vatandaş gitsin kendi CIA'sına desin ki, “biz oradayken, İstanbul'da bir şey patlatmayın.”



TÜRKİYE AVRUPA'DA LİDER!

Nerede? Nerede?


Yine bir AKP atışı mı demeyin.


Bu kez gerçek.


Cepte birinciyiz.


Amma da kötü kalplisiniz. Hemen nerelere götürüyorsunuz işi.


Cep telefonu demek istedim.


Türkiye yılın üçüncü çeyreğinde aylık 436 dakika mobil kullanım süresiyle, ortalama 257 dakika telefon görüşmesinin yapıldığı Avrupa’da birinci olmuş.


3G abone sayısı Mart sonu itibariyle yaklaşık 66 milyonmuş. 4.5G’nin hayatımıza girince 23,5 milyona düşmüş. Elbette bu arada 4.5G kullanıcı sayısı 45,7 milyona fırlamış.


Gazeteciler herhalde bu konuda geri kalacak halleri yok:


Ajans Press'in cep telefonu kullanıcılarıyla ilgili yaptığı medya araştırmasına göre cep telefonları içinde bulunduğumuz yıl içerisinde 11 bin 62 habere konu olmuş.


Yat, kalk adam başı, adım başı telefon da telefon...

Alexandrov Kızıl Ordu Müzik ve Dans Topluluğu'na son veda. Ağzı olan siyasetçi oluyor şu dünyada. Ama sanatçı? Hele böylesi! Yetişmek, yetiştirmek... Fotoğrafa bakamıyor insan.
Alexandrov Kızıl Ordu Müzik ve Dans Topluluğu'na son veda. Ağzı olan siyasetçi oluyor şu dünyada. Ama sanatçı? Hele böylesi! Yetişmek, yetiştirmek... Fotoğrafa bakamıyor insan.