Şule Perinçek: Güzel günler göreceğiz

Türk milleti mücadelecidir, bağımsızlıkçıdır, kurucudur... hele de gençleri hele de kadınları... mutlaka yollarından çevirmek gerekir.

Küresel salgın sürecinden sonra seyahat yasaklarının kalkmasıyla birlikte TGB il örgütleri gündem buluşmalarıyla bir araya gelmiş.

 

Sağlık Bakanlığı’nın uyarıları doğrultusunda önlemler alan TGB’liler, İstanbul, Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Konya, Sakarya, Aydın, Zonguldak, Eskişehir, Karabük ve Burdur’da buluşmuşlar hem özlem gidermişler, yeni katılan üyelerle tanışmışlar hem de süreci değerlendirmişler, yaz dönemine ilişkin siyasetlerini konuşmuşlar. TGB Genel Sekreteri Okan Özkan haberde diyor ki “Her zaman ve her yerde vatan mevzisinde görevlere hazırız!”

 

Ben de altına not düşmüşüm.

 

“Uykum kaçınca bu tür haberleri okuyorum. İçim rahatlıyor. Gidip uyuyorum. Türkiye'nin geleceği güvenli ellerde.”

 

Ama belli ki Türkiye'nin bu anlayış ve sorumlulukta gençleri olduğu için birilerinin uykuları kaçıyor.

 

Her fırsatta oradan buradan siyasi ve kültürel saldırıya geçiyor. Gençliği bu “mevziiden” koparmaya, dağıtmaya çalışıyor. Özgürlük istiyorsan bak ben sana neler, neler sunuyorum, gel terörist ol; gel bölücü ol; yobaz ol; cinselliği pazara düşür; gel eşcinsel ol, 58-108 cinsiyetten(!) birini seç, hatta bebeyken bile bunu yapabilirsin özgürlüğün tavan yapar; burnuna, diline, beynine halka tak; herkesin saçı sarı-siyahken sen tabuları kır saçını mora-turuncuya boya; şu müziği dinle, dumanlı dumanlı barlara takıl; maddelerin bağımlısı ol ama özgürlüğünü dibine kadar yaşa... milletmiş, vatanmış, Sakarya'ymış... boooş ver... Bardağın dibi, yetmedi şişenin dibi... daha ne...?? Sırada şırınga var, intihar var... daha küçüklere bilgisayar oyun tuzakları, az serpilip büyüyünce toplum projeli film dizileri...

 

 

VATANSEVER MEVZİ


Türk milleti mücadelecidir, bağımsızlıkçıdır, kurucudur... hele de gençleri hele de kadınları... mutlaka yollarından çevirmek gerekir.

 

Ya bölücülüğün, yobazlığın, haksızlıkların, şiddetin kökünü kazımayı başarırlarsa...

 

Eli en modern silah ve şimdi de ekonomik güçle donanmış kara gücüm işsiz mi kalsın!

 

Üstün yetkilerle donanmış kadın zabıta gücüm hedef şaşırmada işlevsiz mi kalsın!

 

Yolu düzlemişken, bu nedir? Vatan Partisi'nin öncü kadınları ve gençleri, Türkiye'nin geleneksel vatansever mevzideki kitle örgütleri... Bas düğmeye bir an önce uygun zamanda, patlat cepteki dinamitleri, okları yaylardan çıkar dağıt ortalığı. Tozu dumana kat, kim, nerede, ne için bilmesin... doğru çamura, yanlış şekere bulansın.

 

Benim güzel Türkiyemin, doğrudur, 150 yıldır bir kulağına yalan masallar anlatılıyor. Altına imzamızı atıyoruz. Bir kulağı ise gerçeklerde. Namık Kemallerde, Ziya Gökalplerde, Atatürklerde...

 

Ben bu çizgide buluşan, çoğalan gençlerimiz var diye rahat uyuyorum deyince bir başkası da bana kızmış şöyle eleştiriyor:

 

“Siyasal İslamcı ve faşistlerin elinden siz mi kurtaracaksınız Türkiye'yi? Bir de bunlara destek veriyorsunuz. Ne için? Yok, Tayyib FETÖ ile mücadele ediyormuş.... FETÖ'den daha beterleri iktidarda. Laik Cumhuriyet yıkılıyor Şule Hanım.”

 

Biz de yanıt verdik. Kısa yazmak zorunda olduğumuz için, özet. Ama meramımız anlaşılıyor; dokunmuyorum.

 

“Bizim tek bir rotamız var. Emperyalizme karşı; Cumhuriyet Devrimlerinden yana. Bu ne demek? Kim FETÖ ve HDPKK ile ittifaktan yanaysa karşıyız. Kim Cumhuriyetimize dokunursa ellerini kırarız.

 

“Bu ne demek?

 

“Nesnel olmak demek. Babamın kızı-oğlu olsun olmasın aynı terazide tartmak demek.

 

“Atamızdan böyle gördük, böyle öğrendik.”

 

 

BİR SİZ, BİR DE BEN


Bu kez bir başka yönden eleştiri geldi:

 

“Millete siyasal İslamcı, faşist diyen bölücü ve karanlık fikirli birine kızacağınıza; kendinizi anlatmaya çalışmanız ve parti propagandası yapmanız biraz yanlış olmuş Şule Hanım... keşke millete sahip çıksaydınız. Bence bir artı olurdu size. Yine de gününüz güzel olsun.”

 

Bizim yanıtımız:

 

“Milletime sahip çıktığım için bu ülkede siyaset yapıyorum. Onun için de kimseyi elimin tersiyle itmem. Yoksa bir siz kalırsınız, bir de ben. Yalnızca Parti için yapsam da, çoğalmanın yolları çok. Ama millete yaramaz! Güzel günleri hep birlikte göreceğiz.”

 

Güzel günleri göreceğiz diyorum. Ama şu da bir gerçek değil mi?

 

O günlere ulaşmak zor.

 

Bir engeli geçiyorsunuz.

 

Başkası.

 

Hem siyasi hem kültürel saldırı dedik. Ne yapacağız buna teslim mi olacağız. Kalan sağlar benim mi diyeceğiz.

Değiştireceğiz. Değişeceğiz. Devrimcilik zor zanaattir. Armut gibi pişmiyor, armut gibi tam dibine düşmüyor. Emek ister. Hedefe ulaşma azim ve iradesi ister. Yolda ayağı tökezleyeni geride mi bırakacağız. Tutacağız elinden. Ayağa kalkmasına yardım edeceğiz. Yürüteceğiz. Koşturacağız.

 

Koşmamıza engel olmasın, uygun adım, daha hızlı daha hızlı koşsun diye. Cinsiyetine; saçının, gözünün rengine, etnik-mezhepsel kökenine mi bakmalıyım??

 

Üzerinde tepinip nefessiz mi bırakmalıyım?

 

Neden öteki değil de, bu?

 

Uzattık elimizi.

 

İtti.

 

Karşı sahile kendini attı. Ateşe başladı.

 

Akıntı şiddetli.

 

O güzel günlerin türküsünü çığırmak, şiirini okumak kolaydır.

 

Ulaşmak zordur.

 

Yola devam.

 

Vatanımızın güzel günleri mevzisindeyiz.

 

Güvenliyiz.

 

Güvendeyiz.

 

 

ZOR OLAN YAPTIKLARINI BİLMEKTİR

“Gramerde mühim tadilat yapılacak” başlıklı bir haber. (Hamit Oral, gazete küpürlerini sosyal medyada paylaşmış) 1928 Harf Devrimi'nden sonra dilde de sadeleştirme ve millileştirme geliyor. Bu hem halkın okur-yazarlığını artırmak, onu Cumhuriyeti ve hakları konusunda bilgilendirmek hem milletin gelişmesinin her alanda önünü açmak açısından müthiş bir gelişme. Aydın ve halk arasındaki ayrımdan tutun dışa bağımlılığa kadar her bakımdan tayin edici. Devrim hükümetleri Türkçemiz konusunda çok duyarlı. Millet olmanın önemli bir unsuru dilimiz. Bugün de öyle değil mi?

 

İzindeyiz demek kolay. Gerçekten izlemek gerekir!

 

Şu “de/da” ayrımını hâlâ belleyemediğimiz anlaşılıyor oysa o zaman bile ne güzel anlatmışlar:

 

“Rabıta edatı olan “ki” ve “dahi” manasında olan “de, da” müstakil kelime olarak ayrı yazılır”.

 

Bu kadar basit!

 

Ama en çok yapılan yanlış!

 

 

TARİHTEN: TÜRKİYE, BÜTÜN DOĞU'YA YÖNELİK HÜCUMLARA SET ÇEKİYOR


1920'lerin başındayız. Yol haritası baştan çiziliyor. Milli devrimi gerçekleştirebilmek için de, ayakta tutup yaşatabilmek için de emperyalizmle çatışmak zorundaydınız. Bu ateş sadece Türkiye'yi değil, bütün Mazlumlar Dünyası'nı içine alıyordu.

 

Atatürk, bu konudaki fikirlerini şöyle dile getiriyor:

 

"İstila fikriyle açılmış olan Cihan Harbi'nin galipleri" barış şartlarıyla "ana topraklarımızı, bağımsızlık ve hürriyetimizi" elimizden almaya ve milletimizi esir derekesine indirmeye kalkıştılar. Rumeli'de ve Anadolu'da bizim yaptığımız bu gaddarca tecavüze bir tepkidir ve nefsimizi müdafaadır. Milli sınırlarımız içinde hür ve bağımsız yaşamak istiyorduk. Bu meşru emelimizi elde etmek için uğraşıyorduk. Bu kutsal mücadelede milletimiz, İslam'ın kurtuluşuna, dünya mazlumlarının refahının artmasına hizmet etmekle iftihar etmektedir. (14 Ekim 1921, ATABE, c.12, s.36)

 

Haritadan çok güzel görüldüğü gibi Anadolu bütün Asya'nın, bütün Mazlumlar Dünyası'nın Zulüm Dünyası'na doğru ileriye sürdüğü bir durumda bulunmaktadır. O nedenle Anadolu bütün zulümlere, hücumlara, saldırılara maruz bulunuyor. Anadolu yıkılmak, çiğnenmek, parçalanmak isteniliyor. Ancak bu hücumlar Anadolu'yla sınırlı ve kısıtlı değildir. Genel hedefi bütün Doğu'dur. Anadolu bu müdafaasıyla yalnız kendi hayatına ait vazifeyi yapmıyor, bütün Doğu'ya yönelik hücumlara bir set çekiyor. (18 Ekim 1921, age, s.50)

 

"Türkiye'nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı, belki daha kısa daha az kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye azim ve mühim bir gayret sarf ediyor. Çünkü müdafaa ettiği dava, bütün mazlum milletlerin, bütün Doğu'nun davasıdır. (age, c.13, s.136)

 

(“Doğu Arap Dünyası ve Anadolu; Dünü, Bugünü ve Yarını” Uluslararası Sempozyumu, 27-28 Şubat 2008, Dimask (Şam) Üniversitesi Edebiyat ve Beşeri İlimler Fakültesi Tarih Bölümü, Şam, Suriye'de verdiğimiz 'Atatürk ve Adap Dünyası' başlıklı tebliğden alıntıdır.)