Soner Polat: Türkiye lider ve güçlü bir ülkedir

"Ne Türkiye ne de Türk milleti sınırlarının hemen ötesinde bir terör devletçiği ile yaşamak ve onun saldırılarına maruz kalmak zilletine katlanamaz!"

ABD, 1991 yılından bu yana ikinci İsrail olarak nitelenebilecek bağımsız bir Kürt devleti kurmak için bazen açık bazen de örtülü siyasetler izledi. Zaman zaman ciddi yenilgilere uğrasa da, inişli çıkışlı bir seyir izleyen bu temel siyasetinden hiç vazgeçmedi! PKK ve IŞİD (DEAŞ) gibi terör örgütlerini bu temel siyasetine hizmet etmesi için kurdu. ABD içinden bu politikalara ciddi itirazlar yükseldiyse de güçlü İsrail lobisi ve küresel elit, her defasında muhaliflerin sesini kesti.

DÖRT DEVLETİ BÖLECEK SİNSİ PROJE!

ABD ve İsrail ikilisi yanlarına uydu devletleri de alarak bağımsız Kürdistan için ellerindeki bütün kozlarını sonuna kadar kullandı. Çünkü böyle bir sonuca ulaştıklarında bölgedeki dört devlet kesin olarak bölünecekti. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin zayıflaması ile sonuçlanacak bu süreç İsrail’in bölgesel, ABD’nin ise hem bölgesel hem küresel düzeydeki çıkarlarına mükemmel düzeyde hizmet edecekti. Bu kapsamda 1991 yılından bu yana süregelen süreçte çeşitli çatışmalar yaşandı. Ancak ilk ciddi muharebe Irak’ta gerçekleşti.

IRAK’TA KARARLI DURUŞ...

ABD’nin örtülü, İsrail’in açık desteği ile Barzani Kuzey Irak’ta ikinci İsrail için bağımsızlık referandumu yaptı. Bu kadar öyleydi ki Kuzey Irak’taki seçim mitinglerinde ABD ve İsrail bayrakları birlikte dalgalanıyordu. Ayrıca öylesine sinsi bir plan yapılmıştı ki Barzani, Kuzey Irak sınırları dışındaki, Kerkük dâhil önemli bölgeleri de kendi sınırları içinde görüyordu. Eğer bu ihanete seyirci kalınsaydı, sadece Irak değil, Türkiye, İran ve Suriye gün yüzü göremezdi. İsrail, ülke olarak adeta karada yürüyerek, Kürt bölgesini çevreleyen dört ülkeye komşu olacaktı. Bu gelişmenin kaçınılmaz olarak hayati düzeyde bölgesel ve küresel yansımaları olacaktı.

Tehlikeyi doğru algılayan Türkiye, İran ve Irak güçlü bir ittifak kurdu. Türkiye, uzun yıllar baştacı ettiği Barzani’yi bir kalemde silip attı. Irak güvenlik güçleri geniş çaplı bir harekât başlattı. Peşmerge ve PKK savaşmadan Kuzey Irak’ın anayasal sınırlarına çekilmek zorunda kaldı. ABD, Irak harekâtının (2003) hemen sonrasında Suriye’nin kuzeyi ile tampon teşkil eden Türkmen coğrafyasını, terör örgütlerini de kullanarak dağıttı. Aynı zamanda Suriye’nin kuzeyinde tasarladığı PYD bölgesini emniyete almak için Arap, Türkmen ve diğer etnik grupları zorla evlerinden, yurtlarından sürdü. Bu konu BM raporlarında da yer aldı. Hedef, iki bölgedeki Kürt bölgesini birleştirerek, Akdeniz’e uzatmaktı.

TÜRKİYE FARK YARATTI!

Ancak ABD’nin karşısına Türkiye çıktı. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekâtı ve Astana ortakları ile birlikte İdlib’deki girişimleri ile ABD’nin bu umutlarına son verdi. PYD bölgesine son kerte etkili bir hava harekâtı gerçekleştirdi. PYD, çok önemli terörist ve askeri malzeme kaybına uğradı. Hatta çuval çuval ABD dolarının yandığı ileri sürüldü. Türkiye’nin tek başına ABD’nin karşısına çıkması bütün dünyayı hayrete düşürdü. ABD ve İsrail, şunu çok iyi biliyordu: Türkiye ayakta kaldığı sürece, bölge planlarının uygulanması mümkün değildi. ABD ve İsrail, İran’ı öne çıkarsalar da bölgedeki en büyük tehdit olarak Türkiye’yi görüyor. PKK/PYD’ye ancak devletler düzeyinde verilebilecek muazzam silah, teçhizat ve cephane bunun en açık göstergesidir. Üstelik terör örgütüne verilen bu malzemeler CIA/PENTAGON’un örtülü operasyonları ile değil, açık açık Kongre ve Başkan Trump’ın onayı ile verildi. Diğer bir ifade ile ABD, Türkiye düşmanlığını devlet düzeyinde sürdürüyor. Son olarak ülkemizi tehdit etmek, terör örgütlerini korumak için tesis ettiği 12 kontrol istasyonu ile bu düşmanlığına operasyonel bir boyut kazandırdı.

TÜRKLER...

Türkler dünyadaki tüm uluslardan farklıdır. Ülkelerine sadakat duyguları ve bağımsızlık ruhu çok yüksektir. Soylu bir millettir. Vatana saldırı olduğunda hesap kitap yapmazlar. Düşmanın gücünü, kudretini düşünmezler bile! Kimsenin nasihatine kulak vermezler. Ellerine ne geçerse, onunla düşmanın karşısına çıkarlar. Birinci Dünya Savaşı sonrasında dev gibi uluslar beyaz bayrak çekerken, Türkler yedi düvelin karşısına korkusuzca dikildi. Türkiye ise imparatorluk geleneğinden gelen, ülkesinin bekasını her şeyin üstünde tutan güçlü bir devlettir. Düşman dişlerini gösterince, Türk milleti siyasi ayrım gözetmeksizin kenetlenir. Maddi, manevi neyi var neyi yok onunla Mehmetçik’in arkasında durur. Ne Türkiye ne de Türk milleti sınırlarının hemen ötesinde bir terör devletçiği ile yaşamak ve onun saldırılarına maruz kalmak zilletine katlanamaz! Türkiye ve Türk milleti önünde sonunda mutlaka kazanacaktır. Yaşayarak göreceğiz...