Soner Polat: Şenol Güneş, Aykut Kocaman ve Beşiktaş

"Beşiktaş, bu ülkede değerleri için yaşayan kişi ve kurumların da var olduğunu göstererek yüreklere su serpmiştir"

Öncelikle koyu bir Galatasaray taraftarı olduğumu vurgulamak istiyorum. Ancak FETÖ’nün Fenerbahçe’yi hedef aldığı karanlık dönemde bu takımın şanlı mücadelesine büyük saygı duydum. Bu dönemde kaleme aldığım, “Bir Galatasaraylı gözüyle Fenerbahçe” adlı makalem bugüne dek en çok okunan yazım oldu. Hiçbir kulübün yanında ya da karşısında değilim. Bütünüyle gördüklerimi ve inandıklarımı kaleme döküyorum.

 

 

FUTBOLUN PARLAYAN YILDIZI

 

Şenol Güneş hiç kuşkusuz son yıllarda Türk futbolunun parlayan yıldızıdır. Siyasetçilerin uçuruma sürüklediği Türk futboluna en azından soluk aldırmıştır. Türkiye’de futbol genel olarak geriye giderken, Beşiktaş son yıllarda gözle görülür bir sıçrama yaparak tek başına Avrupa’da ülkemizi alnının akı ile temsil etmiştir. Talihsiz başlayan Bayern Münih maçını bir kenara koyarsak Beşiktaş, yenildiği müsabakalar da dâhil çıktığı her Avrupa maçında gururla ülkemizi temsil etmiştir. Her zaman başa baş, kıran kırana bir mücadele vermiştir. Şampiyonlar Ligi’nde grubunu yenilgisiz lider olarak tamamlayarak bir ilke imza atmıştır. Avrupa’da büyük bir saygınlık kazanmıştır. Bugün taraflı tarafsız büyük bir kesim Beşiktaş’ın Türkiye’nin en iyi takımı olduğunu kabul etmektedir. Bu sonucun alınmasında Beşiktaş yönetimi ve Şenol Güneş’in büyük bir pay sahibi olduğunu kabul etmeliyiz.

 

 

POLEMİKLERİN USTA OYUNCUSU

 

Aykut Kocaman dev bir bütçe ile kurulan Fenerbahçe takımının adı sanı duyulmayan Makedonya’nın Vardar ekibine elenmesini kulübeden seyretmiştir. Fenerbahçe’nin futbol olgunluğunu belirli bir seviyenin üzerine çıkaramamıştır. Sonuç alınmayan her müsabakadan sonra kendisi dışında suçlu aramıştır. Futboldan daha ziyade polemikleri ve atışmaları ile gündeme gelmiştir. Şenol Güneş’in yaralanması sonrasında verdiği demeç insani açıdan her türlü eleştiriye açıktır. Böylesine üzücü bir durum karşısında meslektaşının yanında durması gerekirken, fanatik bir taraftar gibi kan seviyesi ölçümü yapmaya kalkmıştır. Maç sonucunu bütün kutsal değerlerin üzerine koymuştur. Maalesef, bir spor adamı gibi değil adeta bir kulüp yöneticisi gibi davranmaktadır.


 

ÜLKEYE HİZMET CEZALANDIRILIR!

 

Eğer söz konusu futbol ise son dönemlerde bu alanda ülkenin en başarılı takımı Beşiktaş, en değerli teknik direktörü Şenol Güneş’tir. Ülke futbolunu sınırlarımız dışına onlar taşımış, bir anlamda Türkiye Futbol Federasyonu (TFF)’nun yükünü de üzerine almıştır. Burada da ülkemizdeki genel kural devreye girmiştir. Bu ülkeye hizmet cezasız kalmaz! Şenol Güneş’in hem kafası yarılmış hem de insafsız bir linç kampanyasına tabii tutulmuştur. Bazıları sert cisimlerle kafasını yaralamış, bazıları da iğneleyici sözlerle bu hassas insanın duygu dünyasında gönül yarası açmıştır.

 

Güneş’in Malatyaspor karşılaşması sonrasındaki sözleri son kerte anlamlıdır. Şenol Güneş bu basın toplantısında, muktedirlere, güçlülere boyun eğmeyen, onlara yanaşmayan, yılışmayan özgür ve bağımsız ruh zenginliği ile büyük bir takdir toplamıştır. Başarının bedelini Beşiktaş da ağır şekilde ödemiştir. Eğer siyasiler müdahale etmeseydi, olağan koşullarda bu maçı TFF Beşiktaş lehine 3-0 olarak tescil ederdi. Zaten konunun uzmanlarının neredeyse tamamı bu yönde karar alınacağına dair kesin kanaat belirtmiştir. Ancak Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarlarını karşısına almak istemeyen kurnaz siyaset, TFF’yi kullanarak orta yol arayışına girmiş, hak, hukuk ve adalet çöpe atılmıştır.

 

 

KENETLENMİŞ DEV CAMİA

 

Bu krizin yönetiminde Beşiktaş, sadece bir spor kulübü olmadığını, kenetlenmiş dev bir camia, ışıldayan bir Türk markası olduğunu herkese göstermiştir. En üst makamlardan gelen siyasi baskılara boyun eğmeyen Yönetim, Divan ve taraftarlar büyük bedeller ödemeyi göze alarak, ilkeli ve asil bir tavır sergilemiştir. Kimse kimseyi kandırmasın! Güneşin dağların arkasına gizlendiği bu karanlık dönemde böyle cesur bir kararı ancak mangal yürekli kartallar alabilirdi. Beşiktaş, bu ülkede değerleri için yaşayan kişi ve kurumların da var olduğunu göstererek yüreklere su serpmiştir.