Soner Polat: Değerli (!) yalnızlık yetmez!

"ABD ve Batı ülkelerinin Türkiye’nin Suriye politikalarına destek vereceğini düşünmek hiçbir koşulda gerçekçi değildir"

ABD, Suriye’nin kuzeyini tahkim ediyor. Ağır silahlar da dâhil binlerce TIR silah ve cephane PKK’ya devredildi. Yasa çıkararak vergi mükelleflerinin cebinden teröristleri maaşa bağladı. Suriye’nin yaklaşık yüzde 30’unu bütünüyle ABD denetliyor.

 

 

ABD’NİN ASKERİ FAALİYETLERİ

 

Bu alanda Suriye’nin enerji ve su kaynaklarının neredeyse tamamı yer alıyor. ABD’nin üslenme faaliyetleri bütün hızıyla devam ediyor. Haseke’de lojistik önemi çok büyük iki önemli hava üssü kurdu. Bu üsler PYD bölgesi ile Kuzey Irak arasında irtibat sağlıyor. Toplam 13 harekât üssü ile Türkiye karşı tertipleniyor. Münbiç’teki iki üs doğrudan Fırat Kalkanı bölgemizi tehdit ediyor. Türkiye’yi gözetlemek ve hava savunması için üç büyük radar istasyonu tesis edildi.

 

Ayrıca 14 taşınabilir radar ile hava gözetlemesini boşluk bırakmadan sürdürüyor. Bu girişimler ABD’nin bu bölgede “uçuşa yasak bölge” için hazırlık yaptığını gösteriyor. Çok dikkatli olmalıyız. Dostlarımızı da uyarmalıyız. ABD, Münbiç’te Türkiye’yi resmen oyalıyor. Pentagon sözcüsü Eric Pahon, Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e, “Münbiç’in içine Türk askerlerinin girmeyeceğini” söyledi. Nasıl bir anlaşma yapıldığını bilmiyoruz. ABD, “Suriye’de kalıcı olacağını” söyleyerek Türkiye’ye yönelik tehdidin boyutunu da sergiledi. Trump’ın, “Suriye’den çekileceğiz!” söylemi üst üste açıklamalarla gündemden düşürüldü.

 

 

TEHDİT VE ÖNCELİK BELİRLENEMEZSE...

 

Siyaset ve stratejide ustalık analitik bir inceleme ile öncelikleri belirlemektir. Tehdit değerlendirmesinde de aynı kural geçerlidir. Öncelikli tehdidi göremeyenler, sürecin sonunda ağır bir bedel öder. Kuzey Suriye’de, Fırat’ın doğusu ve Münbiç’te ABD, Türkiye’yi hedef alan askeri girişimlerini nakış işler gibi her geçen gün daha da mükemmel bir hale getiriyor. Bu koşullar içinde Türkiye için öncelikli ve en ciddi tehdit, ABD’nin bütün gücü ile desteklediği PKK’dır. Bu ahval ve şerait içinde ABD’yi İdlib bölgesine davet etmek siyaset ve stratejiden bihaber olmak anlamına gelir. Tarihin tanık olduğu en büyük çelişkilerden birisidir. İdlib’de ne olursa olsun, gelişmeler hiçbir koşulda Türkiye’yi bölecek bir mahiyet kazanmaz. ABD’nin terör koridorunu Akdeniz’e uzatma rüyasına son vermek için İdlib’in ABD karşıtı güçlerin denetiminde olması Türkiye’nin de yararınadır. Ama bütün olanlara rağmen ABD’nin peşinden koşmak, bu ülkeden medet ummak hayat ve gerçeklerden kopmak anlamına gelir.

 

 

PYD BÖLGESİ NİÇİN TEHLİKELİ?

 

PYD bölgesinde istenmeyen gelişmeler doğrudan Türkiye’nin bütünlüğünü hedef alır. Türkiye içinde büyük ölçüde beli kırılan terörü yeniden canlandırır. Bu bölge Türkiye için bir saldırı üssüne dönüşür. Jeopolitik olarak Türkiye’nin güney açılımını kapatır. Suriye’deki PKK varlığı, Kuzey Irak’taki bağımsız Kürdistan hayallerini de canlı tutar. ABD, Suriye ve Kuzey Irak arasındaki irtibatı sürdürmek için ciddi bir çaba içindedir. PKK’nın Sincar’da Kandil benzeri üslenmesi bir ABD projesidir. Bu nedenle Türkiye’nin, Habur’a seçenek olacak Ovaköy-Fişhabur sınır kapısı açmasını engellemek için her yola başvurmaktır. Çünkü bu kapı işletildiği takdirde, Kuzey Suriye ile Kuzey Irak Bölgesel Yönetim (IKBY) arasında ekonomik alt yapısı da olan tampon bir bölge oluşacaktır.

 

Bir ülkede birden fazla silahlı güç bulunması her türlü devlet teorisine aykırıdır. Çünkü devlet, önünde sonunda güç kullanma tekelidir. Bu nedenle yasal ordu dışında silahlı grupları destekleyenler, ne söylerse söylesinler o ülkenin siyasi birliğine karşı bir eylem içindedir. Attıkları adımlarda hesap kitap yoktur. Unutulmamalıdır ki Suriye’yi bölen süreçler Türkiye’nin de bölünmesini hedef almaktadır.

 

 

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

Türkiye değerli (!) yalnızlığa doğru hızla koşmaktadır. ABD ve Batı ülkelerinin Türkiye’nin Suriye politikalarına destek vereceğini düşünmek hiçbir koşulda gerçekçi değildir. Onlar sadece kendi amaçları için Türkiye’yi kullanmak ve tuzağa düşürmek ister. Hatırlanırsa, Türkiye’nin Suriye’deki ortak çözüm çabalarının hiçbirisine ABD olumlu cevap vermemişti. Rakka’da birlikte harekât yapmak için ABD’nin peşinde dolaştığımız günleri unutmayalım! ABD, sertçe kapıyı yüzümüze kapatmıştı. Suriye’deki gerçek dostlarınızı, akıl almaz siyaset ve makalelerle uzaklaştırırsanız, en büyük ve en ciddi tehdidi tek başınıza göğüslemek zorunda kalırsınız. Güle oynaya defedeceğiniz bir tehdit için tarih karşınıza ölüm-kalım savaşı çıkarır. Her kişi ve kurum içinde bulunduğumuz durumu daha gerçekçi olarak değerlendirmelidir. Son pişmanlık fayda etmez!