Soner Polat: Bir vekil, bir dava, bir tespit

"Gerçekte bunlar, kul köle oldukları Avrupa-Atlantik zihniyeti gibi sadece kendi çıkar alanlarında adalet arar"

Mahkeme’nin 28 Şubat davasında verdiği karar toplum vicdanında derin bir yara açtı. Bu karar ile hukukun siyasetin denetimine girdiği yönündeki iddialar ülke genelinde büyük bir zemin kazandı. Başbakan Yıldırım, “En ağır cezayı alacaklardır!” açıklaması ile bir anlamda sonucu önceden ilan etmişti. Öyle de oldu! Dünyanın her köşesinde FETÖ’cüler, Can Dündar gibi emperyalizme sığınan tipler ve her düzeydeki etki ajanı bayram yaptı.

 

 

MERAL AKŞENER’İ HATIRLADINIZ MI?

 

“Atatürk, Cumhuriyet, adalet, hukuk” denilince mangalda kül bırakmayan bir vekil hepimizi ters köşeye yatırdı. Aytun Çıray, CHP’den İyi Parti’ye transfer olmuştu. Bu sayın Vekilimiz ilginç ve dikkat çeken bir sosyal medya paylaşımı yaptı: “28 Şubat sürecini destekleyen FETÖ’cüler ve o gün masa altına saklanan bugünün sahte demokratları Meral Akşener’i hatırladınız mı?” En saygın uzmanlara göre Ceza Hukuku’nun hiçbir yerine sokulamayacak bu kararları alkışlamak her vekilin kendi takdirindedir. Buna hiçbir şey diyemeyiz. Ama hak hukuk adalet kavramlarını diline pelesenk edenler tutarlı olmak zorundadır.

 

 

FETÖ’NÜN BÜYÜK PROJESİ

 

Belli ki Vekil Çıray konuya pek hâkim değil! Ama en azından eskiden yazarı olduğu Sözcü’deki, Soner Yalçın imzalı mükemmel yazıyı okuyabilirdi. O zaman belki bu davanın FETÖ’nün hedefini bulan en büyük projelerinden biri olduğunu anlar, daha dengeli bir paylaşımda bulunurdu.

 

Şimdi aynı Vekilin, üçlü çetenin son Suriye saldırısı üzerine yaptığı açıklamadan kısa bir kesit alalım: “Şam rejiminin kimyasal silah kullandığına dair yeterli kanıt oluşmuşsa, elbette bunun karşılığı olmalıydı.” Peki, büyük hedefleri olduğunu iddia eden bir partinin bu konuda bir görüşü, değerlendirmesi, duruşu yok mu? “Kadıköy’den vapur kalktıysa, Beşiktaş’a ulaşmıştır” cümlesi ne kadar anlamlı ise, bu açıklama da o kadar anlamlıdır. Farz edelim ki yeterli kanıt var! Kral çıplak! Durum yorum içermeyecek kadar açık ve nettir.

 

 

TOPARLAYICI GÜÇ

 

Genkur. Bşk. Org. Akar ile Abdullah Gül’ün buluşma iddiası sonrasında CHP, 28 Şubat dramını yine diline doladı. “Bu görüşme 28 Şubat’tan daha vahimdir!” söylemi gazete sayfalarını süsledi. Hukuk yok sayılarak 80 yaşının üstündeki askerlere verilen müebbet hapis cezaları dolaylı olarak kutsandı. Güncel siyasi mülahazalar ile olayın bütünüyle dışındaki günahsız askerler hedef tahtasına konuldu!

 

Burada doğru soru şudur: “Başbakan Yıldırım, AKP, Can Dündar, Aytun Çıray, Meral Akşener, İyi Parti, Mehmet Bekaroğlu, CHP ve de dünyanın her köşesindeki FETÖ’cüleri 28 Şubat davasında bir araya getiren hangi kuvvettir?” Bu kuvvet Avrupa-Atlantik sistemidir. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’ni doğrudan ya da dolaylı olarak yıpratan, yaralayan her girişim onları mutlu eder. Sistemin Türkiye üzerindeki emellerine ulaşması için önündeki gerçek engel TSK’dır. Son dönemlerde protokolde tenzili rütbeden, emir-komuta yapısına kadar TSK’yı rencide eden bir sürü düzenleme yapılmıştır. Ama buna rağmen sıraladığım kişi ve gruplar sadece kulakları sağır eden gürültü üretirken, TSK kan dökerek ülkeyi kahramanca savunuyor.

 

FETÖ’nün Prensi Emrullah Uslu diyor ki “Biz hapisteyiz ama fikirlerimiz iktidarda!” Bence eksik! Fikirleri hem iktidarda hem de muhalefette! İşte 28 Şubat davası, işte Haçlı’ya alkış! Görüntüde bazıları Atatürkçülük ve Cumhuriyetçiliğe, diğerleri İslami temalara sarılır. Zaman zaman sisteme de saydırırlar... Ama Atlantik’in temel çıkar alanlarında hepsi aynı salonda toplanır.

 

Sizce de bir tuhaflık yok mu? Operasyon gazetesi elemanı Ahmet Altan ve içerideki FETÖ’cüler için adalet arayanlar, 28 Şubat mağdurlarını ağzına bile almıyor. Oysa bu dava tepeden tırnağa bir hukuk dramıdır. “Darbelere karşıyız ama bu davada hukuk esas alınmalı!” bile diyemeyenler İstanbul’dan Pekin’e kadar yürüyebilir. Ama bunların hukuk ve adalet konusundaki söylemleri hiçbir zaman inandırıcı olmaz! Gerçekte bunlar, kul köle oldukları Avrupa-Atlantik zihniyeti gibi sadece kendi çıkar alanlarında adalet arar. Tıpkı onlar gibi, zarar gören TSK ise gözleri kapar; kulaklarını tıkar; vazifesini yapar...