Soner Polat: Akdeniz’de şeytan üçgeni

Noble Dina’dan Nemesis (İntikam Tanrıçası)’e kadar uzanan uzun ve çetrefilli bir düşmanlık bulvarı!

Doğu Akdeniz ve hatta Ege’de İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin Türkiye karşıtı girişimleri son dönemlerde düşmanlık boyutuna taşındı. Bilindiği üzere, Türkiye, ABD ve İsrail 1998-2009 yılların arasında Doğu Akdeniz’de, “Reliant Mermaid” serisi arama kurtarma tatbikatı icra ediyordu. Bu tatbikat saha ve eylem açısından sınırlı bir boyuttaydı. Ancak 2010’daki Mavi Marmara krizinden sonra İsrail ile olan askeri ilişkiler askıya alındı.

 

 

DÖNÜM NOKTASI 2010!

 

2010 kritik bir yıl, dönüm noktası oldu. Çünkü Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleri keşfedilmişti. AB-D ile şeytan üçgeni (İsrail, Yunanistan, GKRY) arasında gizli görüşmeler yapıldı. Türkiye ve KKTC’yi oyunun dışına sürmek için planlar yapıldı. Bu yıldan itibaren Batı ve şeytan üçgeninin Türkiye politikaları tepeden tırnağa değişti. Türkiye tam anlamıyla hedef tahtasına konuldu. Daha bir yıl dolmadan, 2011 yılında şer cephesi Türkiye’ye karşı ortak bir tatbikat başlattı. GKRY tatbikata gözlemci gönderdi. Tatbikatın adı bile manidardı: Noble Dina (Kutsal Dina)! Tevrat’ta yer alan bir konuyu anımsatıyordu: Özetle, Yakup’un kızı Dina kaçırılıyor ve oğulları intikam için kızı kaçıran Şekem’i öldürüyordu! Diğer bir ifade ile Şekem’le Türkiye özdeşleşiyordu.

 

 

TÜRKİYE’YE KARŞI SENARYOLAR

 

Noble Dina serisi tatbikatların kapsamı Reliant Mermaid’den çok farklıydı. Bir arama kurtarma tatbikatı değil, muharip içerikli bir tatbikattı. Çok sayıda deniz ve hava unsuru katılıyor ve tatbikat sahası Yunanistan’a kadar genişliyordu. Geniş hava faaliyetleri planlandı. ABD Altıncı Filosu destek verdi. Senaryolar bütünüyle Türkiye’nin askeri yeteneklerini karşılamak için planlanmıştı. Türk Deniz Kuvvetleri’ne karşı harekât Ege’de başlıyor, Kıbrıs açıklarında devam ediyor ve İsrail’in yaklaşma sularında son buluyordu. Bu husus İsrail basınında açık açık vurgulanıyordu.

 

 

KIBRIS’TA İSRAİL KARA GÜCÜ!

 

2011’de İsrail uçakları GKRY’deki Andreas Papandreou üssünde iniş kalkış eğitimleri yaptı. Aynı yıl içinde İsrail bu üste uçaklarının konuşlanması için GKRY’ye teklif yaptı. Bugünlerde İsrail’in adada kalıcı olmak için nabız yokladığını biliyoruz. GKRY Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis, Mayıs 2013’te İsrail’i ziyaret etti. Bu ziyaret esnasında dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ilişkilerin boyutunu ilan etti: “GKRY önemli stratejik ortağımızdır. Bu stratejik ilişkilerimiz daha da gelişecektir.”

 

Şubat 2104’te İsrail ve GKRY, adada ve denizde ortak Onisilos Gideon tatbikatını icra ettiler. Mart ayında İsrail uçakları üç gün boyunca GKRY hava savunma etkinliğinin test edildiği uçuşlar yaptı. Haziran’da adada yapılan tatbikata İsrail’in elit komandoları katıldı. Uçak ve helikopterlerin yakın desteğinde muhtemel Türk mevzilerine taarruz taktikleri denendi. Ekim 2014’te İsrail uçakları Girit’e kadar uzanan hava sahasını tatbikat kapsamında kullandı. Kasım’da ilk üçlü savunma zirvesi gerçekleştirildi. Savunma Bakanları Atina’da buluştu. Hedefin, “sadece bu ülkelerin değil, Batı ve hatta uluslararası toplumun güvenliğini savunmak olduğu” vurgulandı.

 

 

DÜŞMANLIK ZİRVEYE TIRMANIYOR

 

Netanyahu, Çipras ve Anastasiadis, 15 Haziran 2017’de Selanik’te bir araya geldi. Doğu Akdeniz’de üçlü ittifak ilan edildi. Barış, istikrar ve güvenlik için ortak mücadele edileceği açıklandı. Aynı yıl içinde üç İsrail korveti ve bir deniz helikopteri Yunanistan’ın Ege’deki tatbikatına katıldı. İsrail kara ve hava unsurları Kıbrıs’ta yapılan bir tatbikata iştirak etti. KKTC bu tatbikatı protesto etti. Her geçen yıl kapsamı daha da genişleyen ve Türkiye’yi doğrudan hedef alan Noble Dina bu yıl, 11 gün süre ile 18-29 Mart tarihleri arasında icra edildi. Daha geniş bir katılımla, GKRY’nin düzenlediği Nemesis serisi tatbikatlar da düşünüldüğünde durumun vahameti daha iyi anlaşılır.

 

 

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

Noble Dina’dan Nemesis (İntikam Tanrıçası)’e kadar uzanan uzun ve çetrefilli bir düşmanlık bulvarı! Geçmişe ve hatta bugüne bakarsak, bu şer cephesini bir araya getiren diğer unsurun PKK olduğunu görürüz. ABD’nin yönlendirdiği Haçlı-Siyonist şeytan üçgeni! Türkiye’nin bütün hayati çıkarlarına saldıran bir şer ittifakı! Mavi Marmara krizinde verilen tavizler Türkiye’ye yol, su ve elektrik olarak geri döndü. Uluslararası ilişkilerde maskeli balo oynayanlar, gerçeklerle yüzleşme cesareti olmayanlar, rakiplerinden çekinerek tribünlere seslenenler ülkelerinin zemin kaybetmesine neden olur. Devlet demek tehdidi gerçek boyutuyla değerlendirme yeteneği demektir. “Biliyoruz ama şu nedenlerle idare ediyoruz!” diyorsanız, her geçen gün aleyhinize işler. En azından ikili düzeyde ilişkiler gözden geçirilemez mi? Baksanıza Akıncı, Anastasiadis adlı EOKA kalıntısına hâlâ doğum gibi tebrik mesajları gönderiyor...