Meltem Ayvalı: Kadın bakışıyla kayyum tartışması

Vatanlarından da haklarından da vazgeçmeyen bütün kadınlar devrimci duruş sergilemeli ve net bir tavır almalıdır.

HDP Kadın Meclisi, “kadın düşmanı kayyımlar” ve “eşbaşkanlık mor çizgimizdir” sloganlarıyla bir kampanya yürütüyor. Kayyum atamalarının siyasette kadın iradesinin bastırılması amacıyla ve kadınların özgürlük mücadelesinden korkulduğu için yapıldığını dillendiriyor. Örneğin; “yerel demokrasi anlayışı ekolojik, kadın özgürlükçü uygulamalara dayanan” eski Van Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan’ın görevden alınması belediye imkanlarını PKK için seferber etmesiyle ilgili değilmiş, amaç kadın kazanımlarına saldırıymış. Kars Belediyesi mor kafe açarken kayyumlar kadın düşmanı icraatlara girişiyormuş. 

 

Aslında HDP çırpınıyor. ABD kaybettikçe, PKK kaybettikçe HDP kaybediyor. Baksanıza, ittifak ortakları İyi Parti bile sırt çevirdi. CHP de elini çekse mahvolacaklar. Toplumsal cinsiyet, siyasette kadın temsili, eril devlet laflarıyla günümüz feministlerini avlama telaşına düştüler. Neoliberalizmin ideolojik tahakkümü altındaki kadın örgütlerinden medet umuyorlar. Daha önce de sırtını YPG’ye/YPJ’ye dayayan Figen Yüksekdağ ve kadın milletvekilleri tutuklandığında “kadın dayanışmasına” çağırmışlardı, sürekli deniyorlar.

 

Toplumun geniş kesimlerinin bu saçma propagandaya itibar etmediğini biliyoruz. Şu ana kadar açıktan destek veren, seslerini duyan çıkmadı. Yine de, kadınların eşitlik ve özgürlük özlemlerinin kirletilmesi midemizi bulandırıyor. Bu nedenle, HDPKK’nın kadın ve çocuk düşmanı yönünü kısaca hatırlatma gereği duyuyoruz. 

 

 

KADIN VE ÇOCUK DÜŞMANI PKK


Kadınların mücadelesi en nihayetinde bir arada, insanca, eşit biçimde yaşamak içindir. Yaşamak için! PKK, 1984 yılından beri düzenlediği sayısız saldırıda sivil-asker, genç-yaşlı, kadın-erkek, Türk-Kürt, Alevi-Sünni binlerce vatandaşımızı şehit etmiştir. 1987’de Pınarcık’ta 16’sı bebek ve çocuk, 6’sı kadın 30 kişi katledildi. 1992'de Diyarbakır'ın Hani ilçesinde 4'ü çocuk, 4'ü kadın 12 kişi kurşuna dizildi. Siirt Derince köyünde 13’ü çocuk 22 kişi okul bahçesinde kurşunlanarak öldürüldü. Kızılay Güvenpark’ta 13 Mart 2016'da 36 canımızı kaybettiğimiz saldırıda yaralananlar arasında bulunan 6 aylık hamile Songül Yılmaz'ın karnındaki bebek, terör saldırılarının en küçük kurbanı oldu. 30 Temmuz 2018’de Yüksekova’da 25 yaşındaki Nurcan Karakaya ile 11 aylık oğlu Bedirhan araçları patlatılarak şehit edildi. 

 

Uluslararası medyada YPJ’li kadınlar IŞİD’e karşı mücadele bağlamında yüceltilmektedir. “Kahramanlıkları” haberlere ve belgesellere konu olmuştur. Türkiye’de de bu zokayı yutan kadın örgütleri vardır, Kadın Meclisleri gibi. Oysa IŞİD ne ise PKK da odur.

 

Kadınların yaşam hakkını gasp eden terör örgütünün kadın militanlarına vaat ettiği özgürlük de canlı bomba olma özgürlüğüdür. Öcalan 31 Ekim 1996 tarihli MED TV yayınında; “İnanıyorum ki, bu halkın genç kızı gibi vücudunu bombalayacak nice kadınlarımız vardır, bu intihar eylemlerimiz önümüzdeki günlerde de devam edecektir” diyordu. Devam etmiştir, pek çok kadın terörist intihar saldırılarında kullanılmıştır. Hem kendini hem de başka kadınları öldürmüştür. 

 

PKK kamplarındaki cinsel istismar ve şiddeti ise örgütten kaçan teröristlerin itiraflarından öğrenebiliyoruz. Uzatmamak adına, yalnızca birini aktarıyorum: “Orada çok kötü muamele gördüm, dayak da yedim ve dayaktan bir süre sonra örgütten kaçtım. Ailemden dayak yemedim ama gidip orada birinin beni dövmesini kaldıramam. Bizim yanımızda 15 yaşındaki bir çocuğun platformu (sözde mahkeme) yapıldı. Mesela sırf eve gitmek istediği için o çocuğa ölüm bile istendi. Kadınlara yönelik özgürlük adı altında laflar söylense de kadın örgüt içinde ezildiği kadar başka hiçbir yerde ezilemez.”
 
Kadınların yanı sıra, uluslararası izleme örgütlerinin raporlarında PKK’nın 15 yaş altındaki çocukları kullandığına geniş yer verilmektedir. İçişleri Bakanlığımız tarafından Şubat 2017’de yayınlanan “PKK/KCK Terör Örgütünün Kadınları ve Çocukları İstismarı”başlıklı raporunu incelemenizi öneririz. 

 

Hepsini geçelim. Diyarbakır anneleri aylardır evlat nöbeti tutuyor. Remziye Anne’nin 10 yaşındaki oğlunun dağa gönderen HDP Kürt kadınlarını mı savunmuş oluyor? O eşbaşkanlar, Ayşegül Biçer’in “Yüreklerimizi yakmak için parti kurmuşlar” isyanına ne diyor?

 

 

KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ


Şehit annesinin, Diyarbakır annesinin, Türk kadınının ortak sorunlarından biri terördür. Kayyum atamaları kadın iradesine değil PKK’ya darbedir, terörle mücadelenin gereğidir. Eşbaşkanlık masallarına, mor çizgilere ihtiyacımız yok. Antiemperyalizm kırmızı çizgimizdir. Batı’dan program ithal etmeye gerek yok, Atatürk Devrimi kırmızı çizgimizdir. Kadının kurtuluşunu hedeflediğini iddia eden her hareket terör örgütüyle ve siyasi uzantılarıyla arasına kalın bir çizgi çekmek zorundadır. 

 

Ayşe Bilgilioğlu’nu, Perihan Çermik’i, Sibel Çetinkaya’yı, Sevinç Gökay’ı, Sümeyra Çakmak’ı, Feyza Acısu’yu, Gizem Akkaya’yı, Zeynep Gülsoy’u, Melek İpek’i, Nurcan Karakaya’yı, Şerife Özden Kalmış’ı ve nicelerini unutmayacağız. Katilleriyle asla yan yana gelmeyeceğiz. 17 yaşındaki Serap Eser’i diri diri yakanlarla işbirliği yapmayacağız. Türkiye’nin sayılı kadın bomba imha uzmanlarından Esma Çevik astsubayı şehit edenlerle toplumsal cinsiyet sakızı çiğnemeyeceğiz. Ayaz ve Nupelda’nın katilleriyle solculuk oynamayacağız. Kadın hareketini kullanmaya çalışanlarla değil Diyarbakır anneleri ile beraberiz. 

 

Vatanlarından da haklarından da vazgeçmeyen bütün kadınlar devrimci duruş sergilemeli ve net bir tavır almalıdır: PKK insanlık düşmanı bir terör örgütüdür. PKK kadın düşmanı bir terör örgütüdür. PKK çocuk düşmanı bir terör örgütüdür. HDP PKK’ın partisidir ve kapatılmalıdır.