Mehmet Cengiz: Ergenekon örgütü gerçekte hiç olmadı

FETÖ iddianamelerinde 'Ergenekon' gerçeği - 2

Ergenekon isimli bir terör örgütü gerçekte hiç olmamıştır. FETÖ algı yönetimi ile toplumu kendine esir ederek derin bir yapının devleti ve herkesi kontrol ettiğini, bunun Ergenekon adlı terör örgütü olduğunu iddia ederek birçok kimseyi buna inandırmıştır.

 

FETÖ iddianameleri ile “Ergenekon Davası”nın, tertip ürünü olduğuna ilişkin bu bölümümüzde örgütün işleyişine ilişkin önemli bilgi ve iddialara yer veriliyor. Bunlardan önemli bir bölümü sahte delil üretme ve bunları TÜBİTAK üzerinden raporlandırma, basının beyin yıkama faaliyeti, kendi cinayetlerini temizleme aracı olarak Ergenekon davalarının görülmesi, devletteki tasfiyede tertip davalarının kullanılması... İşte iddianamede tarihi saptamalar:

 

TÜBİTAK içindeki FETÖ mensupları, örgütün emrindeki yargı mensuplarının isteğiyle, “Ergenekon” ve benzeri davalar için sahte raporlar düzenlemişlerdir. “...FETÖ, uydurma ve sahte dijital delillerini meşrulaştırmak ve raporlar hazırlatmak için özellikle TÜBTAK’a önem vermiştir. Örgütün emrindeki yargı mensupları bu kuruma dijital materyal gönderip, soruşturma ve davada kişileri mahkum ettirebilecek şekilde sahte bilirkişi raporlarının hazırlanmasını sağlamışlardır. Kurum içerisindeki Örgütlü yapı ülke gündemini işgal eden davalarda sahte raporlar düzenlemiştir. TÜBİTAK içinde bilirkişilik görevi Örgüt mensubu aynı kişilere verilmiştir. Balyoz, Ergenekon, askeri casusluk, böcek soruşturmasındaki sahte raporlar bu şekilde hazırlanmıştır...”. (Bkz. Ank. 17. Ağır Cz. Mah. 2017/109 E. sayılı dosyada; İddianame, “TÜBİTAK” başlıklı bölüm, s.314.)

 

“...FETÖ, uydurma ve sahte dijital delillerini meşrulaştırmak ve raporlar hazırlatmak için özellikle TÜBİTAK’a önem vermiştir. Örgütün istediği şekilde sahte bilirkişi raporları hazırlanmış, örgütün emrindeki yargı mensupları bu kuruma dijital materyal gönderip, soruşturma ve davada kişileri mahkum ettirebilecek şekilde sahte bilirkişi raporlarının hazırlanmasını sağlamışlardır. Kurum içerisindeki örgütlü yapı ülke gündemini işgal eden davalarda sahte raporlar düzenlemiştir. TÜBİTAK içerisinde bilirkişilik görevi örgüt mensubu aynı kişilere verilmiştir. Balyoz, Ergenekon, askeri casusluk, böcek soruş- turmasındaki sahte raporlar bu şekilde hazırlanmıştır...” (Bkz. İddianame, Ank. 4. Ağır Cz. Mah. 2016/238 E. sayılı dosyada; Bölüm 5, “Fetullahçı Terör Örgütünün Teşkilat Yapısı”, s.102.)

 

 

FETÖ’NÜN MEDYASI BEYİN YIKADI

 

FETÖ, elindeki medya organlarını kullanarak, “Ergenekon” adıyla imal ettiği hayali örgüt hakkında beyin yıkama faaliyeti yürütmüştür. “...FETÖ, belli bir yayın ilkesine bağlı değildir. Mesela yıllarca bir kanalını Ergenekon Terör Örgütü adıyla imal ettiği hayali bir örgütün yargılamalarınatahsis ederek beyin yıkamış ve kamuoyu desteği sağlamıştır...” (Bkz. Ank. 4. Ağır Cz. Mah. 2016/238 E. sayılı dosyada; İddianame, Bölüm 8, “Örgütsel İletişim”, s.3.)

 

 

KENDİ TERÖRÜNÜ GİZLEMEK İÇİN

 

Ergenekon Davası” FETÖ’nün bir kumpasıdır. “Ergenekon” isimli bir örgüt gerçekte hiç olmamıştır. “Ergenekon terör örgütü” iddiası, FETÖ tarafından kendi terörizmini gizlemek için uydurulmuştur. “İstanbul Ümraniye’de bir evin çatısında yirmi yedi el bombasının, Trabzon’dan yapılan bir ihbar üzerine 12.06.2007 günü bulunduğu iddiasıyla başlayan Ergenekon Davaları da FETÖ’nün bir kumpasıdır. Fetullah Gülen’e ve örgütüne karşı toplum kesimlerine yönelik başlatılan operasyonlar sonucu delilsiz, hukuka aykırı, uydurma iddialarla başlatılıp adli hatalar ve sahte delillerle sürdürülen bu davaların bir kumpas-komplo olduğu yıllar sonra ortaya çıkmıştır. Ergenekon isimli bir terör örgütü gerçekte hiç olmamıştır. FETÖ algı yönetimi ile toplumu kendine esir ederek derin bir yapının devleti, terör örgütlerini ve herkesi kontrol ettiğini, bu yapının Ergenekon isimli bir terör örgütü olduğunu iddia ederek birçok kimseyi buna inandırmıştır. TSK’nın askeri darbelerini, siyasi nedenlerle işlenen suçları, faili meçhul kalan cinayetleri, bazı doğal ölüm hadiselerini, komplo teorilerini birleştirip büyük bir terör örgütü varmış gibi gösterebilmiştir. Ergenekon terör örgütü iddiası, Fetullahçı Terör Örgütü tarafından kendi terörizmini gizlemek için uydurulmuştur. Hayali bir terör örgütüne yönelik davalar açılmış, yıllarca kamuoyu meşgul edilmiş, toplumun şüpheli Fetullah Gülen ve cemaatine karşı olan kesimleri sindirilip baskı altına alınmıştır. Yargı ve emniyet içindeki FETÖ yapılanması araç olarak kullanılmak suretiyle cebir ve şiddet kişilere karşı fiilen soruşturma ve dava kılıfı altında kullanılmıştır.” (Bkz. Ank. 4. Ağır Cz. Mah. 2016/238 E. sayılı dosyada; İddianame, Bölüm 11, “Fetullahçı Terör Örgütünün Faaliyetleri ve İşlediği Suçlar”, s.136.)

 

 

DANIŞTAY SALDIRISI FETÖ’NÜN İŞİ

 

Danıştay saldırısı, FETÖ tarafından planlanmıştır. Bu saldırı, “Ergenekon Davası” ile birleştirilip üzeri kapatılmaya çalışılmıştır. “...Danıştay’a yapılan saldırı ve gerçekleşen olay perdelenmiş, bu saldırının gerçek amaç ve failleri hiçbir zaman ortaya konulmamıştır. Ergenekon davası ile birleştirilip üzeri kapatılmaya çalışılmıştır. Danıştay’a gerçekleşen saldırıyı, FETÖ kadrolarının bilip planladığına dair çok sayıda delil ortaya çıkmıştır...” (Bkz. Ank. 4. Ağır Cz. Mah. 2016/238 E. sayılı dosyada;İddianame, Bölüm 11, “Fetullahçı Terör Örgütünün Faaliyetleri ve İşlediği Suçlar”, s. 110.)

 

 

KENDİ CİNAYETLERİNİ TEMİZLEME ARACI

 

“Ergenekon Davası”, FETÖ’nün geçmişteki pis işlerini içine attığı ve kendi üzerindeki kuşkuları yok etmek için kullandığı çöp tenekesidir. “...Bu ittifakın bir başka metodu da, geçmişte kendi işlemiş oldukları bazı süikastları, ajanları aracılığı ile Ergenekon Davası sürecinde başkalarının üzerine atmaya çalışarak, bazı kuşkulu olayları kendilerinden uzaklaştırma metodudur. Bundan dolayı Ergenekon iddianamesi başka bir göz ile okunduğu, ya da bir ‘alt-okuma’ ile okunduğu zaman, geçmişte Fethullahçı Cemaatin bazı kirli işlerinin (Necip Hablemitoğlu, Üzeyir Garih, Anmet Taner Kışlalı, Danıştay Saldırısı gibi suikastlar) aslında itiraf edildiği görülür. Ergenekon Davası aynı zamanda cemaat için geçmişteki pis işlerini içine attığı ve kendisi üzerindeki kuşkuları yok etmek için kullandığı bir nevi çöp tenekesidir...” (Bkz. Ank. 4. Ağır Cz. Mah. 2016 / 238 E. Sayılı dosyada; İddianame, Bölüm 11, “Fetullahçı Terör Örgütünün Faaliyetleri ve İşlediği Suçlar”, s.129.)

 

 

CEMAAT İMALATI DELİLLER

 

“Ergenekon Davası”nda dayanılan sözde deliller, F. Gülen’in öğütleri doğrultusunda FETÖ tarafından üretilen materyallerdir. İşçi Partisi’nde bulunduğu iddia edilen krokiler de bu kapsamdadır. “...Bir başka metot da, suç delillerini ya önceden bırakma ya da baskın sırasında bırakmadır. Bu hileyi Fetullah Gülen açıkça polis içerisindeki adamlarına öğütlemiştir. 2 Eylül 2013 tarihli ‘Yolumuz ve Üslubumuz’ sohbetinde... öğütlemektedir. Bu metot Ergenekon davasında emniyet tarafından yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Ergenekon soruşturmasına delil teşkil eden el bombalarının bulunması, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde bulunduğu iddia edilen dökümanlar, Zir Vadisi ve Poyrazköy kazılarında çıkan silahlar, İşçi Partisi’nde bulunduğu iddia edilen krokiler, Taşhiye örgütüne ait olduğu iddia edilen evde suikast krokisi ve silah bulunması vs. bu türden cemaat imalatı delil ve materyallerdir...” (Bkz. Ank. 4. Ağır Cz. Mah. 2016/238E. Sayılı dosyada; İddianame, Bölüm 11, “Fetullahçı Terör Örgütünün Faaliyetleri ve İşlediği Suçlar”, s.129.)

 

 

YARGI, TASFİYEDE ARAÇ OLARAK KULLANILDI

 

“Ergenekon” ve benzeri davalar, FETÖ’nün yargı teşkilatı içindeki mensuplarınca yürütülmüş ve örgütün, çıkarlarına aykırı davrandığını düşündüğü kişileri etkisizleştirmek amacıyla kullanılmıştır. “...Son yıllarda kamuoyu tarafından yakından takip edilen birçok olaya ilişkin soruşturma ve yargılama süreçlerinin, FETÖ’nün yargı teşkilatı içindeki mensuplarınca, bu Örgütün amaçları doğrultusunda ve yargı imamları tarafından verilen talimatlar uyarınca yapıldığı, bu sü- reçlerde bilinçli olarak hukuka aykırı uygulamalarda bulunulduğu belirlenmiştir. Bu kapsamda ‘Şemdinli’, ‘Ergenekon’, ‘Balyoz’, ‘Askeri Casusluk’, ‘Devrimci Karargah’, ‘Oda TV’ ve ‘Şike’ davaları gibi kamuoyunda yoğun tartışmalara neden olan birçok davayı, başta TSK olmak üzere farklı kamu kurum ve kuruluşlarındaki Örgüt mensubu olmayan kamu görevlilerini tasfiye etmek ve farklı sivil çevrelerde Örgütün çıkarlarına aykırı davrandığını düşündüğü kişileri etkisizleştirmek amacıyla kullandığı anlaşılmış...”. (Bkz. Ank. 17. Ağır Cz. Mah. 2017/109 E. sayılı dosyada; İddianame, “Yargı Organlarındaki İddianame” başlıklı bölüm s.”312.)

 

 

DARBE VATAN PARTİSİ’Nİ DE HEDEF ALDI

 

Son olarak, 15 Temmuz Darbe girişiminin, Vatan Partisi ve Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek’i de hedef aldığı, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan, “FETÖ/Genelkurmay Yapılanması”na ilişkin 2017/109 E. sayılı dosyadaki kanıtlardan da anlaşılmaktadır. Nitekim, Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu iddia edilen sanık Ahmet Özçetin’in 22 Mayıs 2017 günlü duruşmadaki sorgusu sırasında, Mahkeme Başkanınca kendisine yöneltilen soruda belirtildiği gibi, 23 Temmuz 2016 tarihinde arabasında yapılan aramada bulunan ve hedef alınan kişileri ve adreslerini gösteren 26 kişilik listede Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de adı bulunmaktadır. Bu da yargılamaya konu suç örgütünün Vatan Partisi’ni hedef aldığını göstermektedir.

 

 

TERTİPÇİLERDEN HESAP SORMA AŞAMASINDAYIZ

 

Sanırım yoruma gerek yok. Diğer iddianameler, mahkeme kararları, HSYK ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla çoğaltılabilecek bu saptamalar, “Ergenekon Davası”nda verilen kararın bozulmasına ilişkin Yargıtay kararında da özü itibariyle yer almaktadır.

 

Şimdi, Yargıtay’ca bozulan “Ergenekon kararı”, 21 Haziran 2017 günü İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden ele alı- nacak. Bu somut saptamalar karşısında, tertibin bir kez daha tescil edileceği açık. Tertip çökmüştür. Tertipçilerden hesap sorulması aşamasındayız.