Mehmet Akkaya: İşçi sınıfı anayasal haklarını neden kullanamıyor?

Rahmetli Süleyman Demirel’in “Vardı da biz mi yedik” sözü meşhurdur. İşçi hakları için sorsaydık, Demirel’in cevabı böyle olmazdı. Çünkü anayasada işçi hakları mevcuttur, ama uygulanmıyor, kullanılması engelleniyor. Mevcut anayasada işçi hakları, 51, 53, 54, 55 ve 90. maddelerde yer almaktadır.

 

51. madde, “Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz” der.

 

Oysa AKP; hükümet ve devlet olanakları ile anayasayı çiğnemekte, çalışanların yandaş sendikalara üye olması için açıkça baskı yapmaktadır. Sadece çalışanlara ve yandaş olmayan sendika üyelerine değil, yandaş olmayan sendikacılara da baskı yapmakta, sendika içi ilişkilere, hukuka ve adaba uymayacak şekilde müdahale etmekte, yöneticilerin yandaşı olmasını zorla sağlamaya çalışmaktadır. Yine anayasanın 51. maddesi der ki, “Sendika kurma hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlak ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.”

 

Emekli sendikasının milli güvenlikle, genel ahlak ve sağlıkla ilgisi olabilir mi? Oysa kurulu sendikalarını bile yasakladılar. Sendika kurmaya kalkan polis, hakim ve savcılar ise pişmiş tavuğun başına gelenden beterini yaşadılar. Mahkeme kararını çiğnemeler, mobbingler, sürgünler, hatta görevden uzaklaştırmalar... Anayasanın 53. maddesi der ki, “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak... toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”

 

Memurların toplusözleşme hakkı, 20 yıllık sürgün, görevden uzaklaştırma, gaz, cop, gözaltı ve hapisten sonra sağlanabilmiştir. Sağlanan ise toplusözleşme değil toplu görüşmedir. Çoğunluğa sahip olan sendika, bütün memurlar adına imza atmakta, diğer sendikaların iradesi gasp edilmektedir. Anayasanın 54. maddesi, “İşçiler grev hakkına sahiptirler” der.

 

Oysa 2003 yılından beri grev hakkı fiilen engellenmiştir. Genel sağlık, kamu güvenliği gibi gerekçelerle 9 kez grevler yasaklanmış, anayasal hakkın kullanılması adeta yasaklanmıştır. Anayasanın 55. maddesi, “Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır” der. Grev imkansız, toplusözleşme tiyatro ise yandaş olmayan sendika envai çeşit yolla boğulmaya çalışılıyorsa, anayasadaki hak kağıttan ibarettir. AKP, işçi sınıfının haklarını, kağıda gömmüştür.

 

Ve Anayasanın 90. maddesi der ki, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır.”

 

İç hukuktaki hakları uygulamayan hükümet, ILO’nun evrensel hükümlerini uygular mı sizce? Türkiye devletini bağlayan anayasanın bu hükmüne rağmen uygulamıyor hükümet. Anayasa 90. maddeden kaynaklanan haklar, kavga edilerek ve yargı yoluyla gıdım gıdım uygulatılabilmektedir ancak. Çıkarılan yasalarla işçilerin başına örülen çoraplardan bahsetmedik daha.

 

Mevcut durum böyle...

 

Şimdi hükümet, anayasal hakları ve özgürlükleri böylesine pervasızca çiğnemeyi bile az görüyor, tek adam devleti kurmaya kalkıyor. 15 Temmuz sonrası söylenen “Hakimiyet Milletindir” sözünün ayaklar altına alınması yani. “2023 hedefi” denilen, toplumu 500 yıl geriye sürüklemekmiş yani. Böylesi bir Ortaçağ despotizminde, bugün bile uygulanmayan ve fütursuzca çiğnenen işçi hakları ne hale gelir dersiniz? Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, 4 Ocak günü Aydınlık gazetesi ile söyleşisinde çok haklı olarak uyarıyor; “Türkiye ciddi bir saldırı altında. Herkes bunu görmeli ve buna göre davranmalı. Siyasi partiler, sendikalar, sivil toplum örgütleri, toplumun çeşitli kesimleri kendi gündemlerini kenara bırakmalı. Bu bir temenni değil, zorunluluk. Halkı bölen davranışlardan uzak durulmalıdır.” Bir uyarı da Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı olan Birleşik Büro-İş Sendikası’ndan... Sendikanın Genel Örgütlenme Sekreteri Dr. Yalın Kılıç, 146 ülkedeki işçi haklarını incelemiş. Başkanlıkla yönetilen ülkelerde çok çarpıcı gerilikler tespit etmiş.

 

Raporda işçi sınıfına ve sendikacılara ciddi uyarılar var. Yarın rapordan geniş bir özet sunacağım.