Cengiz Çakır: Tahıllarda zarar yapan 'süne' ile savaşım

Süne mücadelesinin aksaması halkımızın ekmeği ile oynamakla eş anlamlıdır.

Bu yazı, Dr. Mümtaz Özkan ve Dr. Numan E. Babaoğlu tarafından kaleme alınarak Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 2015 yılında yayınlanan “SÜNE” adlı esere dayanmaktadır.

 

Emeği geçen tüm meslektaşlara teşekkür ederim.

 

 

ÖZELLİKLERİ VE ZARAR ŞEKLİ


Hortumlu bir böcek olan süne tahılların öz suyunu ve danelerini emerek zarar yapar. Başlıca konukçuları buğday, arpa, çavdar, yulaf ve bunların yabani formlarıdır. Daha çok buğdayı tercih eder. Böcek sertleşmiş buğday danelerini yumuşatarak emebilmek için bir enzim salgılar. Böceğin hortumuyla danelerin içine bulaşan bu enzim buğdayda ve unda fark edilmez. Ekmek hamurunun sulanmasına ve cıvımasına yol açar. Hamurun yoğurulması güçleşir, ekmek kabarmaz. Sünenin zarar verdiği buğdaylardan ekmek, makarna ve bulgur olmaz, bunlar ancak hayvan yemi olarak kullanılabilir.

 

Süne, yılda bir döl verdiği halde salgın yapabilen bir böcektir. Güneydoğu Anadolu bölgesi başta olmak üzere, Orta Anadolu ve Trakya’da yaklaşık beş yılda bir salgın yapar. Karadeniz bölgesi dışında kalan bütün bölgelerde görülür. Marmara ve Ege bölgelerinde de etkili olmaya başlamıştır.

 

 

YAŞAM ŞEKLİ


Süne yılın üç ayında aktif durumdadır. Ergin böcekler, geri kalan dönemde uyuşuk bir halde ilkbahara kadar “kışlak” denilen yerlerde barınırlar. Bu süreyi vücutlarında biriktirdikleri yağı enerji kaynağı olarak kullanarak atlatırlar. Böcekler bu yağ birikimini sağlamak için tahılları oburca yerler. Yumurtadan çıktıktan sonra beş nimf dönemi geçirir ve ikinci nimf döneminden sonra zarar yaparlar. Bitkilerin kök bölgesine yakın yerlerden başlayıp, başaklarda ve danelerde zarar yapar. Miktar ve kalite bakımından çok büyük zararlara neden olurlar.

 

 

MÜCADELE ŞEKLİ


Temel besin maddemiz olan ekmek söz konusu olduğundan süne ve onun benzeri olan “kımıl” çok ciddi sorunlar yaratmıştır. Muska yazmaktan başlayıp, fiziki olarak toplayıp kireç çukurlarında imha etme, alev makineleri ile kışın altında barındıkları bitkilerle birlikte yakma yoluna gidilmiştir. Uzun yıllar süne mücadelesi, tüm girdileri devlet eliyle karşılanarak yapılmıştır. 1955 yılından 2005 yılına kadar uçaklarla ilaçlı mücadele bile yapılmıştır. İnsan ve çevre sağlığı açısından sakıncaları görüldüğünden havadan ilaçlamaya son verilmiştir. 2006 - 2009 yılları arasında ilaç ve yer aletleri devlet tarafından sağlanmıştır. 2009 yılından sonra devletin teknik desteğiyle Yönetimli Çiftçi Mücadelesi yapılmaya başlanmış olup halen üretici tüm girdileri kendi imkânları ile karşılamaktadır.

 

Sünenin hayat evreleri dikkatle ve yakından izlenmektedir. Hasat dönemi sonrasında “kışlakların” en yüksek kesimine çekilen erginler Kasım ayı sonlarında en alçak kesimlere gelerek çamlık ve meşeliklerde, geven ve kekik gibi otsu bitkilerin ve çalıların altında toprağın 4-5 santim derininde barınırlar. Buralarda arazinin elverişli olmaması ve keklik, sığırcık, güvercin, tavşan, yılan, kaplumbağa gibi hayvanların korunması ve toprak aşınmasına (erozyon) yol açma kaygısıyla kimyasal ve fiziksel mücadele yapılmamaktadır.

 

Son baharda ve ilk bahar başlangıcında örnekleme yoluyla kışlaklarda ölü ve canlı bireylerin sayımları (survey) yapılır. Ovalara doğru ilk hareketin görüldüğü tarih ve sıcaklık değerleri kaydedilir. Ovalardaki tarlalarda da sayıma başlanır. Kışlaktaki birey sayısı sıfıra düşünceye kadar sayıma devam edilir. Göç sona erince 3-4 elemandan oluşan ekipler 10 gün içinda 75 -100 bin dekar alanda kışlamış ergin sünelerin sayımını yaparlar. Uygun iklim koşullarında kenarı 25 cm olan kare şeklinde ahşaptan yapılma çerçeveler kullanılarak rastgele seçilen alanlardaki süne sayısı belirlenir.

Kıymetlendirme sürveyi, yumurta parazit sürveyi, nimf sürveyi yapılarak bölgelere, illere ve yörelere göre zararlı yoğunluğu saptanır. Ekonomik Zarar Eşiği metrekareye düşen nimf saysına göre belirlenir. Eğer metrekareye düşen nimf sayısı Orta Anadolu bölgesinde 7, diğer bölgelerde 10’a ulaşmış ise kimyasal mücadeleye karar verilir. Süne mücadelesi 1.ve 3.dönem nimflere karşı yapılır. 2.dönem nimflerin popülasyondaki payı % 40’a ulaştığı zaman kimyasal mücadele başlatılmalıdır.

 

Tarla pülverizatörleri kullanılarak yapılan ilaçlamada daha çok sıvı ve düşük hacimli sıvı (ULV) formülasyonlar kullanılır.

 

 

SAKINCALARI


Kimyasal mücadelenin; toprak ve su kirliliği yaratması, bitki örtüsü üzerinde kalıntı bırakma tehlikesi vardır. Tarımda zarar yapan diğer böcekleri üzerinde olumlu ve olumsuz etkiler yapabilir. Sünenin doğal düşmanlarının etkisini azaltabilir. Kuş ve yılan sayısı azalır fare tehlikesi artar. Bal arıları ilaçlama alanlarından mutlaka uzaklaştırılmalıdır. İpek böceklerine ilaç bulaşan dut yaprakları verilmemlidir. İlaçlamayı yapan insanların cildi, gözleri ve solunum yolları etkilenebilir. Bugün kullanılan ilaçların buğdayda kalıntıya yol açma tehlikesi yoktur.

 

 

BİYOLOJİK MÜCADELE


Süne yumurtalarını parazitleyen Trissolcus semistriatus laboratuvarlarda çoğaltılarak doğaya salınmaktadır.

 

Keklikler çok sayıda süneyi yok ederler. Süne mücadelesi için kültüre alınan keklikler üretilerek doğaya salınmaktadır. Bu keklikler doğaya uyum sorunu yaşadıkları gibi avcılara hedef olmaktadırlar.

 

 

KÜLTÜREL MÜCADELE


Erkenci buğday çeşitlerinin, erken ekilip, erken hasat edilmesi sünenin besin kaynağını azaltmaktadır. Tahıl tarlalarında yabancı ot mücadelesi yeni nesil nimf ve erginlerin beslenme imkanını sınırlamaktadır. Hasadın geciktirilmeden yapılması, çeşitli ürünlerin yetiştirilmesi önemlidir. Arpa ve buğday yakın yerlerde yetiştirilmemelidir. Mera alanlarının korunmasıağaçcık kümelerinden yeşil kuşak oluşturulması sünenin doğal düşmanların çoğalmasına imkân sağlamaktadır.

 

 

SONUÇ


Süne mücadelesinin aksaması halkımızın ekmeği ile oynamakla eş anlamlıdır. Süne mücadelesinin milli ekonomiye katkısı, mücadele için yapılan masrafların en az 200 katı en fazla mücadele yapılan yıllarda bile 100 katı kadar olmaktadır. Bu iş ancak devlet eliyle sağlıklı yürütülebilir. Çiftçilerin kendi başına üstesinden gelebileceği bir sorun değildir.