Cengiz Çakır: Bitki sağlığını korumanın önemi

Üretim toprak ve su, hatta tarımda kullanılan işgücü azaldığı ve verim artışı da sınıra ulaştığı için, ürün kayıplarını azaltma çaresi önem kazanmakta

Bitki koruma ile ilgili olarak Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 2018 yılında dört cilt kitap yayınlanmıştır. Editörlüğü Dr. Nevzat Birişik tarafından yapılan bu seride, “Teoriden Pratiğe Kültürel Mücadele”, “Teoriden Pratiğe Biyolojik Mücadele”, “Teoriden Pratiğe Biyoteknik Mücadele”, “Teoriden Pratiğe Kimyasal Mücadele” adlı eserler yer almaktadır. Bin sayfayı aşan bu seride güncel bitki koruma teknikleri anlatılmaktadır. Rahat okunan harflerle basılmış, renkli resimleri içeren bu kitaplar en temel sorunlarımızdan olan bitki koruma konusuna açıklık getirilmektedir.

 

Bu eserleri esas alarak, bir süre bitki sağlığı ve bitki koruma konusu üzerinde duracağız. Değerli uzmanların emeklerine teşekkür ederim. 1900 yılında 1,5 milyar olan dünya nüfusu, 100 yıl sonra 7,5 milyara ulaşmış diğer bir anlatımla 5 katına çıkmıştır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda tarımsal üretimi etkileyecek başlıca gelişmeler:

 

Dünya nüfusunun yüzde 30 artarak, 9-10 milyara ulaşması

 

Besin maddeleri talebinde yüzde 60 artış olması beklenmektedir.

 

Beslenecek insan sayısının çoğalması yanında, refah düzeyi artan tüketiciler daha fazla ve daha kaliteli besin isteyeceklerdir.

 

Ancak bu yüzyılda :

 

Sera gazı salımında yüzde 160 artış olması

 

Küresel ısınma nedeniyle atmosfer sıcaklığında 4 santigrat derece artış olması

 

Bitkisel biyoçeşitlilikte yüzde 23 azalma

 

Kişi başına düşen tarımsal arazide yüzde 24 azalma

 

Tarımda kullanılan suda yüzde 20 azalma
 
Birim alandaki verimde yüzde 20 azalma olması beklenmektedir.

 

Bu gelişmeler tarımsal üretimi olumsuz etkileyecek, besin maddeleri üretimini de sınırlayacaktır. Toprak ve su gibi tarımın temelini oluşturan üretim faktörlerindeki azalmanın yol açacağı üretim kayıbının, verimi artırarak telafi edilmesi akla gelir. Bu konuda da kötü haber var. “2000’li yılların başından beri yapılan ıslah çalışmalarında buğday, mısır, çeltik, pamuk gibi üretimi yaygın ürünlerde verim artışı sağlanamamaktadır. Türlerin genetik kapasitesinin neredeyse sınırına gelinmiştir” (1).

 

Bugün için yer kürede gıda olarak kullanılabilen 7 bin dolayında bitki türü bulunmaktadır. Bu bitkiler üzerinde zarar yapabilecek yaklaşık 100 bin canlı türü vardır. Bunlardan 5 bin kadarı ekonomik kayıba neden olmaktadır.

 

Ülkemizde ekonomik amaçla yetiştirilen 165 bitki türü vardır. Bu bitkilere zarar veren 573 canlı türü saptanmıştır. Bu canlılar nedeniyle her yıl ürünlerin miktar ve kalitesinde değişik oranlarda kayıplar olmaktadır (2).

 

Etkin bir bitki sağlığı programı uygulansa bile, bitkisel üretimde yüzde 30 ila 35 civarında kayıp oluşmaktadır. Bitki sağlığı koruma önlemleri alınmazsa dünyada üretilen bitkisel ürün miktarı yarıya inecektir. İnsan gıdası olan ürünlerin üretiminden sonra; böceklenme, bakteri ve mantar hastalıklarından kaynaklanan küflenme ve toksin oluşumu gibi insan sağlığına zararlı, gıda güvenirliğini bozan etmenler, gıdaların yüzde 15’inin kaybına yol açabilmektedir.

 

Türkiye 24 milyon hektar tarım alanı; 2,2 milyon kayıtlı çiftçisi ve 6 milyon dolayında tarım çalışanı ile yılda 140 milyon ton tarımsal ürün elde etmektedir. Bunun yaklaşık olarak % 70’i bitkisel, yüzde 30’u hayvansal üründür. 127 milyar dolarlık tarımsal gayri safi yurt içi hasıla elde ederek dünyada yedinci, Avrupa Birliği ve Ortadoğu’da birinci büyük tarımsal ekonomi olmuştur. 16 milyar dolar civarında tarımsal ürün ihraç edilmektedir (3).

 

“Türkiye’de yılda 145 milyon ton tarımsal ürün elde edilmektedir (*). Bu rakam yüzde 30 dolayındaki üretim kayıplarından sonra elde kalan miktardır. Gerçekte 207 milyon ton üretim için girdi kullanılmış ve maliyetine katlanılmıştır. Elde edilen 145 milyon ton ürün soframıza yüzde 30 kayıp ve israfla ulaşmakta ve tüketilmektedir. Yani gerçekte tüketilen kısım 101 milyon tondur. Ülkemizde tüketilen gıda miktarı, maliyetine katlanılan birincil üretimin yüzde 48’idir (4). 

 

Yukarıda değinildiği üzere üretim toprak ve su, hatta tarımda kullanılan işgücü azaldığı ve verim artışı da sınıra ulaştığı için, ürün kayıplarını azaltma çaresi önem kazanmaktadır. Etkin bitki sağlığı ve bitki koruma önlemleri alınarak üretimdeki yüzde 30’luk kayıp yarıya düşürülürse, birincil üretim 145 milyon tondan 176 milyon tona yükselecektir. Gıda üretimi, taşıma, ambalajlama, pazarlama ve tüketim aşamasındaki yüzde 30’luk kayıp yüzde 10’a düşürülürse, 159 milyon ton gıda tüketime arz edilmiş olur. Dolayısıyla bu iki önlemin alınmasıyla ülkemizde tüketime sunulan besin miktarını yüzde 57 artırma olanağı elde edilir. Bu sonuca doğal kaynaklar üzerinde baskı yaratmadan ve ek üretim maliyetlerine katlanmadan ulaşmanın mümkün olacağı ileri sürülmektedir (5).

 

(Devam edecek).

 

(1) Birişik, Nevzat (Editör) ve diğ., Teoriden Pratiğe Kimyasal Mücadele, 1.Baskı, 2018, Matsa Basımevi, Ankara, s. 24-25.
(2) Birişik, Nevzat ve diğ., Teoriden Pratiğe Kültürel Mücadele, 2.Baskı 2018, Matsa Matbaası, Ankara, s.19.
(3) Age , s.33.
(*) 2015 yılında basılmış olan yayında üretim 140 milyon ton iken, 2018’de 145 milyon tona çıkmıştır.
(4) Birişik, Nevzat ve diğ., Kimyasal... s. 27.
(5) Agy.