Genel Başkanımız Doğu Perinçek, yurtdışı ziyaretleri kapsamında Çin’in ardından Almanya’ya gitti. Federal Almanya Meclisi’nde basın toplantısı düzenleyen Perinçek, Çin’de katıldığı toplantının yeni bir çağa girdiğimizi bir kez daha gösterdiğini belirtti, yükselen Avrasya sürecinde Türk-Alman dostluğunun önemine vurgu yaptı.
Perinçek’in Berlin’de yaptığı değerlendirmeler şöyle: “Atlantik dönemi geçmişi temsil ediyor. Artık Avrasya çağındayız. Amerika Birleşik Devletleri’nin dünyanın tek efendisi olma iddiası iflas etmiştir. Çok kutuplu dünya gerçeği artık insanlığın gündemindedir. Avrasya, Avrupa ile Asya anlamına geliyor. Avrasya devletleri ve halkları, dünyanın geleceğini belirliyorlar. Dünya üretiminin ağırlığı, artık Avrasya’dadır. Siyasal düzlemde şimdi söz sahibi olan Avrasya devletleridir. Dünyada buluşların ve yaratıcılığın merkezi Avrasya’da. İnsanlık idealleri de Avrasya’da. Avrasya Çağı, Atlantik’in hegemonyacılığından, kumarhane kapitalizminden, neoliberalizminden ve aşırı bireyciliğinden farklı bir sistemi temsil ediyor. Avrasya çağı, devletlerin bağımsızlığını, üretim ekonomisini, karma ekonomiyi, bölüşmeyi, refahın paylaşılmasını, laikliği ve barışı içeren yeni bir uygarlık anlamına geliyor.
YENİ ÇAĞIN CEPHELERİ
Türkiye ve Almanya, içine girdiğimiz yeni çağda önemli roller oynuyorlar. Bugünkü koşullarda yeni gelecek için mücadele, özellikle üç cephede sürüyor. İnsanlığın birinci cephesi Batı Asya’dır. Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Rusya’nın oluşturduğu eylem birliği, ABD’nin sözüm ona Kürdistan’ı, daha doğrusu İkinci İsrail’i kurma girişimini silah zoruyla bertaraf etmiştir. İkinci cephe ekonomi düzlemindedir. Çin’in ve Hindistan’ın dünya ekonomisinin büyümesine 2016 yılında yaptıkları katkı, yüzde 58 oranındadır. Bunun anlamı, Asya ekonomileri artık dünya ekonomisinin lokomotifi haline geldiler. İnsanlığın üçüncü cephesinde ise, ABD’nin Avrupa’daki hâkimiyetine meydan okuyan Almanya ve Fransa bulunuyor. Toplam olarak bakarsak Türkiye ve Almanya, insanlığın bağımsızlık, güvenlik, barış, gelişme ve refah için mücadelesinin en ön cephesinde yer alıyorlar.
GERGİNLİK İÇİN ZEMİN YOK
Türkiye ile Almanya arasındaki gerginliklerin zemini artık ortadan kalkmış bulunuyor. Ülkelerimiz arasında, dostluğun da ötesinde, stratejik ortaklık söz konusudur. Almanya, Türkiye’nin üçüncü büyük ekonomik ortağıdır. Güçlü Almanya, Türkiye’nin yararınadır. Bölücü ve gerici terörden arınmış bir Türkiye, Almanya’nın yararınadır. Almanya’nın güvenliği Türkiye’den başlar ve Türkiye’nin güvenliği de Almanya’dan başlar. Eğer ABD Kürdistan’ı kurma girişiminde başarıya ulaşsaydı, Almanya’nın enerji kaynağını denetim altına alacaktı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 1915 olaylarının Holocaust sınıflaması içine girmediğine üçüncü kez hükmetmiştir. Bu durumda Türkiye kamuoyu, Alman Meclisi’nden uluslararası hukuka aykırı olan Ermeni Soykırımını Tanıma kararını düzeltmesini beklemektedir. Alman Hükümeti Sözcüsü Steffen Seibert’in yerinde olarak açıkladığı üzere, soykırımın varlığına ancak yetkili mahkemeler karar verebilir. Bu konuda bir mahkeme kararı bulunmaması nedeniyle 1915 olayları hakkında soykırımdan söz edilemez. Almanya’da hükümetin, basının ve kamuoyunun PKK terör örgütünün ABD güdümünde olduğunu saptamasını memnuniyetle karşılıyoruz. ABD’nin PKK, IŞİD, FETÖ gibi terör enstrümanları, yalnız Batı Asya ülkelerini değil, aynı zamanda Almanya ve Avrupa’yı da tehdit ediyor.
Yeni Avrasya Çağı, Türk-Alman ilişkileri için yeni ufuklar açıyor. Bu ilişkilerin stratejik ortaklık olarak tanımlanması gerekir. Almanya ve Türkiye hükümetleri, içine girdiğimiz süreci anlamak ve gerekli olan uygulamaları hayata geçirmek sorumluluğunu taşıyorlar. Vatan Partisi, Türkiye ve Almanya’nın Yeni Çağın belirleyici aktörleri arasında olduğu bilincindedir. Bu bağlamda Vatan Partisi, Türk-Alman ortaklığı için kararlı ve tutarlı bir mücadele yürütecektir.”