Semih Koray: Farklara değil ortak hedeflere odaklanmalı

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov sekiz yıl aradan sonra gittiği Şam'da Astana'nın önemini vurguladı

Tarih:

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov sekiz yıl aradan sonra gittiği Şam'da Astana'nın önemini vurguladı. Lavrov'un mesajlarını Genel Başkan Yardımcımız ve Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanımız Prof. Dr. Semih Koray Aydınlık'a değerlendirdi.

 

Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı, Prof. Dr. Semih Koray, Lavrov’un Suriye’deki mücadelenin “uluslararası terörizme ve Suriye devletini yok etme projesini hayata geçiren güçlere karşı” verildiğini açıkça ifade ettiğini belirtti ve şöyle devam etti:

 

“Suriye devletini yok etme projesinin ABD’ye ait olduğu ve bu projenin onun güdümündeki terörist örgütlerce hayata geçirilmesine çalışıldığı açıktır. Lavrov’un Astana çerçevesindeki belgelerin hepsinde 'Rusya ve Türkiye’nin Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstereceği ve ayrılıkçı eğilimleri teşvik etmeyeceği'nin yazılı olduğunu söylemesi, Suriye’deki mücadelenin hedefi konusundaki sözlerini tamamlar niteliktedir. İdlib’te Rus-Türk mutabakatının oynadığı role dikkat çeken Lavrov, sürecin 'yavaş ama kararlı biçimde yürütüldüğü ve sonuna kadar süreceğini beklemek için bütün gerekçelerin mevcut olduğu'nu ileri sürmektedir.”

 

Lavrov’un bu açıklamaları, Türkiye ile Rusya’nın Suriye’de ve bölgedeki işbirliğinin ortak hedef ve zeminini yansıtmaktadır. Belki daha da önemlisi, Atlantikçi çevrelerin bu görüşmeyi Türkiye ile Rusya arasında ayrışma yaratmak amacıyla kullanmaya uğraşmaları ve bunu yaparken özellikle de Ankara-Şam arasındaki irtibatsızlıktan yararlanmaya çalışmaları uyarıcı ve öğretici olmalıdır. Türkiye ile Rusya arasında bu ülkelerin öncelikleri açısından bazı farklılıkların olduğuna kuşku yoktur. Ama Lavrov’un açıklamasında da ifadesini bulan ortak hedef, her iki ülke açısından da büyük bir stratejik öneme sahip olup öncelik farklılıklarının önemsizleştirilmesini sağlayacak bir ağırlığa sahiptir. Türk-Rus ilişkilerinin Astana Süreci çerçevesindeki geçmişi, ortak başarılarımızı çok daha ileri bir düzeye taşımanın mümkün olduğunun göstergesidir.”