İsviçre, 1915 iddiaları ile ilgili yasasını değiştiriyor

Genel Başkanımız Doğu Perinçek'in AİHM'de kazandığı zaferin yankıları sürüyor.

Tarih:

İsviçre’de sözde soykırımı inkâr edenlere hapis cezası öngören kanun maddesi, AİHM’in Perinçek kararının ardından değiştirilmek üzere bugün Adalet Komisyonu’nda görüşülecek

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 1915 olaylarıyla ilgili verdiği kararın yankıları sürüyor. 2007 yılında Lozan’da Doğu Perinçek ve 3 Vatan Partisi üyesinin mahkûmiyetine gerekçe gösterilen İsviçre Ceza Kanunu’nun 261. maddesinin 4. fıkrasındaki eksikliklerin giderilmesi amacıyla Ulusal Konsey Adalet Komisyonu’nda görüşülecek değişiklik önergesi bugün kabul edilirse, İsviçre Eyalet Meclis Adalet Komisyonu’na intikal edecek.

 

Cenevre Milletvekili Yves Nidegger ve arkadaşlarının Ulusal Konsey Adalet Komisyonu’na 18 Mart 2016 tarihinde sunduğu değişiklik önergesi, 11’e karşı 13 oy ile 11 Mayıs 2017’de kabul edilmişti. Komisyon’un kabul ettiği değişiklik önergesi, 7 Eylül 2017’de Eyalet Konseyi tarafından reddilmişti. İsviçre’deki iktidar partisi vekillerinin sunduğu önerge, Adalet Komisyonu’nda tekrar kabul edilmesi durumunda, “sözde soykırımı inkâr edenlere 3 yılı aşabilecek hapis veya para cezasının” verilmesini öngören kanunun yürürlükten kalkması yönünde önemli bir adım atılmış olacak. Önergede, Ceza Kanunu’nun 261. maddesinin 4. fıkrasının “AİHM’in içtihadına uygun hale getirilmesi, ilgili maddedeki soykırım sözcüğünün tamamen kaldırılması ya da soykırım tanımlamasının ‘yetkili uluslararası bir mahkeme tarafından saptanır’ şeklinde açıklığa kavuşturulması” isteniyor.

 

 

DEĞİŞİKLİĞİN GEREKÇESİ

 

İsviçre Halk Partisi Cenevre Milletvekili ve hukukçu Yves Nidegger, önergesinin gerekçesini şöyle açıklıyor: “261. maddenin 4. paragrafı öyle bir şekilde kaleme alınmıştır ki, bir tarihi olayın ‘soykırım’ olarak nitelendirilmesinin ve bunun hangi temelde yapılacağının, bu maddeyi uygulayacakları kabul edilen mahkemeler tarafından mı yapılması gerektiği belirtilmemiştir. Uluslararası bir mahkemenin kararı olmayan ve yerel/uluslar arası kamuoyunda mutabakata varılmamış bilimsel veya siyasi tartışmalarla ilgili olarak İsviçre mahkemelerinin aldığı kararlarda, mahkemelerin bir olayın hukuki nitelendirmesini yapmak noktasında yönteme sahip olmadığı ortaya çıkmaktadır. AİHM’nin (Perinçek Kararı ile) İsviçre’nin mahkûmiyetinde gösterdiği gibi, yasa koyucu, yasa koymaktan sadece soyut planda sınırlandırılabilir. Bu durum böylesine önemli, hassas bir konuda, demokratik bir toplumda kabul edilemez olan ifade özgürlüğünün saygınlığının zedelenmesi açısından şüpheler uyandırır.”

 

 

HASSAS BİR DURUM VAR

 

Batı İsviçre Türk Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Bayar, Aydınlık’a yapıtığı değerlendirmede, “Şu an hassas bir durum var. Pazartesi günü parlamentonun ilgili komisyonunda konu ele alınacak, Ceza Kanunu’ndaki 261/4’ün kaldırılması istenecek. Bizim Dışişleri Bakanlığı da bu konu üzerinde hassasiyetle duruyor” dedi.

 

 

DAVA SÜRECİ

 

Lozan Sulh Ceza Mahkemesi, 9 Mart 2007 tarihli kararı ile Doğu Perinçek’in, İsviçre Ceza Kanunu’nun 261. maddesinin 4. fıkrasının içerdiği anlamda ırk ayrımcılığından suçlu olduğuna karar vermiş ve kendisini 30 gün süreyle hapis ya da buna karşılık 3 bin Frank para cezası ve İsviçre-Ermenistan Derneği lehine bin Frank tutarında manevi tazminat ödemeye mahkûm etmişti. Perinçek’in önce İstinaf Mahkemesi sonra Federal Mahkeme’ye yaptığı temyiz başvurularının reddedilmesinin ardından konu AİHM’e taşınmıştı. AİHM 2. Daire, 17 Aralık 2013 tarihli kararıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin ihlal edildiğini saptayarak, Doğu Perinçek’i haklı buldu ve İsviçre Devleti’ni mahkum etti. Bunun üzerine AİHM Büyük Daire’ye başvuran İsviçre, buradan da bir sonuç elde edemedi ve dava 15 Ekim 2015’de nihai olarak Türkiye’nin lehine sonuçlandı. AİHM’in kararının ardından ülkenin en üst mahkemesi işlevi gören İsviçre Federal Mahkemesi de 25 Ağustos 2016 günlü kararıyla Perinçek hakkında verilen mahkûmiyet kararını bozdu. Federal Mahkeme, Nidegger ve milletvekili arkadaşları gibi, 261/4’ün AİHM’nin Perinçek Kararı ile uyumlu hale getirilmesi gerektiğine hükmetti. 261/4’ün açıklağa kavuşturulması için Nidegger ve arkadaşlarının önergesi söz konusu iki komisyonda toplam üçer kez görüşülebilecek. Eğer oturumlar sonrası ortak bir metinde anlaşılmazsa, her iki komisyondan toplam 13’er milletvekili ortak bir oturumda salt çoğunluk ile nihai kararı vererek 261/4’ün açıklığa kavuşmasını sağlayacaklar. Uzmanlar, AİHM’in verdiği nihai kararın, 42 Avrupa Konseyi üyesi devleti doğrudan, diğer devletleri ise uluslararası hukuk açısından bağlıdığına işaret ederek, direnen vekillerin azınlıkta olacağını öngörüyorlar.