15 Ekim 2019 Salı
Saygıdeğer Basın Temsilcileri, Değerli Eskişehirliler;
1 Haftadır, Suriye sınırımız boyu 30 km derinlikteki bölgede, Vatan’ımızı tehdit eden Emperyalizm maşası terör örgütlerinin imha edilmesi yönünde başlatılan “Barış Pınarı” Harekatı, başarı ile sürdürülmektedir.
Bu harekat, Türkiye’nin Atlantik emperyalizmine teslim edildiği 1945 yılından bu yana, en ciddi kurtuluş tepkisidir. Dünyanın mazlum ulusları için Türkiye yeniden bir cesaret örneği oluşturmaktadır. KUTLU OLSUN.
Atlantik Cephesi, kudurmuş durumdadır. Yalan haberlerle dünya kamuoyunun kafası karıştırılmakta, kendini yasal gerekçelerle savunan Türkiye, saldırgan ve katliamcı gösterilmeye çalışılmaktadır. Kıbrıs Türkleri ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz çıkarları da, aynı kurtlar sofrasında gasp edilmeye, Türkiye’nin direnci ve tepkisi de mahkum edilmeye çalışılmaktadır.
Türkiye’nin, bu saldırı çetesine karşı yapması gereken çok açıktır: Öncelikle Suriye Devleti ile, sahada gerçekleştirilecek bir işbirliği, PKK-YPG-IŞİD ve diğer ABD terör odaklarını, hiç kayıp riski olmadan temizleyecek ve zafer sağlayacaktır. Rusya, İran, Irak, Suriye ve Çin işbirliği, Atlantik tehditlerine karşı Türkiye ve Ekonomisini sağlam tutacak ortam olarak yaşamsal önemdedir.
Ak Parti Hükümeti’nin bu konularda ayak sürümesi ve kafa karışıklığı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunur görünürken, sahada işbirliğini reddetmesi, ne yazık ki, Türkiye’yi haklı davasında haksız göstermeye çalışan odakların elini güçlendirmekte, Türkiye’yi, artık Suriye’de yenilgisini itiraf etmiş ABD’den icazet ister durumda bırakmaktadır. Suriye harekatı, Suriye devleti ile birlikte, “güvenli bölge” karmaşıklığına ve ABD’ye gerek duymadan çok kısa sürede zafere ulaşacaktır. Bu Hükumetin ve Ordumuzun öncelikli görevidir. Vatan Partisi olarak, Suriye iç savaşının başından beri bunun gerekliliğini vurgulamaktayız.
Bu arada, Emperyalizmin olmazsa olmazı işbirlikçiler korosu iş başındadır: Vatanı savunmak için Askere gideni aşağılamak, kahraman Ordumuzu karalamak, Terör Örgütlerini mazlum ve tüm Kürt kökenlilerin temsilcisi göstermek, ABD’yi mutlak ve baş eğilmesi gereken güç olarak kabullendirmek, çoktan yollarımızın ayrıldığı NATO, AB, ABD yerine komşular ve yükselen Asya ile işbirliğini küçümsemek, çocuklarını PKK’dan kurtarmak için tavır geliştiren Diyarbakır Anneleri” eylemini susturmaya çalışmak bu bozguncular korosunun repertuarını oluşturmaktadır.
Öte yandan, 1980’lerden sonra iyice hızlanan, Tarımın geriletilmesi, Üretimin ve tüketimin ithal bağımlısı kılınması, Türk dilinin prestijinin düşürülüp zayıflatılması, tarikatların ve içeriksiz eğitim eliyle halkın cahilleştirilmesi… Bunların, Emperyalist saldırının temel öğeleri olduğunu geç de olsa fark etmiş durumdayız.
Kurtuluş savaşımızın ve Atatürk devrimlerinin sahnesini oluşturan Eskişehir, köylüsü, kentlisi ve öğrencisi ile, bu bozguncularla mücadele etmek ve üretimi yeniden güçlü kılmak için gücünü seferber etmelidir. Hükumete ve kamuoyuna, Suriye ve komşular ile işbirliği için baskı oluşturmalıdır.