Beyazıt Karataş: FETÖ’ nün raporunda Balyoz kumpası taktiği

Michael Rubin’e reddiye-3

Tarih:

FETÖ’nün hazırladığı rapor Balyoz kumpas davasının iddianamesi ile benzerlikler gösteriyor. Bu raporda da bazı doğrular çoğunluğu yalan olan iddialar birlikte verilerek algı operasyonu yapılmaya çalışılıyor


FETÖ/PDY raporu bakış açısına ve siyasi görüşlere göre farklı şekilde değerlendirilebilir ve ele alınabilir. İncelemenin başında belirtildiği gibi F-16 uçakları ile yapılan bombalamalara “iddia edildiği” gibi denilmesi, raporun diğer bölümlerinde yer alan bazı gerçek bilgiler bile olsa, FETÖ/PDY tarafından hazırlanan kumpas davalar sonucu “Balyoz Davasından” 33 ay hapis yatmış birisi olarak rapor tarafımdan art niyetli olarak görülmüş ve özellikle havacılıkla ilgili konuların daha iyi anlaşılması için inceleme ağırlıklı olarak bu yönüyle yapılmıştır.


Bakın, FETÖ/PDY çetesi nasıl çalışmış, geçmişten Balyoz Davası’ndan kendimden bir örnekle yeri gelmişken açıklayalım.

 

 

BALYOZ’DA KUMPASIN BELGESİ


Sözde “Balyoz Davası” öncelikle bu bir hukuk davası değildir. Bu bir siyasi davadır. Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında kumpası çok net ortaya koymuştur.

 

Dönemin Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi ve dosyaya bakan Yargıtay Üyeleri hapiste veya kaçaktır.


Balyoz kumpasçılarının yaptığı 2 bin önemli hata ile yine yaklaşık 20 bin irili ufaklı hata tek tek tespit edilmiş olup, mahkeme ve yargıtay kayıtlarında mevcuttur.


Balyoz Davası’nda suçlanıp, yargılanıp, 16 yıl aldığım daha sonra sadece yine siyasi nedenlerle temyiz kararı alınan 7 komutan ve arkadaşımız hariç beraat ettiğimiz, kumpasçıların nasıl pervasızca kendilerine verilen sonsuz destek ile yaptıkları hainliklere bir örnek vereceğim. Bu tipik kumpas örneği, önemli bir belge olup, gazete haberlerine ve kitaplara konu olmuştur.


Polis tutanaklarında, iddianamede, esas hakkında mütalaada ve Yargıtay kararında Beyazıt Karataş’ın suç tarihinde Bandırma 6. Ana Jet Üssünde Harekat Komutanı olarak görevli olduğu; “Sanığın ihtimalat planı kapsamında kendisinde mevcut bilgi ve belgeleri Kasım 2003 (18 Kasım 2003) tarihi itibariyle sanık N.Güngör Kurubaş’a teslim ettiği, devirteslim.doc isimli belgeden anlaşılmıştır” ifadesi ısrarla yer almakta polis fezlekesinde “elden teslim edildiği” belirtilmektedir.

 

İddia edilen tarihte Bandırma 6. Ana Jet Üssünde Harekat Komutanı olarak görevli olmam mümkün değildir. Kasım 2003 tarihinde ben Amerika’da, N. Güngör Kurubaş ise Bandırma’da görevli olarak bulunmaktadır. Belirtilen bu tarihte zaman ve yer olarak N.Güngör Kurubaş ile bir araya gelmemiz ve birbirimizle dosya alışverişi yapmamız fizik kurallarına göre imkansızdır.


Konuyla ilgili gerek ABD, gerekse Türkiye Cumhuriyeti tarafından verilmiş resmi belgeler de dahil olmak üzere en az 40 belgede bu durum aksinin ispatı mümkün olmayacak şekilde ve kesin olarak tarafımdan belgelenmiştir.

 

25 Ağustos 2003 tarihinde Kurmay Albay rütbesiyle yeni tayin olduğum görevime başlamak üzere ABD’ye gittim. 30 Ağustos 2003 tarihinden geçerli terfi ettim ve Tuğgeneral oldum. ABD’deki görevimi tamamladıktan sonra 04 Eylül 2005 tarihinde Türkiye’ye döndüm. 25 Ağustos 2003-04 Eylül 2005 tarihleri arasında Türkiye’ye hiç gelmedim.

 

 

HEM ABD’DE HEM DE BANDIRMA’DA NASIL OLABİLİR


Ana Jet Üs Komutanlığında yani muharip bir hava üssünde iki Tuğgeneral kadrosu yoktur. Bandırma’da zaten Üs Komutanı olarak bir Tuğgeneral vardır ve ikinci yıl görevine devam etmektedir. Ben ABD’ye tayin olup, gittiğime göre Kasım 2003 ayına kadar Bandırma Hava Üssü’nde kalan ve kadroya göre olmaması gereken ve benim adımı kullanan ikinci Tuğgeneral kimdir? Cevabı çok açıktır. Kumpasçılar bu önemli ayrıntıyı atlamışlardır.

 


Polis tutanaklarında, iddianamede, esas hakkında mütalaada ve Yargıtay kararında iddia edildiği gibi Kasım 2003 ayına kadar Bandırma’da değildim. ABD’ndeki görevim esnasında Kasım 2003 ayında ve bahsi geçen tarihlerde nerede olduğum belgelerle ispatlanmıştır. Bunlardan bazı digital tarihli fotoğrafları “Balyoz’da Kumpasın Belgesi” olarak sunacağım.


Söz konusu fotoğraflar Türkiye ile ABD Silahlı Kuvvetleri arasında yapılan periyodik toplantılar çerçevesinde “17-21 Kasım 2003 haftasında ABD’nde yapılan ve Türk tarafını Genelkurmay İkinci Başkanının temsil ettiği Üst Düzey Askeri Diyalog Toplantıları” sırasında çekilmiştir. Yani benim kimseye görünmeden Bandırma’da olduğum iddia edilen tarihlere aittir. Özellikle 18 Kasım 2003 tarihinde çekilen fotoğraflara dikkatle bakalım. ABD’de olan bir insan gün içerisinde Bandırma’ya giderek sözde bir dosyayı elden nasıl teslim eder.


Bir insanın bunları başarabilmesi için “Mucize” ve “Keramet” gereklidir. Bu arada bilip, bilmeden “Balyoz vardı, Balyoz şöyleydi vb.” açıklamalarla FETÖ/PDY’na hizmet etmeye devam edenler için işte “Balyoz’da Kumpasın Belgesi”.


FETÖ/PDY raporu içerisinde hem savcı, hem de hakim olacak şekilde yargılamayı yapan çete üyeleri gerçekte Türkiye’de ABDCIA destekli FETÖ/PDY üyelerinin darbe girişiminin başarısız olmasını sağlayanları, kazananları ve kaybedenleri kendilerine göre tespit etmeye çalışmışlar, hedef listelerine dahil etmişler ve bunların uluslararası mahkemelerde yargılanmasını istemektedirler.


FETÖ/PDY raporu aslında tamamen NATO üzerinden ABD ve Batı desteğinin alınmasına ve Türkiye’deki destekçilerine yönelik olarak hazırlanmıştır. Rapor içerisinde geçen konulara Michael Rubin’in art niyetle sahip çıkması ise bunun en açık örneğidir. Bu inceleme aynı zamanda yurtiçinde ve dışında Rubin ve Rubin gibi düşünenlere de bir “reddiye” olarak hazırlanmıştır.

 

  

UZUN VADELİ MÜCADALE


Sonuç olarak; FETÖ/PDY yargılamalarının tüm dünya tarafından yakından takip edildiği dikkate alınarak hemen en kısa zamanda sonuçlandırılarak kapatılması yerine, bu uluslararası örgütle mücadelenin sürekliliği dikkate alınarak siyasi ilişkileri dahil her yere sızmış örgüt üyelerinin tespit edilerek cezalandırılması, suça karışmamış olanların ise en kısa zamanda tespit edilmesi, mücadelenin kısa vadeli değil uzun vadeli olduğu dikkate alınarak tedbirlerin alınmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.